Yeni Akit yazarı Nurettin Veren, “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY)” iç yüzünü anlattı.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) lideri Fetullah Gülen’in karakutusu olarak bilinen gazeteci Nurettin Veren Akit’e bomba açıklamalarda bulundu. Sinsice planlarının deşifre olmasının ardından zor günler yaşamamak için Gülen’in ABD’ye sığındığını belirten Nurettin Veren, “Fetullah Gülen sürekli yeni gelin taktiğini uygular. Hem ağlar hem gider. Bozcaada ve Altunizade’deki yerlerin bütün odalarında dinleme cihazları vardı. Fetullah Gülen, duvarların altına bile dinleme cihazları koydurup cemaat mensuplarını dinletiyordu. Gülen bir ruh hastasıdır” dedi. Üç bölüm halinde yayınlanacak olan Nurettin Veren röportajının ilk bölümüyle sizi başbaşa bırakıyoruz…
FEHMİ KORU’NUN İDEOLOJİK BİR ÇİZGİSİ VE SABİT DURUŞU YOK
17-25 Aralık darbe girişimlerinden Fetullah Gülen’in haberinin olmadığını iddia eden Fehmi Koru sizce kimdir?
VEREN: Ben 1990 yılında Zaman gazetesinin Genel Müdürü olduğum zamandan itibaren Fehmi Koru’yu tanıyorum. Fehmi Koru’nun en yakını Alaattin Kaya, Ali Bulaç’tır. Koru, Alaattin Kaya ile müşterek hareket eder. Fehmi Koru’nun ideolojik bir çizgisi ve sabit bir duruşu yok. Gazetecilik mesleği icabı nerede bulunması gerekiyorsa orada bulunur. Hatta Gülen’le Fehmi Koru arasında ilginç konuşmalar olmuştur. Fehmi Koru, Gülen’in yüzüne, “Ben sizin için geçici bir eleman yetiştiricisiyim. Siz kendinize göre elemanlarınızı yetiştirip kendi duygu ve düşüncelerinizi tercüme edecek insanları buluncaya kadar beni siz idare edin ya da ben sizi idare edeyim. Çünkü ben sizin dediklerinizi gazeteye yansıtacak bir gazeteci değilim” demiştir. Yani Koru, Gülen’e, “Sizin adamlarınız olmadığı için şimdilik bana ihtiyacınız var. Kendi adamlarınızı yetiştirinceye kadar beni idare edin” demiştir.
SİNSİSİCE PLANLADIĞI OLAYLAR NEDENİYLE AMERİKA’YA SIĞINDI
17-25 Aralık sürecinin planlayıcısı sizce Fetullah Gülen midir?
VEREN: Fetullah Gülen bir çok meselede topu taça atar. 17- 25 Aralık’tan önce Fehmi Koru, Abdullah Gül’ün aracılığıyla 14 Aralık’ta Amerika’ya gönderildi. Fehmi Koru’nun Gülen’e götürdüğü mektup kendisine uzatılan son zeytin dalıydı. Gülen’in Abdullah Gül’e gönderdiği mektup aslında o zamanki Başbakan Erdoğan’a gönderilmişti. Fetullah Gülen, Abdullah Gül’ün, Bülent Arınç’ın ve Tayyip Erdoğan’ın “gel” çağrılarına icabet etmeyerek uzatılan zeytin dalını elinin tersiyle itmiş oldu. Bu tavrından da anlıyoruz ki, Fetullah Gülen’in 17-25 Aralık’tan haberi vardı. Öyle bir şey olmasa hiçbir sakıncası yokken bu kadar çağrılara kayıtsız kalmazdı. Hatta Gülen, iki kardeşinin ölümüne dahi gelmedi. Gülen, bütün yaptığı işleri sinsice planladı ve bu sinsice planladığı işlerin ileride başına bir iş açacağını bildiğinden Amerika’ya sığındı ve ölünceye kadar da orada ikamet etme kararı aldı. Şimdi ise Fehmi Koru’nun ortada durmaya çalışması samimi bir davranış değil.
BEN SİZİN CÜZDANLARINIZA BİLE BAKARIM, BU BENİM HAKKIMDIR
Fehmi Koru’nun verdiği röportajlarda genelde Fetullah Gülen’i aklamaya çalıştığını görüyoruz. Mesela, Koru, “Sıfırlama kaseti yabancı istihbaratın işiydi” iddiasında bulunuyor. Böyle iddia ediyor fakat bu tür kasetleri en çok kullanan da Fetullah Gülen grubunun olduğunu görüyoruz.
VEREN: Fetullah Gülen, 2006’dan 2009’a kadar beni mahkeme kararı ile dinletmiş. Hem de beni DHKP-C üyesi olduğum iddiasıyla dinletmiş. Sadece beni değil silahlı terör örgütünün üyesiymişiz gibi benim haricimde eşimi de dinletmiş. Gülen, 1990 öncesinde bana “İlhan İşbilen ve seni dinlettim fakat ikiniz de temiz çıktınız” dedi. Bozcaada ve Altunizade’deki yerlerin bütün odalarında dinleme cihazları vardı. Fetullah Gülen, duvarların altına bile dinleme cihazları koydurup cemaat mensuplarını dinletiyordu. Gülen’in dinleme alışkanlığını kendi yapısı içindeki bir çok kişi bilir. Hatta ben bir seferinde Gülen’e, “Biz yeminli kadrodayız. Biz bir ceket alırken bile birbirimize danışarak alırız. Beni neden dinlettiniz?” dediğimde “Ben sizin cüzdanlarınıza bile bakarım. Bu benim hakkımdır” demiştir. Gülen, hayatta hiç kimseye güvenmez. İstihbarat ve dinleme hastalığı vardır kendisinde. 1985’ten itibaren beni ve İlhan İşbilen’i dinlediği kasetleri elimize vermişti ve ben de bunları yargıya intikal ettirdim.
İLHAN İŞBİLEN BANA DİNLEME CİHAZLARINI TEK TEK GÖSTERDİ
Yani Fetullah Gülen 1985’ten itibaren insanları dinletiyordu, öyle mi?
VEREN: Evet dinliyor ve dinletiyor. Biz zaten 1970’te yemin ettik. 15-20 kişilik bir kadromuz vardı. 1977’de Bozyaka’da yurdumuz vardı. Bozyaka’da bulunan örnek yurdumuzdaki binaya Fetullah Gülen dinleme cihazı koydurmuş. Bozyaka yurdumuzun ardından ikinci ikametimiz Altunizade FEM’di ve onun duvarlarının içinde de dinleme cihazları vardı. Yapılan bütün yeni yurtlarımızda sıva altında dinleme cihazı vardı. Hatta İlhan İşbilen elindeki bir dedektörle kaldığı odasında dinleme cihazı araması yaptırmıştı. İşbilen bana dinleme cihazlarının yerini tek tek göstererek “Hoca bizi dinletiyor” dedi. Gülen, kendi arkadaşlarını ve gelen bütün misafirleri dinletiyordu. Bu dinlemeleri daha sonrasında ‘İçinden geçen her şeyi okuyan adam’ rolüyle anlatıyordu. Olağanüstü bir kişilik olarak görünmek için, kimseye güvenmediği için ve şantaj için etrafındaki herkesi ve gelen misafirleri dinletiyordu. İstihbarat ve dinleme Gülen’in bir ahlakıdır. 1985’den itibaren Gülen, Türkiye’yi dinliyor ve dinletiyor.
GÜLEN’İN DİNLEMESİNİ, BENİ ISLAH İÇİN YAPTIĞINDAN KABULLENDİM
1985 yılından itibaren dava arkadaşı olarak hareket ettiğiniz Fetullah Gülen’in sizi dinlettiğini, dinlediğini biliyorsunuz ama yıllarca beraber oluyorsunuz, neden?
VEREN: Dinleme yapılmasından rahatsızlık duydum. O tarihlerde benden başka cumhurbaşkanlarıyla ve diğer üst düzey devlet büyükleriyle yakından görüşen kimse yoktu. Benim yanlış yapabilme ihtimalime karşı “Benim büyüğüm, şeyhim, şıhım beni ıslah için denetliyor. Benim iyiliğim için beni dinletiyor” diye bu dinlemeleri kabullendim. Yani Gülen’in beni dinlemesini beni ıslah için dinlediğini düşündüğümden dolayı kabullendim.
KEŞKE CEMAATTE ‘KOLLEKTİF BİR YÖNETİM KURULU’ KURABİLSEYDİK
Fetullah Gülenle ilgili en büyük pişmanlığınız nedir ?
VEREN: Fetullah Gülen’le ilgili keşke bir kadro, bir ekip çalışması ve bir kollektif yönetim kurulu oluşturabilseydik. Yani işi Gülen’in diktasına bırakmasaydık. Kollektif bir yönetim kurulu oluşturamamak benim bir pişmanlığımdır. Ben yönetimi Gülen’e bırakmamak için kolektif bir yönetim kurulu kurmanın girişimini birkaç sefer yapmak istedim. Fakat Gülen çok zekice hareket ederek kollektif bir yönetim kurulu oluşturulmasının önüne geçti. Gülen’e göre, ‘Zeytin ağacının gölgesinde çimen bitmez.’ Birisi kendisini bir albay gibi görebiliyorsa Gülen’in onbaşı rütbesine bile tahammülü yok. Yani birisi biraz başarılarıyla onbaşılık kadar bir rütbe kazansa hemen onu sıfırlar ve bunu tasavvuftaki nefsini sıfırlama adına yaptığını sana kabul ettirir. 1970 yılındaki ilk yeminden sonra her 15 günde bir daha sonra ayda bir toplantılarımız oluyordu. Bu toplantıların daha düzenli yürüyebilmesi için kurumsal ve kollektif bir yönetim teklifim oldu. Fetullah Gülen hep, ‘hem ağlarım hem giderim’ stratejisini yani yeni gelin taktiğini uygular. Gülen teklifime önce ‘evet’ dedi sonra ise vazgeçti. Gülen’in bir yapının sekreteryasına dahi kurmaya tahammülü olmadı. Fetullah Gülen, ‘Bütün dünyanın yükünü ben tek başıma hiç bir organize olmadan götürürüm’ iddiasındadır. Gülen, böyle bir ruh hastalığı içerisinde.
(MEHMET ÖZMEN/YENİ AKİT)
