Anasayfa / GENEL / Gördün mü şimdi Gezicilerin gerçek yüzünü Özdil?
yilmaz-ozdil4

Gördün mü şimdi Gezicilerin gerçek yüzünü Özdil?

MEDYAGUNDEM.COM- Yılmaz Özdil bugün Hürriyet’teki yazısında düne kadar kendisine “tapan” Gezicilerin gerçek yüzü ile tanıştı, Gezicilerin taptıkları putu nasıl anında “yediklerini” de görmüş olmalı.

“Kaç para aldın RTE’den?” başlıklı yazısında Özdil, Halk TV’de Başbakan Erdoğan’ı savunduğu için kendisine gönderilen Gezici tepkilerini alıntıladı.

Özdil’den aktaralım:

BEN NE DEDİM?

Değerli ağabeyim Uğur Dündar ekranlara geri döndü, Arena programı Halk TV’de başladı.

Bir başka değerli büyüğüm Müjdat Gezen’le birlikte konuk olarak katıldık. Arena’nın içinde, Yurt gazetesi ve Halk TV’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği Beşar Esad röportajı yayınlandı. Doğal olarak, kendi ülkesinin çıkarları için ne gerekiyorsa onu söyledi. Tayyip Erdoğan hakkında “yalancı, bağnaz, dürüstlüğü tanımayan, kişilik sorunları yaşayan, en düşük seviyede ahlaki değere bile sahip olmayan” sıfatlarını kullandı. CHP’yi övdü, laiklikten dem vurdu. Ahmet Davutoğlu’na yalancı derken, dengeyi kolladı, Tayyip Erdoğan’la arası limoni olan Abdullah Gül’e toz kondurmadı. Sanırsın İsviçre’nin cumhurbaşkanıdır, demokrasi dersi vermeye kalktı. Dinledik tabii… Sonra “en başta Ortadoğu hacivatları, hiçbir yabancı ülke liderinin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na hakaret etme hakkı yoktur” dedim. “Televizyonlar üzerinden yürütülen bu tür psikolojik harekâtları dinleyeceğimize, pırıl pırıl Türkiye Cumhuriyeti, yüzü Batı’ya dönük Atatürk Cumhuriyeti, nasıl oldu da, bu adamlarla kol kola girdi, nasıl oldu da kendimizi bir anda Ortadoğu bataklığında bulduk, buna kafa yormalı” dedim.

MESAJ YAĞDI

Mesaj yağdı haliyle…

“Kaç para aldın RTE’den?” diye sormuş Duygu. “Tayyip’in avukatı” demiş Mehmet. “Sevilen bir lidere, Esat’a hakaret ettiniz” demiş Utku. “Atatürkçü olmadığını gördük” diye öfkelenmiş Ulaş. “Duyduklarıma inanamadım, o konuşan siz miydiniz, dublörünüz müydü?” diye merak etmiş Levent. “Tayyip kendi halkına hakaret ederken bir kelime itiraz ettin mi?” diye sormuş Erhan. “Sözleriniz beni rencide etti, sizi kınıyorum” demiş Mehmet. “Başbakan’a yağ çekerek sempati kazanmak istemişseniz, buna değmezsiniz” diye uyarmış Özgür. “Sizi yanlış tanımışız” diye sitem etmiş Ömür. “En sevdiğim gazeteciydin, adın üstünde yoz, Tayyip seni de korkuttu demek ki, Allah belanı versin” diye saydırmış Sadık. “Tayyip’i savunmaya geçtiniz, size yakışmadı” diye kızmış Bilgi. “Tayyip Erdoğan bu ülkenin kurucularına, mesela İsmet İnönü’ye hakaret ettiği zaman aynı cesareti gösterip, Tayyip Erdoğan bu lafı edemez dediniz mi?” diye sormuş Alpaslan… Ki, hakikaten İnönü’yü savunan hiç yazım yoktur! “Sizi ne zaman satın alacaklar diye bekliyorduk, sizi dinlerken ağlamamak için zor tuttum kendimi, bundan sonra  gazete almayacağım, köşe yazısı okumayacağım” diye veda etmiş İsmail. “Esad’ın maruz kaldıklarını bilmeden konuşuyorsun, şerefsizsin, alçaksın, gazeteci bozuntususun” diye bağırmış Cihan. “Abim olsanız bu kadar severim sizi ama, az bile söyledi Esad” diye üzülmüş Bülent. “Senin içyüzünü de öğrendik, neden bir anda değiştin, Silivri’yle mi korkuttular seni” diye kuşkulanmış Ali. “En kritik anda dönüveren piyondan başka bir şey değilmişim” Umut’a göre… “Hayal kırıklığıymışım, Esat’ı eleştirmek benim ne haddime”ymiş Barış’a göre… “Ne siz, ne de devletimizin yöneticileri, Esad’ın siyasi duruşunun ve kişiliğinin yanından bile geçemez, şeriatçıları tercih etmişsiniz, dün bunu gösterdiniz” diye yargılamış Emrah. Pınar’a göre “Tayyip’in kalemi”yim. Erkan’a göre “AKP’nin köpeği”yim. Ahmet’e göre “satılmış olduğum” ortaya çıkmış. “Seni adam yerine koyuyorduk, bugünden itibaren tarihin çöplüğüne atıyoruz, senin de g.t kılı olduğundan zerre kadar şüphem kalmadı artık” demiş Neşe. “Hayırdır, ABD sizi de mi beslemeye başladı?” diye sormuş Emre. “Tayyip’in Esad’a karşı neler yaptığını, Türkiye’yi savaşa sokmaya çalıştığını, teröristleri Hatay’da besleyip, sınırın öteki tarafına savaşmaya gönderdiğini bir kez olsun yazdın mı?” diye merak etmiş Hasan. “El Kaideci misin nesin” demiş Akın. İsmini vermeyip, Santor adıyla mesaj gönderen arkadaş, “Esad tarafından yönetilmeyi AKP tarafından yönetilmeye tercih ederim” demiş. “Seni okuduğum için kendimden utanıyorum, bundan sonra okursam namerdim” diye söz vermiş Erkan. “Defol İzmir’e git” diye kovalamış Hakan. “Yandaşsın” demiş Uğur. “İktidara yaranmaya çalışma, halkın yanında ol biraz” diye uyarmış Hasan. “Müslüman Kardeşler seninle gurur duyuyordur herhalde” diye giydirmiş Arzu… Halit’e göre “Tayyip’in ruh ikizi”ymişim. “İlk defa keşke işinden kovulsan diye içimden geçirdim, hak etmiyorsun bu mesleği” diye dua etmiş Oktay. “Bizim başbakanın yanlışlarını anlatacağınıza Sayın Esad’a yüklendiniz, çok komik oldu, umarım maddi çıkar peşinde koşmayan Yılmaz Özdil olmaya devam edersiniz” demiş bir profesörümüz… “Seni çok sevmiştim, yazıklar olsun sana ve senin zihniyetine, gözümüzde çok küçüldün” demiş adaşım Yılmaz. “20 yaşındayım, 13 yaşımdan beri yazılarınızı takip ederim, şimdi ziyan ettiğim yıllarıma yanıyorum, seni okumakla yaptığım aptallığa yanıyorum, laik falan değilsin, açıp biraz tarih oku, Mustafa Kemal kimlerle savaşmıştı, bir düşün bakalım” diye Atatürkçülük dersi vermiş Burak. “Esad’ın sözlerini hakaret olarak algılamıyorum” demiş Şehnaz. “Doğru söyle, bu ülkenin gençlerini Tayyip’in arkasına dizip savaşa göndermek için kaç para aldın?” diye sormuş Yücel. “En büyük hayal kırıklıklarımdan biri olarak tarihe yazıldın, sen başbakanın avukatı mısın, seni okuduğum günlere lanet ediyorum, yalakaların en dibindesin” diye haykırmış Nazım. “RTE’yi aslanlar gibi savundun, içime sindiremedim” demiş İsmail. “Ne çok severek okurdum seni, Esad karşıtlığı üzerinden karşı devrimi selamladın, meğer ne yalakaymışsın, git Tayyip’e danışman ol” diye önermiş Kurtuluş. “Seni vatansever sanırdık, esefle seyrettik, kepazeymişsiniz” demiş Aykan… Duygularını “Esad hakkında söylediklerinizden ötürü Türk halkına özür borçlusunuz” diye özetlemiş Faik. “Kırk yıl düşünsem, Allahüekber diyerek insanların kalbini sökenleri savunacağınız aklıma gelmezdi, yazıklar olsun, inanın artık sizin gibiler yüzünden geleceğimden korkuyorum, bizleri koruyacak tek kişinin Beşar olduğunu düşünüyorum” demiş Sinan. “Size saygım sonsuz ama, kusura bakmayın, kim bu Tayyip Erdoğan’a ne söylerse, onun arkasında olurum” diye kestirip atmış Doğan… Nevzat’a göre “İsrail köpeği”yim. Ekrem’e göre “Vahabi kuklası”yım. “Hocaefendinden ne emir aldın, açıkla da bilelim” demiş Tarık. “Cemaatin sözcüsü müsün?” diye sormuş Neşe. “Müslüman Kardeşler’in avukatı olmak sana mı kaldı, kim verdi sana bu talimatı?” diye merak etmiş Bihlul. “AB’ye bu kadar hayran olduğunu bilmiyordum, meğer boş kutuymuşsun” demiş Kadri. “Ne yani, Esad’ın söylediklerini reddedip, Tayyip’e mahkûm kalmaya devam mı edelim, gezi direnişinde hayatını kaybeden çocukların ailelerine ayıp ettiniz” demiş Kaan. İbrahim’in mesajını çok beğendim, “Müjdat Gezen yalakalar için zeytinyağı getirmiş, jöle getirseydi daha iyiydi” demiş.

MEDYAGUNDEM

ozdil

Özdil KK’yı bitirdi; FETÖ’cülerle adalet aranmaz

Sözcü yazarı, FETÖ’den tutuklanan Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasını bahane ederek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı …

Image processed by CodeCarvings Piczard ### FREE Community Edition ### on 2015-11-05 08:02:15Z | http://piczard.com | http://codecarvings.comÿ':W

KK’ya “hain” dedi

Katıldığı bütün seçimlerde kaybeden CHP Lideri’ni hedef alan Yılmaz Özdil, partililerin geri zekalı yerine konduğunu …

arena

Bu utanç da sana yeter Saadet!

16 Nisan referandumunda hayır cephesinde birleşen Saadet ve CHP kitleleri arasından bu aralar su sızmıyor. …

4 Yorumlar

  1. Yorumcu Analizi

    Ya, Yılmaz Efendi, bunların silahlarının tetiğinden bir dakikalığına da olsa elini çektin mi hain ilan edilirsin. Umarım yaşadıkların yaşayacaklarını çok iyi analiz edersin. Olay sadece Vatana, Başbakana ihanet, küfür ettirememek mi? Bence olay, olayın çok daha ötesinde kurgusu günler öncesinden yapılmış, sahnenin psikolojik ortamını sağlayacak yanı başındaki tiyatro yönetmenine kadar her şeyi hesaplanmış devasa yılın prodüksiyonu idi, ama Yılmaz’ın son andaki uyanışı bu prodüksiyonun bütün hesabını kitabını alt üst etmiştir. Yılmaz’ın Hacivat Karagöz oyunu dediği de bunu teyit etmiyor mu? Evet, Yılmaz Özdil’e abisi kadar sevdiği de dahil ihanet edip, tuzağa düşürmeye çalışırlarken, son andaki refleksi bu ihaneti bozmuştur. Başbakana, Yılmaz kendi üslubuyla söyleyeceğini söylemesine rağmen bunları görmemezlikten gelinip saldırmalarındaki amaç çok büyük oynanacak oyunun bir anda bambaşka bir hal almasından kaynaklanmaktadır. Bu oyunun arkasındaki Baronların, Alevi Sünni çatışmasıyla aradan sıyrılıp tekrar CeHaPe genel başkanlığına gelmek için haz almadığı Alevileri kullanan Halk TV’nin kontrolünü elinde tutanları da göz ardı etmemek gerekir. Taksim Darbe Girişiminden tutunda ülkenin bütün sathına yayılmak istenen kaotik ortamda faydalanmalarını arayan, kendini şimdilik çok iyi gizleyen, Tv’sini Alevilerin emrine tahsis eden Deniz Baykal’ın bu sıralarda ne işle meşgul olduğunu çok merak ediyorum. Deniz, umarım çok tehlikeli işlerle meşgul değilsindir. Biliyorum ki Uğur Dündar seni kırmaz, Uğur Dündar’ı da Yılmaz Özdil’in kırmayacağını biliyoruz. Başbakanımıza karşı, Deniz Baykal, Uğur Dündar, Recep İvedik prodüksiyonunu yapmış birilerinin oyunlarını yerle bir etmesinden dolayı Yılmaz Özdil’e teşekkür ediyorum. Oyun çok çok büyüktü!

  2. Yilmaz Özdil beni cok ama cok sasirtti. Helal olsun demekten kendimi alamadim.
    Eger canli yayin olmasaydi muhtemelen keserlerdi konusmasinin bu bolumunu.
    Ulusalci adam dedigin boyle olur iste.

  3. Komplo Teorisyeni

    Dostuna tuzak kuran Uğur Dündar Halk Tv’deki Arena programında neler yayınlayacak? Seçimler öncesinde tabii ki yolsuzluk dosyaları yayınlayacaktır. Melih Gökçek’i, Kemal Kılıçtaroğlu ile tufaya getirmek için neler yaptığını bugünkü gibi hatırlıyoruz değil mi? İşte programlarının üslubu da aynen böyle olacaktır. Peki, seçimler için saklanan dosyaları kimler tarafından hazırlanmış olabilir ki, gibi bir soru sormak lazım değil mi? MHP için sex kasetlerini hazırlayan, izlemesinden de pek keyif alanlar tarafından hazırlanmış dersek, umarım yalan olmaz. O kasetleri hazırlayanlardan bir tanesi ne diyordu? Bir gün onlarında kasetleri, yolsuzlukları çıkarsa kimse şaşırmasın demiyor muydu? Nazlı Ilıcak ne diyordu? Onlarında kasetleri çıkmasını çok arzu ederdim demiyor muydu? Evet, bence o günlerin provası yapılmak üzereyken birileri irkilip o masanın oyunun ilk bölümünü, temel atma törenini bozdu diyorum. Oyun büyüktü birilerinin altından kalkamayacağı kadar büyüktü ve bundan irkilip masayı devirdi. Kendini gizleyip perde arkasından oyunu kazanmak için kurgulayan şahsiyet bakalım Baronların gözüne tekrar girebilecek mi? Oyunları piyasada tutacak mı, oynanırken tekrar birileri masayı devirecek mi? Bekleyip görmek gerekecek. Yurtdışından yayın yapan birilerinin iyi niyet mesajlarına umarım hükümet itidalli davranır. Bence bu, hükümete Altın Vuruşa hazırlanıyorlarken istenmeyen bir yol kazasıydı.

  4. yılar yılmaz

    Bizi Esad kurtaracak demiş birisi, şimdi anlıyorum adamların Türk polisine neden düşman askeri gibi baktıklarını. O zaman Türk polisi de bunlara düşman diye baksın madem, her şey yoluna girsin. Uçmuşlar 🙂

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir