MEDYAGUNDEM.COM- Cemaat medyasından yetişme, Doğan medyasının devşirmesi Eyüp Can, bugün “Atatürk devlet katından şimdi halka indi!” diye başlık atmış yazısına.
Anıtkabir’e 10 Kasım nedeniyle haftasonu rekor ziyaret sonrasında Eyüp Can, gazetesi Radikal’i “siyaset mühendisliği” için kullandığı gibi köşesinde de “Neo-kemalist” bir tavırla “Atatürkçü” olarak karşımıza çıkmış. Radikal’in özellikle Gezi kalkışmasında nasıl provokatif yayınlar yaptığını iyi hatırlıyoruz. Radikal de Can’ın yazısı üzerinden “Atatürkçü kampanya” başlatmış!
“Atatürk’ün manevi mirası ve kimliği üzerinden ortaya çıkan çok katmanlı sevgi seli Türkiye’nin geleceğini de ilgilendiriyor” ifadesiyle de ana işinin “siyaset mühendisliği” olduğunu göstermiş Eyüp Can. Geziciydi şimdi de Atatürkçü de oldu! Gezi “darbeci” ve “kemalist bir kalkışmadır” dediğimizde bize küfrediyorlardı.
Öyle bir “post-kemalizm coşkusu” var ki yazısında Can’ın gören de kendisini doğuştan kemalist sanacak!
Can’ın Anıtkabir’deki tablo üzerinden yeni “siyaset mühendisliği”nin nasıl teorize edildiğini de şu cümlelerinden görüyoruz:
“Rekor ziyaretin yanı sıra o fotoğraflar da Atatürk’ün artık devletin değil ‘halkın sevgilisi’ olduğunu açıkça gösteriyor.
Berber dükkânından inşaat alanına…
Tarladan manava…
Halı fabrikasından kahvehanelere…
Madenden hastaneye, sakallıdan küpeliye, başörtülüden başı açığa, Türk’ten Kürt’e uzanan her türlü etnik ve dini kimliği, ideolojileri aşan çok katmanlı bir Atatürk sevgisi bu…”
Cemaat medyasının Sözcü ile, karanlık “ODA”k ile, ulusalcı kemalistlerle iş tuttuğu bir süreçte Eyüp Can’ın da karşımıza “Neo-kemalist” olarak çıkması şaşırtıcı olmasa gerek… Can’ın “Atatürkçü” çıkışı önümüzdeki dönem siyaset mühendislerinin de hangi dengelerde nasıl tezgahlar planladıklarının da işaretini veriyor.
Zavallı! Eskiden Allah’ın ipine sarılırlardı! Peh! Lafa bak “Atatürk devlet katından şimdi halka indi!”. Yavrum sen ya ilk defa On Kasım törenlerini gördün, ya da ayazda kalmanın ızdırabını yaşıyorsun. Öteki On Kasım’lardan hiçbir farkı yoktur. Manşeti, karnının gaz dolu olduğu bir dönemde yazdığını anlamamak için aptal olmak gerekir.
Ferdinin Izdırab Çemberi’nin etkisinden kurtulamamış! Can’ım benim!