Gündeme ilişkin haber10’a özel değerlendirmelerde bulunan Ak Parti Adıyaman Milletvekili adayı Adnan Boynukara, AK Parti’nin üstlendiği dönüştürücü amiral misyonunu, tüm engellemelere rağmen devam ettireceğini söyledi.
AK Parti’nin üstlendiği dönüştürücü amiral misyonunu, tüm engellemelere rağmen devam ettireceğini belirten Boynukara, “Filikalara atlayıp başka yöne gitmek isteyenler olsa da! Seçim sonuçlarında başka sürprizlere gözünü dikenler AK Parti’nin yapacağı sürprizi unutmuş görünüyorlar.” şeklinde konuştu.
İşte Ak Parti Adıyaman Milletvekili adayı Adnan Boynukara’nın Haber10’dan Hülya Özkan’a yaptığı çarpıcı açıklamalar…
Türkiye, son yıllarda hiç olmadığı kadar çözüme yakınlaştı. Bu sürecin elbette sayısız kazanımı var ve de olmaya devam ediyor. Yasaklı yıllar geçmişte kaldı. Kürtçe seçim kampanyalarının yürütüldüğü bir Türkiye var artık. Sizce Çözüm Süreci Kürtleri Türkiyelileştirdi mi?
Kürtler tarihleri boyunca Ortadoğu ve tabii ki Türkiye sınırları içinde organik, asli ve yerli unsur olarak varlığını devam ettirdi. Ancak Küresel güç, son yüzyılın jeopolitiğinde tüm bölgenin asli unsurlarını tek tek ulus devletler çatısı altında dizayn etmek isteyince bölgenin kaderi değişti. Uyuşmazlık çıktı ve en yoğun olarak Kürtler bundan olumsuz etkilendi. Etnik ve kültürel özellikleri bir zenginlik olarak görülmekten çok ayrıştırmanın ve ötekileştirmenin bir aracı olarak kullanıldı. Ancak son on yılda cumhuriyet tarihinin en büyük adımları atılarak bu ülkenin mayasında var olan özellikler yeniden ön plana çıkarıldı ve sorunun adı açıkça konuldu. Daha çok demokratikleşme politikasıyla kendi kültürel kimliğiyle var olmaya çalışan Kürtlere iade-i itibar yapıldı. Kürt kimliğinden kaynaklanan sorunların tespit ve çözümünde ortak bir siyasi irade benimsendi. Bunun sonucu olarak da kendini dışlanmış hisseden Kürtler duygusal bir kopuşun eşiğinden dönerek Türkiye’nin kurucu bir unsuru ve ayrılmaz bir bileşeni olarak kendilerini ifade etmeye başladılar.
DEVLET İLK KEZ KÜRTLERLE YÜZLEŞTİ
Son yıllarda Kürt sorununu kronikleştiren tüm unsurların ellerinden bir bir kozlar alındı ve devlet ilk kez tüm aracı kurumları ortadan kaldırarak direk olarak Kürtlerle yüzleşti ve onların sorunlarını kendi sorunu kabul etti. Türkiye’nin tüm bölgelerinde yaşayan Kürtler, artık kendileri olarak var olmanın, kültürel özelliklerini ve haklarını başka toplumsal kesimleri dışlamadan onlarla içi içe ve yan yana dile getirme fırsatı yakaladı. Bu seçimlerde Kürt siyasetini kendi ipoteğinde gören HDP’nin bile lokal sorunlardan daha çok diğer siyasi partiler gibi tüm ülkenin sorunlarını çözmeye aday olduğunu belirtmesi bir diğer açıdan Kürtlerin Türkiyelileştiklerinin en büyük göstergesidir.
BARIŞ DİLİNİ KULLANIYOR
Türkiye Devleti’nin en önemli meselesi olarak her zamankinden daha fazla gündemde olan Çözüm Süreci’ni çeşitli açılardan irdelersek, seçim sürecine girilmesi ile birlikte çözüm sürecinin dilinde ve izlenen yolda bir değişiklik yaşandı mı? Yaşandıysa bu süreçte ne tür değişiklikler yaşanıyor?
Seçim süreci, her partinin kendi oylarını artırmak için değişik yöntemlere başvurduğu ve belirli konularda da takiyye yaptığı süreçlerdir. Ama AK Parti açısından bu sürece baktığımızda barışın tesis edilmesinde ve sorunların çözülmesinde daha önceleri hangi dili kullandıysa aynı dili devam ettiriyor. Direk sorunu yaşayanları muhatap almakta ve onlar üzerinde hegemonik bir politika kurup buradan rant devşirenleri ciddiye almamaktadır. Kürtlerin yaşadığı tüm bölgelere giderek onların sorunlarını kendi sorunu olarak görmekte ve tüm oligarşik engellemelere rağmen ortaya koyduğu ve başarıyla yürüttüğü barış ve çözüm sürecini devam ettirmektedir. Çünkü bu çözüm ve normalleşme süreci AK Parti iktidarlarının başlattığı bir süreçtir ve bunda samimi olduğu için de seçim sürecinde buna zarar verecek herhangi bir politik söylemde de bulunmamaktadır.
‘SAMİMİYETSİZLİĞİN GÖSTERGESİ’
Çözüm süreci, seçim atmosferini ve siyaset aritmetiğini nasıl etkiliyor?
Çözüm süreci, seçim atmosferinin başat konularından biridir Ak Parti için. Türkiye’nin tüm bölgelerinde güçlü bir şekilde var olan Ak Parti, bu barış sürecinin kesintiye uğramadan devam ettiğinin iradesini her vesileyle dile getirmektedir. CHP ve MHP klasik politik geleneklerini sürdürürken HDP de Kürtleri çantada keklik gören ve daha çok toplumun diğer kesimlerinden hem de on yıllardır bu ülkedeki Kürt sorununun kronikleşmesine sebep olanların oyuna talip olmakla büyük bir çelişkinin içine düşmüştür. HDP bir çelişki üzerinde kendini konumladı. Seçim ortamı bu çelişkinin kirli yüzünü kapatıyor. Bugün bu ülkede Kürt sorununun çözümünde güvenlikçi politikalardan başka bir çözüm bilmeyen ve KCK operasyonlarıyla Kürtleri ötekileştiren aktörlerin ve çevrelerin HDP politikalarına dört elle sarılmaları çift taraflı bir samimiyetsizliğin göstergesidir. Sanki Kürtlerin bir baraj sorunu varmış gibi süslü bir masalın ardına düşerek Kürtlere farklı bir adres göstermektedirler. Oysaki Ak Partiyle birlikte bu ülkedeki Kürtlerin bir baraj sorunu olmamıştır. Türkiye’deki Kürtlerin en büyük partisi hala Ak Partidir. Bu seçim bir kez daha bu gerçeğin altını çizecektir.
Selahattin Demirtaş, AK Parti’yle asla koalisyon yapmayacağını ancak CHP ile oturup konuşabileceğini söylüyor. CHP’nin barış sürecine yaklaşımı ortadayken HDP’nin böyle düşünmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
ESKİ TÜRKİYE’NİN BİR PARTİSİ
Selahattin Demirtaş, tüm kampanyasını Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı üzerinde yürütmektedir. Ak Parti karşıtlığı üzerinden kendini ifade ederek müzmin muhaliflerin oylarını almak istemektedir. Taşın altına eline koyan, risk alan bir partiye ve kurucu liderine yönelik bu söylemleri elbette ki Kürtler arasında rağbet görmüyor. Çünkü sadece Kürtlere hitap ederek etnik bir siyaset gütmenin getirisinin %6 civarında olduğunu tecrübe etmiş bir politikacı olarak eski Türkiye’nin argümanlarına ve güç odaklarına teslim olarak kendine alan açmaya çalışıyor. Daha önceleri HDP’ye oy veren vatandaşların ikinci partisinin AK Parti olduğu gerçeği ortadayken Demirtaş’ın eski Türkiye’nin bir partisi olma hüviyetinden kurtulamayan CHP ile anlaşabileceğini söylemesi aynı zamanda onun yeni misyonunu da göstermektedir. Demirtaş bu yeni misyonuyla aynen CHP’nin bu ülkede yapmış olduğu tahribatın aynısını Kürtlere yapacağını, onları Kemalistleştirmek, laikleştirmek ve ana mayasından uzaklaştırmak istemektedir. HDP’ nin bu seçim sürecindeki politikaları ve söylemleri ayrıca ele alınması gereken bir husustur. Bir meydanda söylediğini başka bir meydanda tekrar edememektedir. Diyarbakır’da Hakkari’de Kürde söylediğini Batı illerinde söyleyememektedir. Bunun için de tutarlı bir söylem geliştiremediği için tüm malzemesini çözüm sürecini başarıyla ortaya koyan bir siyasi irade karşıtlığı üzerinden ayaklar altına atmaktadır.
ÇÖZÜMÜN MİMARLARINI HEDEF KOYDULAR
Demirtaş, eski devlet aklını temsil eden partilerle barışın sağlanacağına inanıyor mu gerçekten? Reel politikaya bakıldığında, örneğin anayasa tartışmalarının ilk maddelerinde bile aynı dili konuşamayan HDP, CHP ve MHP barış sürecini nasıl nihayete erdirecek?
Kürt meselesinin çözümünde en önemli eşik güçlü bir siyasi irade ortaya koymaktı ki bu gerçekleşti. Sonraki süreç imar ve inşa sürecidir. Bunun için atılan adımlar kesintiye uğramadan devam edecektir. Artık bu süreç devlet politikası haline getirilmiştir. Ancak bu sorundan nemalanan çevreler önümüzdeki seçimleri son bir meydan muharebesine dönüştürmek istiyorlar. Kürdün derdine çözüm değil kendilerinin bu ülke siyasetinde var olup olamayacağını düşünmektedirler. Bu sürecin devam etmesi aracı kurumların inisiyatifine ihtiyaç duymayacak bir eşiğe geldi artık. Demirtaş seçim aylar kala çözüm yolundan saptı. Çözümün mimarlarını hedef tahtasına oturttu. Tek başına iktidar olma olasılığı olsa belki bu bir strateji olabilirdi. Öyle bir ihtimal de yok. barajı geçme sorununun konuşulduğu ortamda böyle bir karar alması bir süredir 2013 ABD gezisinden sonra yani gizli gizli yürüttüğü hem anti-çözüm, hem anti Öcalan çizgisini açık açık konuşmaya başladı. Seçimden sonra HDP’de suların durulmayacağından emin olun. Hiçbir iki yüzlülük uzun sürmez. HDP Türkiye devletinin teamülüne rağmen devletin elinden alınmaya çalışılan demokratikleşme sürecinin yeni lokomotifi durumuna geçmiş bulunuyor. Demirtaş’ın MHP ile kol kola seçim çalışması yapması bir üst akıl olmadan gerçekleşmez. İlginç ve eğlenceli bir seçim süreci yaşıyoruz doğrusu.
RESTORASYON KOLAY OLMAYACAK
Herkes seçim sonuçlarını merak ediyor. Siz ne diyorsunuz?
Türkiye hafızası ve derinliği olan bir ülke. Yeni dünyada var olmanın bedellerinin ne olduğunu tecrübeleriyle iyi biliyor.
Türkiye’nin savaş koşulları döneminde inşa edilen rejimi yenilemek istemesinden daha makul bir şey olamaz. Bu restorasyon elbette kolay olmayacaktır. Yaşanan krizlere sadece bu gözle bakarım ben. Diğer detaylar beni ilgilendirmiyor şahsen.
AK Parti diğer partilerin fazlasıyla yaptığı gibi olaylara tek başına bir Parti bencilliği ile bakan bir parti değil.
AK Parti üstlendiği dönüştürücü amiral misyonunu tüm engellemelere rağmen devam ettirecek. Filikalara atlayıp başka yöne gitmek isteyenler olsa da! Seçim sonuçlarında başka sürprizlere gözünü dikenler Ak partinin yapacağı sürprizi unutmuş görünüyorlar.
İnsanların birkaç bin kişinin hükmettiği medya ve sosyal medya efsanelerine kendilerini fazla kaptırdıklarına şahit oluyoruz.
Adıyaman üzerinden baktığımızda milletimin feraseti karşısında şaşkınlık duymamak mümkün değil. Onlar neyin ne olduğunu çok iyi biliyor.
Kendine güvenen başkasının ne olduğu ile fazla ilgilenmez.
7 HAZİRAN’DA MİLAT VAR
7 Haziran seçiminde hangi partinin ne olacağı ile doğrusu çok ilgili değilim. Seçmenlerimin yüksek katılım konusunda daha hassas olması bana yeter.
Türkiye AK Parti’nin yaratıcı enerjisi ile yoluna devam ederek dönüşüm sürecini en iyi şekilde tamamlayıp anayasasını yaparak bölgenin referans gücü olacağına dair bir kuşkum bulunmuyor. Seçim sonrası Türkiye’nin seçim nedeniyle verdiği aradan çıkıp bütün gücüyle kaldığı yerden yoluna devam etmesi dışında başka bir ihtimal üzerine kafamı yormuyorum. 7 Haziran seçimlerinde kuru heves, bir hayal, bir milat yok; 7 Haziran seçiminde matematik var, realite var, yola devam var. Adıyamanlı seçmenlerimi bir kez daha buradan selamlıyorum. Seçimin hayırlı bir dönemin kapısı olmasını diliyorum.
(HÜLYA ÖZKAN/HABER 10)