Adına ‘Cemaat’ dedikleri Paralel örgüte çekemedikleri Bediüzzaman hazretlerinin talebeleri de bunların ipliğini pazara çıkarınca, onlara da hakaret etmeye başladılar. Zaman’ın ‘Dumanlı Ekrem’i Bediüzzaman’ın talebelerine yönelik çirkin ifadeler kullandı.
Her fırsatta hükümeti hedef alan ve Müslümanlarla ilişkilerini sağlamlaştırmak yerine bilimum İslam karşıtlarıyla işbirliğine yanaşan ‘Cemaat’ denilen Paralel örgüt, kendileri gibi düşünmeyen herkesi dışlamaya, hedef göstermeye ve onlara hakaret etmeye devam ediyor.
Zaman Genel Yayım Müdürü Ekrem Dumanlı dünkü yazısında, Paralel yapılanmanın ipliğini pazara çıkaran ve bu yapının Risale-i Nur’un hizmet anlayışına ters bir tavır içerisinde olduğunu her fırsatta dile getirip Müslümanları uyaran Bediüzzaman Hazretlerinin talebelerini hedef aldı.
Kamuoyunda gerçek yüzü ve kirli emelleri deşifre olan Fetullah Gülen’i hala ‘Hocaefendi’ diye pohpohlamaya çalışan Cemaat’in ‘goygoycusu’ Dumanlı, Gülen’le fikirleri örtüşmeyen ve onun gibi düşünmeyen herkesi ‘dışlayan’ bir üslupla, Bediüzzaman’ın talebelerini ve Paralel yapılanmanın pisliklerini ortaya döken duyarlı medyaya saldırdı.
Ekrem Dumanlı, Abdülkadir Badıllı’ya ‘edepsiz’ dedi!
Gülen’i ve grubunu eleştirenleri farklı farklı sözlerle yıpratmaya çalışan ve ‘yaftalamadan düşünemeyen’ Dumanlı, Gülen’in açtığı davaları da bir ‘tehdit’ aracı olarak kullanmaya devam etti.
İŞTE DUMANLI’NIN YAZISINDAKİ İLGİLİ BÖLÜM:
“Aylardır Fethullah Gülen Hocaefendi’ye hakaret ediyor birileri. Utanmadan, arlanmadan, edepsizce yapıyorlar. Yalanın, iftiranın, hakaretin haddi hesabı yok. Bile bile yalan yazıyorlar. Böyle seviyesiz bir saldırıya maruz kalan bir kişi ne yapabilir? Elbette hukuka başvurur, tekzip, tavzih, tashih hakkını kullanır. Ne var ki “havuz”un yüzsüzleri kanunun size verdiği hakların kullanılmasına da karşı. Görünen o ki kanun nizam tanımıyor, hakarete devam ediyorlar. Hal böyle olunca Hocaefendi’nin avukatları dava açıyor. En tabii, hukukî ve demokratik hakkını kullanıyor. Bu edepsizlerin seviyesine inemeyeceğini ve bunlar da bu çapsızlığa devam edeceğine göre dava açmaktan başka çare var mı?
Ağzından çıkanı kulağı duymayanlar, haklarında dava açılınca birden erdemli bir insan pozuna girerek sızlanmaya başlıyor. Bilmem kaç tane dava açılmış da, o davalar nedeniyle mağdur olmuşlar da falan filan. E kardeşim madem dava açılmasını istemiyorsun, meramını dürüstlük içinde ifade etseydin, gazetecilik sınırları içinde kalsaydın, aslı faslı olmayan yalanları sakız gibi çiğnemeseydin. Gazetecilik mesleğinin en temel ilkelerini ayaklar altına alıp hakaret savurmayı, iftira kampanyası yapmayı biliyorsun da; mağdur insanların hukuk yoluyla hak arayacaklarını bilmiyor musun? Hem söveceksin hem dava açılmasın diye vızırdayacaksın; var mı böyle bir adaletsizlik?
Ettiği hakareti unutup dibe çakılanlar, sanki kendileri mağdurmuş gibi sızlanıyor şimdi. Üstelik Hocaefendi ile kendi fotoğraflarını yan yana basarak “dava adamı” diye başlık atıyorlar. Utanın biraz utanın! Hocaefendi gerçekten bir dava adamıdır. Siz daha ananızın karnına düşmemişken Hocaefendi dava çilesi çekmişti; hâlâ da çekmektedir. Sizin dava edilmeniz sizi dava adamı yapmaz. Çile tarihi şahittir ki dava adamları ile heva adamları arasındaki fark, yeryüzü ile gökyüzü arasındaki mesafe kadardır…
Hem unutmayın burada açılan davanın tarihe not düşmekten öte büyük bir önemi yok. Aslolan öbür tarafta açılacak davadır; zira orada yalanı, gıybeti, iftirayı, hakareti vs. mazur gösterecek ve saygısızlığı/sevgisizliği kapatacak bir mazeret bulamayacaksınız ve kendinize yazık etmiş olacaksınız…”
(yeniakit.com.tr)
Ya bunlar Allah’ın Dinine, Kitabına, Peygamberine savaş açarken Allah’tan yardım isteyecek kadar da sapıklık içerisinde olduğunu artık kabul edin. Adam kalkıyor, o Ayeti şöyle anlayın, onu Peygamber yanlış anlamış ve aktarmış deyip sonuna da Amin eklerse, Yeni Dünya Düzeni için yeni bir dinin ortak payda da buluşması için Amentü’de Peygamberi çıkaran, çıkarmaya kalkanlara ne denir? Sapık Sapık Sapık! Yaparlar! İşte görüyorsunuz yaparken de Allah’a sığınır gözüküyorlar. Allah deyip her şeyi yapacak sapıklığın, bataklığın içindeler, o nedenle bunlardan her an, her şey beklenir.