Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı, Gülen örgütüyle ilgili olarak, bugüne kadarki en kapsamlı iddianameyi hazırladı: Örgütün monokratik yapılanması var. İlahi nizam hazırlığı yapıyorlar. Örgüte katılanlar da Fetullah Gülen’in yazdığı bir yemini ediyor.
Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı, Fetullah Gülen örgütü ve Paralel Yapı’yla ilgili bugüne kadarki en kapsamlı iddianameyi hazırladı. Mahkeme tarafından kabul edilen 432 sayfalık iddianamede örgütle ilgili çarpıcı tespitler yer aldı. Fetullahçı Terör Örgütü-Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) ilahi nizam hazırlığı yaptığı, 17-25 Aralık darbe girişmeleri ile ülkede kaos ortamı yaratmayı, bu kaostan kurtuluşun da ilahi nizam olduğu düşüncesi oluşturup, Fetullah Gülen önderliğinde ilahi nizam aşamasına geçmeye hazırlandıkları belirtildi. Örgütün monokratik yapılanması olduğu, imamlık sistemiyle hareket ettiğine de yer verilirken, ‘silahlı faaliyet gösteren terör örgütleri kapsamına alınması’ gerektiği belirtildi. Fetullah Gülen tarafından kaleme alındığı değerlendirilen örgütün ‘yemin’ metni de iddianamede yer aldı.
BARANSU VE 10 KİŞİYE MÜEBBET…
Mersin Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Cumhuriyet Savcısı Talip Akgedik tarafından hazırlanan ve kabul edilen 432 sayfalık iddianamede, FETÖ-PDY’nin diğer terör örgütlerinden farklı olarak silahlı mücadele yerine, yetiştirdikleri elemanlarla devlet kadrolarını ele geçirerek, paralel bir yapılanma oluşturup, devletin anayasal düzenini değiştirme amacı güttüğü belirtildi. FETÖ üyesi olduğu öne sürülen 66 sanık hakkında 13.07.2015’de kamu davası açıldı. Soruşturma aşamasında 5 emniyet müdürü ve amirinin tutuklandığı davanın ilk duruşması 2 Eylül 2015’te görülecek. Dosyanın 45 müştekisi arasında ünlü işadamları, hâkimler, savcılar, siyasetçiler ve emniyet müdürleri yer alıyor. Savcı, eski emniyet müdürü ve emniyet amirleri Ahmet Şanverdi, Ali İhsan Kaya, Erdal Arı, Erdem Kanmaz ve İbrahim Suat Dağlı ile gazeteci Mehmet Baransu’nun da aralarında bulunduğu 11 kişi hakkında “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet talebinde bulundu. 66 sanık hakkında “Silahlı terör örgütüne üye olma, cumhurbaşkanına hakaret, kamu görevlisinin resmi belgelerde sahteciliği, görevi kötüye kullanma, terör örgütü propagandası yapmak, iftira, suç uydurma, özel hayatın gizliliğini ihlal, açıklanması yasaklı gizli bilgileri temin etme, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak” gibi suçlardan 50’şer yıl hapis cezası istendi. Çarpıcı tespitlerin yer aldığı iddianamede örgütün ilahi nizam hazırlığında olduğu da belirtildi. 17-25 Aralık darbe girişimleri ile kaos ortamı yaratıp, ‘kurtuluş ilahi nizam’da algısı oluşturmak isteyen FETÖ- PDY’nin monokratik yapılanması olduğu, imamlık sistemiyle hareket ettiği de vurgulandı. Örgütün ‘silahlı faaliyet gösteren terör örgütleri kapsamına alınması’ gerektiği de belirtildi.
‘GDO’LU OPERASYON…
Örgütün, amaçlarına ulaşmak için izlediği yöntemlerin de ayrıntılı olarak yer aldığı iddianamede, Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı üst düzey yöneticileri de dahil kamu çalışanlarının yasa dışı izlendiği, bazı bilgilerin şu anda tutuklu olan gazeteci Mehmet Baransu’ya servis edildiği belirtildi. İddianamede, FETÖ üyelerinin, servis ettikleri belgeler için Baransu’ya “GDO dosyası da devreye sokularak sansasyonel bir operasyon yapılabilir. Sağlık yönünden vurgu yapılarak insanların kanser olması, kısırlaştırılması, neslin ömrünün kısalması, yerli üreticilere sahip çıkılmaması, tarım topraklarının yok edilmesi gibi konularda müthiş bir PR yapılabilir…” şeklinde yönlendirmede bulundukları belirtildi. Fetullah Gülen tarafından kaleme alındığı değerlendirilen ve örgüte katılan özellikle asker, polis ve yargı mensuplarının ettiği yemine de iddianamede yer verildi.
ASIL HEDEF: DEVLETİN KILCAL DAMARLARINA SIZMAK
Mersin Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Cumhuriyet Savcısı Talip Akgedik tarafından hazırlanan ve mahkeme tarafından kabul edilen 432 sayfalık iddianamede, “İlahi nizam, örgütün ülke yönetimini ele geçirmesi öncelikle devletin stratejik noktalarına hâkim olma ile amaçlanmaktadır. Bu durumu açıklaması bakımından örgüt lideri Fetullah Gülen’in ‘mevcudiyeti hissettirmeden can damarlarına girme’ şeklindeki ifadeleri önem arz etmektedir” denildi. Örgütün stratejik hedefinin, 1970’li yıllarından itibaren ışık evleri ve öğrenci yurtlarında yetiştirilen ve devlet kurumlarında kritik yerlerde yönetici konumuna gelen örgüt üyeleri eliyle devlete paralel biçimde oluşturulan bu yapının devletin kılcal damarlarına sızarak anayasal düzeni değiştirip, ilahi nizama ulaşmak olduğu ifade edildi.
İŞTE O YEMİN…
“Kardeşlerime karşı sadakat içinde bulunacağıma,
Halkın ve talebe arkadaşların izzet ve onurlarını izzetim ve onurum kadar yükseltmeye çalışacağıma,
Kusurlarımın hatırlatılması karşısında memnuniyet ihza eder, dahilden ve hariçten gelen bilumum taarruz ve tenkitleri nefsime yapılmış gibi red edeceğime, bilumum karar listesindeki esaslara riayette bulunacağıma,
Hizmet adına uhdeme aldığım vazifeleri veya kararla bana tahmil edilen mükellefiyetleri itirazsız yerine getirmeye çalışacağıma,
Münferit hareket edip bu kararlara muhalif davrandığım an ihtiyarımla bu kadrodan kendimi iskat edip herhangi bir talebe gibi, dershanede gibi vazifeme devam edeceğime VALLAH-BİLLAH kasemleriyle yemin ediyor ve bu yeminin La Yenkatı olmasına CENAB-I HAKKI istişhadda bulunuyorum.”
(SABAH)
Bu gerçek artık hukuken de tescillendiyse yakın zamanda umarım basın yayın organları da pkk nın yayın organlarıyla aynı sonu paylaşır. Devleti yıkmaya yönelik propoganda faaliyeti yürüten fetö yayın organlarının pkk nınkilerden ne fakı var da farklı prosedür uygulanıyor bu zamana kadar.