Bir grup ilahiyatçının “Müslümanlar zarar görüyor” endişesiyle Gülen’e yakın isimlerle başlattığı çözüm arayışına karşı Fethullah Gülen’in ‘Ameliyat başladı, ilaç tedavisine dönülemez’ dediği iddialarını değerlendiren Avukat Kezban Hatemi, Gülen’in sözlerini ‘devlete meydan okuma’ Gülen’i ise ‘cellat’ olarak nitelendirdi.
Star’da yer alan habere göre; TRT Türk ekranlarında yayınlanan Manşetten programına konuk olan Avukat Kezban Hatemi, Fethullah Gülen’in “Ameliyat başladı, ilaç tedavisine dönülemez” sözlerini eleştirdi. Gülen’in dış güçler tarafından ele geçirilmiş bir maşa olduğunu vurgulayan Hatemi, demokratikleşmenin önünde bir tıkaç gibi duran paralel yapılanmanın, devleti yıpratma çalışmalarına devam edeceğini söyledi.
Adana’da MİT tırlarının durdurulmasıyla ilgili başlatılan soruşturmayı değerlendiren Hatemi, yapılanların hükümete karşı bir darbe girişimi olduğunun altını çizdi.
Hatemi, devlet içine sızdığı iddia edilen paralel yapılanmanın varlığının kanıtlanamayacağı yönündeki iddialarınıysa, “Paralel yapının varlığını inkar etmek, kendi varlığını inkar etmek kadar sakıncalı bir hafıza kaybıdır” şeklinde yorumladı.
Hatemi, 1915 olayları dolayısıyla Başbakan Erdoğan’ın yayınladığı taziye mesajının umut verici bulduğunu da sözlerine ekledi.
Devlete karşı darbe girişimi
Betül Soysal Bozdoğan (B.S.B): Adana’da MİT tırlarını durduran 13 asker hakkında kamu davası açıldı ve haklarında müebbet hapis talebi var. Bunu nasıl yorumlamalıyız?
Kezban Hatemi: (K.H): Biliyorsunuz ki, bu baskın bir meydan okumaydı. Bu olay ciddi bir darbe girişimi ve milli istihbaratın önünü kesme çabasıydı.
B.S.B: Fethullah Gülen’e ithaf edilen “Ameliyat başladı, ilaç tedavisine dönülemez” sözünü nasıl yorumluyorsunuz?
K.H: Gülen’in, kendi kendini ilahi bir yetkili olarak atadığı görüşündeyim. Ancak kendisinin bu davranışları bilinçli gerçekleştirdiğine inanmıyorum. Bu nedenle de, cerrah değil cellat olabileceğini düşünüyorum. Kendisi malum güç odakları tarafından ele geçirilmiştir ve bu kimseler tarafından maşa olarak kullanılmaktadır.
B.S.B: Devlet içinde çeteleştiği öne sürülen paralel yapılanmanın faaliyetlerinin kanıtlara dayanmadığı yönünde iddialar var. Bu iddia hakkında ne düşünüyorsunuz?
K.H: Cemaatin içinden saygın bir isim olarak bildiğimiz önemli bir gazeteci bir itirafta bulundu. Paralel yapının varlığını inkar etmek, kendi varlığını inkar etmek kadar sakıncalı bir hafıza kaybıdır. 7000 kişinin, Başbakan’ın dinlendiği bir ülkede yaşıyoruz. Bütün bu olaylarda paralel yapılanmanın görev aldığı açıkça ortaya çıktı. HSYK’nın yayınladığı bildiriyi nereye koyabiliriz? HSYK seçilmişlere bildiri veya emir komutada bulunamaz.
“Daha önce konuşamadığımız konuları artık konuşabiliyoruz”
B.S.B: Başbakanın 1915 mesajının yansımaları devam ediyor ve Ağrı Dağı’nın eteklerinde yaşayan bazı Ermeni vatandaşlarımız tarafından Başbakan’a teşekkür mesajı iletildi. Siz yıllardır bu konuda çalışmalar yapan biri olarak konuya nasıl yaklaşıyorsunuz?
K.H: Tehcir bir insanlık suçudur. On yıl evvel telaffuz bile edemediğimiz konuları tartışabilir hale geldik. Daha öncesinde ise bütün sorunlarımız üst üste birikiyordu. Şizofren bir toplum olmak üzereydik. Biz, bu olayların failleri değiliz. Ancak haksızlığa karşı susarsak, Kuran-ı Kerim’in buyurduğu gibi haksızlığa karşı susan dilsiz şeytan oluruz. (STAR)
“Ameliyat başladı, ilaç tedavisine dönülemez” ! Narkozun dozu biraz fazla kaçınca geberip gitti işte!