Güneş gazetesi yazarı Kayahan Uygur, Ankara’daki hain terör saldırısı sonrasında tıpkı paralel örgüt gibi “istifa” çağrısı yapmasının kodlarını çözdü. İşte yazısı…
KRİPTO MUHALİF ARINÇ
Bir terör eyleminin üzerinden sempati kazanmaya çalışmak muhalefetin en çirkin biçimidir. Muhalefeti açık olarak yapanlar arasında, o kadar insanın hayatını yitirdiği olayda baş sağlığı bile dilemeden hemen hükümeti istifaya çağıranlar var. Bir de kripto muhalifler var ki onlar sanki kendilerinin bunda hiçbir payları yokmuş gibi istihbarat zaafından söz ediyorlar. Bunlardan biri olan Bülent Arınç, birisinin destekçisi olduğu, diğerinin hazırlanmasına ise bizzat ön ayak olduğu iki olayı unutmuşa benziyor. Bunlardan biri KCK davası, diğeri Kozmik Oda kumpasıdır. Bu iki olay Türkiye devletinin istihbarat kapasitesine zarar vermiştir ve ikisinde de Arınç zaaf göstermiştir. FETÖ’nün tüm kumpaslarını destekleyen Arınç, Cumhuriyet’in kalbine asıl saldırının yapıldığı Kozmik Oda olayının başkahramanıdır. Bu bakımdan istihbarat zaafından ve imalı ifadelerle kişisel sorumluluktan bahsetmesi tek kelimeyle abestir. 80 Milyonluk kocaman bir ülkeden bahsediyoruz, ABD’de, Paris’in göbeğinde terör saldırıları olabilirken, son 13 yıldır ülke yönetiminde olan bir şahsın “zaaf var” demesi, kusura bakılmasın sadece hüzün vericidir. Her halükârda, son terör saldırısında Türkiye’deki gerek açık gerekse maskeli muhalefetin önemli bir bölümü çok kötü bir sınav vermiştir. Muhalefet eylem ve tutumuyla terörün amaçlarına ulaşmasına yardımcı olmuştur.
Terör eyleminin amacı
Bir terör eylemi amaçsız yapılmıyor. Adı üstünde terör, toplumu korkutarak ve sindirerek belli hedeflere varmaya çalışır. Terör, bir topyekûn savaş aracıdır. 19’uncu yüzyılda yapılan bir tanıma göre savaş politikanın bir devamıdır. O tanıma göre politik araçlarla varılamayan hedeflere bir noktadan sonra zor yoluyla varılır. Ancak 20’inci yüzyıldaki iki korkunç dünya kapışmasından ve cephe gerilerinde meydana gelen partizan savaşlarından sonra bu tanım değişmiştir. Artık politika, ekonomi, finans, silahlı mücadele, psikoloji, medya gibi her alanda sürdürülen ve tarafların bütün güçlerini ortaya koydukları total bir mücadele söz konusudur. Herhangi bir terör eylemi de işte bu mantığın parçasıdır. Bu nedenle bir eylemin anlamını kavrayabilmek için o eylemle eş zamanlı olarak sürdürülen diğer mücadeleleri ve özellikle propaganda ve psikoloji savaşlarını gözlemek gerekir.
Amacı açıkladılar
Eskiden, sosyal medya ve diğer hızlı iletişim araçları yokken bir terör eylemi sonrasında bu eylemin vermek istediği mesajı yazılı basın ve fısıltı gazetesi yoluyla yaymak isteyenlere bakmak gerekti. Bugün terörün hangi amaçla yapıldığı aslında dakikasında belli oluyor çünkü terör destekçileri sosyal medyadaki mesajlarıyla derhal kendilerini açık ediyorlar. Dün gece Ankara’da meydana gelen terör eyleminden sonra da aynı mekanik işlemiştir.
Provokasyon, bölücülük ve fitneyi bir hayat tarzı haline getirmiş olanların dün geceki mesajları onlarla eli kanlı teröristler arasında pek fark olmadığını yeterince ortaya koyduğu gibi, terörün failini de, amacını da ifşa ediyor. Hükümet istifa etmeli, CHP ile koalisyon kurulmalı, tek adam keyfiliği sona ermeliymiş. Bunun ilk anlamı CHP’nin başındaki ilkel mezhepçi ve Esad yanlısı şahsa seçimle kazanamadığı ve asla kazanamayacağı hükümet olma olanağını terör yoluyla sağlamaktır. Esas hedef ise halkın oylarıyla seçilen ve meşruiyetini halktan alan bir liderin zor yoluyla devrilmesidir.
Koalisyon kumpası
7 Haziran ila 1 Kasım arasında Ak Parti-CHP koalisyonunu savunan Türkiye karşıtı ve meşruiyeti küresel güç odaklarında arayan FETÖ yanlısı güruh bunu bir türlü başaramayınca Türkiye’yi terörle terbiye etmek peşindedir. İşte böyle bazen gazete sütunlarında seviyesizleşen Banker Zarifi kalıntıları vasıtasıyla kumpas kurarlar. Bazen boynunda FETÖ tarikatının sapık muskalarını taşıyan münafık bohçacıları kullanırlar. Bazen de büyük şehirlerde patla tılan bombalardan yararlanarak içinde Kılıçdaroğlu’nun bulunduğu bir hükümet peşinde koşarlar.
Kumpasın hedefleri
Eskiden olsaydı, bu tür siyasal hedeflere askeri darbe yoluyla ulaşmayı tercih edebilirlerdi. Ancak attıkları iftiralar ve düzenledikleri kumpaslarla yaratmak istedikleri algının tersine TSK uzun bir zamandır siyasal otoriteye bağlı, halkının tercihlerine saygılıdır ve 2500 yıldır mirasçısı olduğu geleneğe dönmüştür. İşte zaten bu nedenle Türkiye’yi kontrol etme ve uyanan devi zincirlerle bağlama görevi FETÖ’ye ve onun maşaları olan politik papazlara, mahcup yazarlara, münafık bohçacılara verilmiştir. Bugünkü yönetimiyle CHP’nin hükümete girmesinden amaçlananın ne olduğu da açıktır: İlk amaç Türkiye’nin PYD’ye karşı kendisini savunmasını engellemektir. İkinci amaç, hükümetin mücadele azmini mezhepçi Kılıçdaroğlu kliğinin İran ve PKK yanlısı tutumuyla dengelemektir. Üçüncü amaç Türkiye’yi küresel faiz lobisinin bir emme basma tulumbası gibi kullanmaya devam etmektir. Saldırganların kimliğinden de anlaşıldığı gibi eylemi pratik olarak PYD militanları gerçekleştirmiştir. Ama kendilerine paralel yapı unsurlarının da destek verdikleri açıktır. Zaman ve Cumhuriyet gazetelerinin ortak manşeti “devletin kalbine bomba” işte bu gizli örgütün parolası gibidir.
Arınç’a çağrı
Bu konuda istihbarat zaafından bahsederek dönüp dolaşıp yine hükümeti suçlayanlar geçmişteki kumpasların üstünü örtmek için elbirliği yapıyorlar. Ama adalet yerini bulacaktır. İstihbarat akışını sağlayacak olan devlet görevlilerini KCK operasyonlarında kim açığa çıkarmıştır? Bu konu acilen araştırılmalıdır. Yine devletin bilgi kaynaklarını yok eden Kozmik oda operasyonunu kim yapmıştır? Bu konuyla ilgili dava süreci hızlandırılmalı ve bugün açığa alınmış bulunan hâkimler sorgulanmalıdır. “Bana suikast yapacaklar” diye bas bas bağırarak Kozmik Oda operasyonunu sağlayan ve devlet istihbaratını zaafa uğratan Bülent Arınç her konuda konuşurken bu konuda susuyor. Önce gidip bir ifade versin bakalım, neden gerçek dışı hikâyeler uydurmuş, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına iftira atmış.
Türkiye, halkın oyunu alamayan hırslı politikacıların bombalar yoluyla iktidara getirileceği bir ülke değildir. Ne yaparlarsa yapsınlar, ne kumpas kurarlarsa kursunlar, Türkiye onlar istedi diye varlığından, iddiasından, çizgisinden ve kendi seçtiği liderliğinden vaz geçmeyecektir, boşuna çaba.