Yeni Akit gazetesi yayın koordinatörü Hasan Karakaya bugün “İlhan İşbilen, Evyap Ailesi’ne nasıl ve niçin damat oldu?” başlıklı yazısında Fetocu terör örgütünün Evyap Holding’e nasıl çökme operasyonu yaptıklarını anlattı. İşte yazısı:
Geçtiğimiz günlerde, “17 Aralık Soruşturması” kapsamında tutuklanan İlhan İşbilen’i, herhalde tanımayan yoktur!..
Adı üstünde;
“İşini bilen biri!”
Ama, yine de; bilmeyenler için kısa bir bilgi verelim:
İLHAN İŞBİLEN KİMDİR?
İlhan İşbilen, 1 Nisan 1946’da Edirne Uzunköprü’de doğdu.
Babasının adı Muharrem, annesinin adı Kadriye’dir. Sanayici ve işadamı olarak bilinen İlhan İşbilen, İzmir İktisadi ve İdari Bilimler Akademisi İşletme Bölümü’nü bitirdi.
İlhan İşbilen, kamu görevlisi olarak birçok kurumda çalıştı.
Aynı zamanda Mehtap Eğitim Vakfı’nın yöneticilerinden biri olan İlhan İşbilen, uzun yıllar Paralel Yapı’nın hakim olduğu Manisa Maliye Muhasebe Yüksek Okulu Genel Sekreterliği, Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Sekreter Vekilliği görevlerinde bulundu.
Akyazılı Eğitim Vakfı, Zaman Gazetesi ve Samanyolu Televizyonu’nda Genel Müdür olarak da görev yapan İlhan İşbilen, Asya Finans Ortaklığı ve Bankanın Murakıplığı ve Türkter Tersanesi’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini yürüttü.
BERBERLİKTEN “İMAM”LIĞA!
Peki, Fetullah Gülen ve Paralel İhanet Çetesi ile nasıl tanıştı ve Fetullah Gülen; İşbilen’in hayatında ne gibi önemli bir rol oynadı?..
Fethullah Gülen’in “Meclis İmamı” olduğu öne sürülen ve Paralel Yapı Operasyonu’nda gözaltına alınıp, tutuklanan eski milletvekili İlhan İşbilen,örgütün kurucularını nasıl tanıdığını soran savcıya ilginç cevaplar vermiş!..
İşbilen, örgüt üyelerini traş ettiğini belirtmiş… İlk mesleğinin berberlikolduğunu söyleyen İşbilen, kendisine yöneltilen “Kemalettin Özdemir, Abdullah Aymaz, Zafer Ayvaz, Ahmet Kemerli gibi isimlerin harekete 1970 ile 1986 arasında ışık evleri, dernekler, vakıflar ve gizli örgüt evlerinde başlandığı tespit edildi. Siz bu isimleri tanıyor musunuz” sorusuna şu cevabı vermiş:
“Bu kişiler sadece dükkanıma gelip tıraş olan kişilerdi. Orada tanıştım ve yemek organizasyonlarına katıldım.”
İlhan İşbilen’in “Savcılık’ta verdiği ifade”ye göre;
FETÖ lideri Fetullah Gülen’in emriyle oluşturulan 12 kişilik bir heyet, 31 Ağustos 2015 tarihinde, Faruk adlı bir kişinin liderliğinde önce Zaman Gazetesi’ne, ardından TUSKON’a, sonra da Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’na götürüldü.
Heyette yer alan kişiler bir teknede ve Baltalimanı’nda “Oba” adlı restoranda ağırlandıktan sonra iki siyasi parti liderinin yanına götürüldü.
Heyet, önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, sonra da HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’la görüştürüldü…
İşbilen, ifadesinde olayla ilgili “Görüşmeyi sekreterim yaptı. İçeriğini bilmiyorum” dedi.
HIZLA YÜKSELDİ!
Savcılık, İşbilen’e; “Türkiye Yahudi Cemaati Başkanı David Oseo ve İshak Haleva, Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan, Ortodoks Kilisesi Başkanı Bartolemous ve Gülen, İstanbul Altunizade’de bulunan FEM Dersanesi’nde gizli bir toplantı yaptı.
Bu şahıslarla fotoğraf çektirmiş. Sonra Gülen bu şahıslara sandıklarla hediyeler verdi. Bu toplantının amacı neydi” sorusunu yöneltmiş…
İşbilen ise Gülen’in Dinlerarası Diyalog çalışmaları kapsamında bazen bu kişilerle görüştüğünü ve bazı toplantılara kendisinin de gittiğinisöylemiş!..
Savcılığın tesbitlerine göre;
1966 yılında İzmir Kestanepazarı Derneği Başkanı Ali Rıza Gürel’in, Edirne Müftülüğü yapan Fetullah Gülen’i arayarak “Hocam, Kestanepazarı’nın başına birini arıyoruz, seni münasip gördük. Müftülüğü bırak senin tayinini çıkartalım, İzmir’e gel” demiş!..
Gülen derneğin başına geçtiğinde orada bulunan 400 talebenin de sorumlusu oldu.
Talebeler içinde Abdullah Aymaz, İsmail Büyükçelebi, İlahiyat Fakültesi eski Dekanı İbrahim Kafi ve İlhan İşbilen de varmış!..
Dernek üyesi olan seyyar berber İşbilen, o zamanlar aynı zamanda İktisat Fakültesi’nde okuyormuş!..
Gülen’in kanatları altına girince, hızla yükselmiş ve süreç içinde, önce Asya Finans’ın kuruluşuna, Evyap Yönetim Kurulu Üyeliği’ne oradan da milletvekilliğine yükselmiş!..
EVYAP’A DENETLEME TALEBİ
Bizim mevzumuz da, İlhan İşbilen’in “Evyap yönetimi”nde bulunduğu yıllarda “neler yaptığı” konusunu açığa çıkarmak…
Adı bende saklı bir okurum; İlhan İşbilen’in “Evyap Yılları”nı anlatmış…
Mektup; “Anlatacağım konu, tam olarak Gezi Kalkışması’nın yaşandığı dönemdi” diye başlıyor ve şöyle devam ediyor:
Dönemin AK Parti Milletvekili İlhan İşbilen; her ne hikmetse, Evyap Holding ve grup şirketleri hakkında Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’ndan “müfettiş denetimi” talep etti.
Hani şu Duru ve Arko gibi önemli “yerli marka”ların sahibi olan Evyap Holding var ya, işte onun hakkında!..
İlhan İşbilen, denetim talep ederken, son derece rahattı.
Öyle ya;
Dönemin İç Ticaret Genel Müdürü, bir “nurcu”ydu… Dönemin Teftiş Kurulu Ticaret kısmından sorumlu Başkan Yardımcısı da “nurcu”ydu.
Şirketlerin denetimi için; önce eski bir sosyal demokrat başmüfettişgörevlendirildi, ancak müfettiş tarafsız davranmaya kararlıydı. Bunun üzerine, şirketin üst düzey bürokratları, tarafsız davranmadığı iddiasıyla müfettişi şikâyet ettiler.
Bu gelişmeler üzerine, dönemin “nurcu bürokratları”nın müdahalesiyle, sosyal demokrat müfettişle ortaklaşa denetim yapmak üzere nurcu zannedilen bir müfettiş daha görevlendirildi.
Buraya kadar anlatılanlarda çelişki olduğunu zannedebilirsiniz!..
Hayır!
Biraz daha sabır lütfen!..
İlhan İşbilen, “Evyap Holding’in sahiplerinin damadı”dır.
Ailenin 2 oğlu, 3 kızı vardır.
Şirketi 80 yaşındaki ağabeyleri Mehmet Fethi Evyap yönetmektedir.
Yine 70’lerinde olan Ahmet Fehmi Evyap da ağabeyinin verdiği vazifeler çerçevesinde grup şirketlerinin yönetiminde yer almaktadır.
Grup şirketleri; “dindar, muhafazakâr ve geleneksel bir Erzurumlu aile”nin aile şirketidir.
Ailenin üç kızı bulunmaktadır.
Ailenin 3 kızının her biri 60 yaşının üzerinde olup, biri hariç hiç evlenmemişlerdir.
Nimet Evyap, vefat etmiştir.
Selime Evyap, halen bekârdır.
Soyisminden de anlaşılacağı gibi, sadece Nebahat Evyap İşbilen, 60 yaşlarında iken evlenmiştir.
Aile, dindar bir ailedir.
Hiç birinin özel hayatı ve sosyetik yaşantısı olmadığından; şahsi gelirlerini hayır işlerine harcamaktadırlar. Özellikle ailenin kızları, bir aile sırrı olarak hiç evlenmemiş, zamanlarını ve şirketlerden kâr paylarını hayır işlerine vakfetmişlerdir.
Aile, Paralel örgüt lideri Fetullah Gülen’i Erzurum’dan beri tanımaktadır.
“İLHAN İŞBİLEN’LE EVLEN!”
Ailenin kızları, şirketlerden elde ettikleri kâr paylarıyla pek çok nurcu okulunu inşa etmişlerdir… Kızların bu hayırseverliği, Fethullah Gülen tarafından yakınen takip edilmekteydi.
Nebahat Hanım’a; “Hoca Efendi, hayır yarışında öncü olanlarla bizzat görüşüyor” denilerek, ödül olarak (!) Pensilvanya’ya götürüldü.
Hoca Efendi (!); “Evladım, rüyamda bayağıdır valideniz hanım efendiyi görüyorum. Bizlerin de üzerinde belli hakları olduğuna inandığım validenizi kabir azabında eziyet çekerken görüyorum. Bundan müteessir oluyorum. Validenizin kabir azabından kurtulması için sizin ne olursa olsun evlenmeniz gerekiyor… Sizin, kardeşimiz İlhan İşbilen beyefendiyle evlenmeniz uygun görüldü” diyerek, bu ikisini evlendirdi.
Bu tarihten sonra İlhan İşbilen, eşi Nebahat Evyap İşbilen’e vekâleten “Holding’in hisseleri”ni yönetti, Holding’in yönetim kuruluna girdi. Bazı kişisel alışkanlıklarını (!) kullanarak, şirketin kurmay kadrolarına kilit bazı isimler yerleştirdi.
Sonra kayın biraderlerinden; şirketlerden elde edilen kâr paylarının; hiç yatırım yapılmadan kendilerine aktarılmasını talep etti.
Yapılan ödemeleri devamlı “cemaat şirketleri”ne aktardı. Ve işi sürekli yokuşa sürdü.
Talepleri karşılanamayınca, “O halde şirketler ve fabrikaların tamamı satılıp, tasfiye edilsin, herkes parasını alsın” veya, “Kayın biraderlerim mason oldu. Yahudilere hizmet etmeye başladı” ya da “Hoca Efendi, Ariel firmasına (İsrail Sabun firması) söz verdi. Şirketleri Ariel’e satacağız” gibi özünde birbiriyle çelişen sözlerle devamlı gerginlik çıkardı.
EVYAP’A ÇÖKEMEDİLER!
Netice alamayınca, “Milletvekilliğini ve cemaat ilişkilerini” kullanarak, Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde, Holding’i, “Müfettiş marifetiyle tasfiye ettirebileceğini” düşündü.
İşte İlhan İşbilen’in, Holding hakkında denetim talep ederken, taktiği de bu oldu.
Denetim talep etti.
Bir müfettiş geldi.
Müfettiş “sosyal demokrat”tı.
Şirkete kendi yerleştirdiği kurmay kadro “tavşana kaç, tazıya tut” diyordu. Bu kurmay kadro, Fikret Evyap beyin gözünü boyamıştı. Çünkü İlhan İşbilen’e göre, herkesin bir sırrı vardı.
“Evdeki danadan öküz olmaz” özdeyişine uygun olarak hareket ediliyor, şirketin kendi bürokratları yerine o malum kurmay kadro dikkate alınıyordu.
Kurmay kadronun verdiği gazla Fikret Evyap, Gümrük ve Ticaret Bakanı’na bir ziyaret yaparak; mevcut müfettişin taraflı davrandığını, tarafsız bir Müfettiş görevlendirilmesini talep etti!..
Her şey ayarlanmıştı.
Fikret Evyap’ın kendi talebiyle gelen müfettiş, Holding’in tasfiyesini sağlayacak, böylece “Kendi düşen ağlamaz” denilerek, aile yargıya başvurunca eli zayıflayacaktı.
İkinci müfettiş görevlendirildi.
Ancak müfettiş görevlendirmesini yapan kişi, ikinci müfettiş hakkında “yanlış bilgi”ye sahipti.
Nurcu zannedilen, fakat nurcu olmayan bir müfettiş, Holding’e gönderildi… Müfettiş şirketteki kripto isimlerin ikili oyunlarına rağmen, raporunu yazıp gitti.
Davayı İlhan İşbilen adına; devamlı surette “cemaatin ensesine çöktüğü”şirketlerde yönetim kurulu üyeliği yapmak üzere görevlendirilen Avukat Prof. Dr. Sami Karahan takip ediyordu.
Müfettiş raporunu yazacak, şirketin tasfiyesi istenecek, zaten nurcu hâkimlerin de görev yaptığı ticaret mahkemesinde de elleri güçlü olacaktı.
Ancak Müfettiş nurcu çıkmadı, sonra Gezi Vak’ası ve 17 Aralık Darbe Girişimi sebebiyle yapılan düzenlemelerin ardından Sami Karahanmahkemeler üzerindeki etkisini kaybetti.
Böylece nurcular ilk defa bir şirkete çöküp, “Küresel Yahudi Sermayesi”ne peşkeş çekemediler.
Lütfen;
Evyap ailesi, artık susmasın.
Şantajlardan korkmayı bıraksınlar!
Bu konuda daha çoook şeyler var!
Meselaaa!!!”
BAĞIŞ MI, ŞANTAJ MI?
Okurum, “Meselâââ!” deyip bırakmış ama, “Sarıyer’de, 60 milyon lira değerindeki 47 dönümlük Boğaz manzaralı ormanlık arazinin, Paralel Yapı’ya yakın Mehtap Vakfı’na bağışlandığını”(!) haber verip, sormuş;
“Bu vakfın yöneticileri arasında İlhan İşbilen var mıdır?.. Arazi, gerçekten bağışlandı mı, yoksa şantajla mı alındı?”
2009 yılında kurulan Mehtap Eğitim Vakfı’nın kurucuları arasında, “Evyap Ailesi” de var!..
Evyap Ailesi;
Hâlâ konuşmayacak mı?..
Erhan Yazıcıoğlu ve Levent Üzümcü’den sonra Ali Yaylı!
Malûm, “Twitter, cıvıtır” diyen ve dolayısıyla “twitter hesabı” olmayan bir adamım… “Twit” filan atmadığım, ya da birisini takip etmediğim için de, “hızlı gelişmeler”den, “geç” haberim oluyor!..
Meselâ; Erhan Yazıcıoğlu ve Levent Üzümcü’nün İstanbul Şehir Tiyatrosu’ndan “istifa” ettiklerini biliyordum da, Ali Yaylı’nın da istifa ettiğini ancak önceki gün öğrenebildim…
Ali Yaylı, İstanbul Şehir Tiyatrosu’ndan ayrılırken, “bendenize” de bulaşmış…
Beni; “Bir gazetenin köşe yazarı ki; sanattan, hele hele tiyatrodan habersiz; üstelik beni tanımaz-etmez ama benim üzerimden (…) taktiksel yıkım plânı uyguluyor” diyerek, istifasına, benim yazılarımı gerekçe göstermiş!..
Adam haklı… Onlar gibi; Osmanlı’yı “keçi kıçından hava durumunu öğrenen” bir gerici-yobaz, Almanya’yı ise “dürbün” kullanan bir “ilerici”göstermek, eğer “tiyatroculuk” oluyorsa, tükürürüm böyle “tiyatro”nun içine!..
Haa, şunu da söyleyeyim: “Bu Hükümet ikiyüzlü!.. Kendi idam edilecekleri ipi bize hediye etmişlerdir” demek ama, “Abdurrahman Şen’e övgüler yağdırmak”, nasıl bir ruh halidir, anlayamadım!..
(HASAN KARAKAYA/YENİ AKİT)
senin nurcu dediğin, paralelci,
“Nurcu zannedilen, fakat nurcu olmayan bir müfettiş” dediğin müfettiş ise nurcu olmasın sakın.
sapla samanı ayırt edelim,
açık ve net olan haklı bir davayı,
böyle bir yanlışla bulanıklaştırmak,
kimin ekmeğine yağ sürmektir
ve en önemlisi hakta kalmanıza sebep olmaz mı
ahirette nurcuların ne kadarının hakkını ödeyebilir sevapların.
bir düşünelim.
lütfen.