Gülen grubunda bir dönem yer alan bir polis memuru: Bir sohbette Fetullah Gülen’in dedikleri bir kazağı getirip, ‘Bunu öpüp koklayın şifa bulun’ dediler. Ama o sohbetlerde hiç Kuran okunmazdı”
Paralel Yapı soruşturmalarında, bir dönem Gülen grubu içinde yer alan kişilerin tanık olarak verdiği ifadeler, örgütün karanlık yüzünü ve İslam dininin nasıl istismar edildiğini gözler önüne serdi. Polis memuru Hüseyin C. bir sohbet sırasında Fetullah Gülen’in olduğu söylenen bir kazağın getirilerek herkese öptürüldüğünü ve “Giyin şifa bulun” denildiğini anlattı.
HİMMET ORANLARI
Bolu Emniyet Müdürlüğü’ne tanık olarak ifade veren Hüseyin C., akıllara durgunluk veren olayı şöyle aktardı:
“Bir gün beni cemaat abisi Melih aradı ve ‘Size bir sürprizimiz var, kesinlikle bu hafta sonu sohbete gelin’ dedi. Sohbete gittiğimde odaya ellerinde beyaz renkli, kolsuz ‘V’ yaka kazak getirdiler. ‘Bu kazak hoca efendinin, giyin şifa bulun’ dediler. Ben bu durumu şaşkınlıkla karşıladım. Arkadaşlardan ağlayanlar oldu. Bazıları kazağı öptüler kokladılar, bağırlarına bastılar. Giyip çıkartarak birbirlerine verdiler. Bu sohbetlerde hiçbir zaman Kuran-ı Kerim okunmazdı. Ancak herkesin kendisinin okuması gerektiği söylenirdi.”
Hüseyin C.’nin diğer ifadeleri de özetle şöyle:
“Abiler tarafından cemaate mensup olmayan polis memurlarına yakın davranmamız ve sohbetlere gelmelerini sağlamamız söylenirdi. Yakın duracağımız polis memurunun ismi dışarıdan gelen cemaat abileri Kemal, Muhsin ve Faruk tarafından bize bildirilirdi.
Bir sohbette Faruk isimli şahıs ‘Bekârlar maaşının yüzde 15’ini, evliler ve ev sahibi olanlar yüzde 10’unu, evli olup da ev sahibi olmayanlar yüzde 5’ini vermekle mükellef. Bu, hoca efendinin belirlediği rakamdır. Bu toplanan paralar himmet parasıdır’ dedi.
HER YER DE ADAMIMIZ VAR
Bize Zaman gazetesi ve Sızıntı dergisi abonesi olmamız söylendi. Ancak aboneliğin kendi adımıza değil de ailemizden birisinin adına olması istendi. Dışarıdan sürekli sohbetlere gelen bir cemaat abisi, ‘Her yerde adamımız var. Mesela bale yapanlar. Onların arasında bile adamımız var. Bir barın girişindeki korumadan bile bizden birisi vardır’ şeklinde konuştu.
Cemaat abilerinin hepsi bize sohbetlerde, hoca efendinin her söylediğinin doğru olduğunu, dini imanı olmayan kişilerin bir makama gelememesi için kadınların saçını açılabileceğini, hoca efendinin bu konu ile ilgili fetvası olduğunu, gerekirse içki içmenin bile mubah olabileceğini söylerdi.
Dershanelerin kapatılması gündeme geldikten sonra sohbet odalarına cep telefonu ile girmek yasaklandı. Ayrıca cemaat abileri akıllı telefon kullanmaya, iletişimlerini Whatssup, Skypee ve Tiktok isimli uygulamalar üzerinden, değişik rumuzlarla gerçekleştirmeye başladı.
17-25 Aralık’tan sonra cemaat evlerinde bulunan tüm Gülen grubu üyeleri hakkında tutulan çeteleler, Gülen’e ait kitaplar, seccadeler, tespihler ve takkelerin bir kısmı Muhsin, Faruk ve Halil tarafından toplanarak adresini bilmediğim bir yere götürüldü. Tedbir amaçlı olarak yaptıklarını söylediler.”
‘HZ. PEYGAMBER GÜLEN’İN YANINA GELİP TESELLİ ETTİ’
Polis memuru Hüseyin C., Paralel Yapı’daki din istismarının geldiği noktayı da şu örnekle ortaya koydu:
“Muhsin, ‘Güçlü durun, dağılmayın. Size bir müjde daha vereyim. Geçen abimizin birisi Kâbe’ye gitmiş. Ellerini açmış dua ederken birden bayılmış. Hastanede uyandığında, dua ettiği esnada hoca efendinin mahzun bir şekilde dua ettiğini görmüş. Peygamber efendimizin, hoca efendinin yanına gelip elleri ile başını kaldırarak ‘Üzülme, bu zamanlar da geçecek, dik durun’ şeklinde konuştuğunu bize anlattı. Bütün bunlardan sonra ben bu yapının İslam’a hizmet etmediğini ve devlete zararlı bir yapılanma olduğunu anlayarak her şeyi göze alıp bağlarımı kestim ve devletime hizmet için bildiklerimi paylaştım.”
(SABAH)