Nedim Şener’in Posta gazetesindeki “Cemaatçiler neden kaçıyor?” başlıklı yazısı şöyle:
Farkında mısınız? Cemaatçilerin en fazla korktuğu konu kamuouyunda kumpas davaları olarak bilinen soruşturmalardır. Hükümetin kendisine yönelik ‘darbe girişimi’ diye yorumladığı 17/25 Aralık operasyonlarında cemaat kanadından birçok görevli tutuklandı. Ama Balyoz, Poyrazköy, Amirallere Suikast, ÇYDD ve Ankara ve İstanbul Casusluk gibi davalarındaki kumpas iddiaları ortaya atıldığından beri cemaatin elebaşları yurtdışına kaçmaya başladı.
Bahane bulup kaçıyorlar
Kimi yurtdışında “Araştırma yapmaya gidiyorum”, kimi “Eğitimime devam edeceğim” kimi “Projeye katılıyorum” bahanesiyle kaçıyor. Temel gerekçeleri de “Türkiye’de hukuk yok.” Aynı hukuksuzlukları Özel Yetkili Mahkemeler ellerindeyken hoyratça yapan cemaatçiler şimdi hukuk eksikliğinden şikayetçi. Elbette onlara haksızlık, hukuksuzluk yapılmasın, tam da bu yüzden kaçmak yerine yargı ile yüzmeşmeleri gerekmiyor mu? Gerekiyor ama bunun ilk şartı yüzünüz olacak. Yani masum olacaksınız.
Hukuk onların silahıydı
Artık bu gerekçelerine bir zamanlar kendilerini destekleyenler bile inanmıyor. Onların inandığı tek hukuk, ellerinde silah olarak kullanabildikleri hukuktur. Kaçıyorlar çünkü biliyorlar ki, cemaatin asıl suçu bu kumpas davalarıdır. Bu dosyalardaki rolleri, kendi çektikleri kamera görüntüleriyle, ürettikleri sahte dijital delillerle hatta tanıklarla sabit. O yüzden kaçıyorlar. Fethullah Gülen ve devlet içine yerleştirdiği bürokrat, polis, savcı, hakim, asker ve gazetecileriyle oluşturduğu çetenin bu davalardaki rolleri ileride daha iyi ortaya çıkacak.
Cemaatten ’ordu göreve’ çağrısı
İşte İzmir Casusluk Davası’nda sahte delil üretildiğine dair soruşturma o yüzden cemaati adeta panikletti. Cemaatin adeta TSK imamı gibi çalışan Faruk Mercan, 2’si amiral 6 muazzaf subayla ilgili gözaltı kararına karşı twitter’da, “Hilmi Özkök Balyoz’a geçit vermedi. Necdet Özel Ergenekon’u durdurdu. Hulusi Akar bu birikimle Genelkurmay Başkanı oldu. Şimdi Görev onda…” diye yazabildi. Bu operasyonda ilginç olan haklarında gözaltı kararı verilen bir subay hariç tümü sağlık raporu alarak izne ayrılmış. Balyoz operasyonu sırasında yurtdışındaki subayların tutuklanacağını bilerek valizleriyle savcılığa gitmiş olmalarından da utanmıyorlar. Aynı operasyonda gazeteci Tarık Toros’un da adı geçiyor. Beni hakkındaki “Harp Okulu İmamı” iddiası değil kaçması ilgilendiriyor. Konuştuğunda mangalda kül bırıkmayan, herkese gazetecilik dersi vermeye kalkan birisinin kaçmış olması önce onun masumiyetine zarar verir. Ama artık herkes biliyor, yalnızca korkaklar ve suçlular kaçar.