Sabah gazetesinde Mahmut Övür’ün “FETÖ’nün kamikazesi itirafçı mı, değil mi?” başlıklı yazısı şöyle:
Bugünlerde birçok yerde eski Zaman gazetesi yazarı Ali Ünal’ın itirafları konuşuluyor. Ali Ünal, FETÖ içinde etkili isimlerden biri hatta en önemlisi olduğu için söyledikleri sadece yargı sürecinde delil olması açısından değil o yapının çökertilmesi ve çözülmesi için de önemli.
Ancak durum pek de itirafçı denilebilecek gibi değil. Kamuoyu bu süreci, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tutuklanan Ünal’ın Meclis 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Başkanı Reşat Petek’e gönderdiği mektupla öğrendi.
Doğal olarak önemli bir isim olduğu için de itirafçılığı ister istemez herkesin ilgi alanına girdi. Tabii önemli olan ne söylediğiydi. Medyanın öne çıkardığı, eski ABD Başkanı Bill Clinton-Monika ilişkisi nedeniyle yazılan mektup ve darbeci Michael Rubin’i 15 Temmuz’dan bir yıl önce Pensilvanya’da görmesi gibi magazinel veya işe yaramayan şeyler bir yana, diğerleri de dikkate değer değildi.
Mesela, 15 Temmuz darbe girişiminin en önemli ismi Adil Öksüz’le ilgili söylediklerine bakın: “Adil Öksüz’le 1990’da İzmir’de tanıştım. ‘Adil Hoca’ olarak tanıştığım bu kişiyi Fetullah Gülen’in yanında görmüştüm. Hatta bu kişinin soyadını bilmiyorken 15 Temmuz darbe girişiminden sonra TV’de resmini görüp Adil Öksüz olarak bilinen kişinin benim tanıdığım Adil Hoca olduğunu şimdi anladım.”
Daha önce bu tür yaklaşımın FETÖ’nün yeni bir stratejisi olduğunu yazmıştım. Oysa FETÖ yapılanmasını bilenler, Ali Ünal’ın 15 Temmuz darbesi dahil her şeyi iyi bildiğini söylüyor. Çünkü Ünal, FETÖ yapılanmasının “ser rehber” denilen en etkili isimlerinden. Yazdığı her şey, tabanda ve kadrolarda FETÖ lideri Gülen’in mesajı olarak kabul ediliyor. Gülen’in kime nasıl hitap ettiği, onun pozisyonunu belirlediği için, Ali Ünal’a, “Ali Hoca” diye hitap etmesi de onun yapı içindeki önemini gösteriyor.
Ama daha önemlisini Kafkasya Vakfı Başkanı Hayati Küçük söylüyor: “Ali Ünal sıradan biri değil. FETÖ’nün dış dünyayla ilişkisini kuran önemli biri. İngilizceyi çok iyi kullanan, FETÖ’nün her şeyini İngilizceye çeviren oydu. Ayrıca çok kilit noktalarda tercümanlık yaptı. Hiç o konulardan söz etmiyor. CIA’dan kimler geldi, ne konuşuldu? Ya da şunlara şahit oldum, şunu tercüme ettim gibi şeyler söylemiyor. Ben Ünal’ın 15 Temmuz’u bilenlerden olduğuna eminim. 15 Temmuz’un nasıl planlandığını, hangi komutanları Pensilvanya’da gördüğünü söylemiyor.”
Küçük, 15 Temmuz’da Akıncı Üssü’nde görülen Adil Öksüz-Ali Ünal ilişkisini de şöyle değerlendiriyor: “Adil Öksüz’ü gördüğünü söylüyor ve Adil Hoca derdik diye ifade veriyor. Bu kadar yakınında olacaksın, hoca diyeceksin ama onun Öksüz olduğunu bilmeyeceksin. Buna kim inanır. Onun göreve getirildiğini bile bilen biri nasıl böyle söyler? Onun askeriye imamı olduğunu bilmemesi mümkün mü? Ali Ünal’ın gerçek anlamda itirafçı olması aslında çok şeyi değiştirir. Eften püften söyledikleriyle itirafçı olunacaksa ben adımdan şüphe ederim. Böyle itirafçılık olmaz.”
“Ünal, FETÖ’nün kamikazesiydi” diyen Küçük, iddialı bir tespitle sözlerini bitiriyor: “Bence başta Ali Ünal olmak üzere Abdullah Aymaz, Naci Tosun, Şerif Ali Tekalan gibi sayıları 10’u geçmeyecek isimler, kesinlikle 15 Temmuz’u biliyordu.”