Yeni Şafak yazarı Salih Tuna’nın “Bu sinsi ihanete son verin yeter artık” başlıklı yazısı şöyle:
“Üst akıl” 15 Temmuz’da suçüstü yakalandığı halde FETÖ’yü gündüz gözüyle himaye etmeye devam ediyor hâlâ.
Mesela, CIA’nın ünlü direktörlerinden Graham Fuller (bazıları CIA eski yöneticisi diyor; kardeşim ne eskisi, bunların eskisi yenisi mi olur?!) daha geçen gün açık seçik şekilde FETÖ’yü arkaladı.
Zaten “Irkçı Siyonist network” medya gücünü çoktan devreye sokmuş.
Öyle ki…
İngiliz ve Amerika medyasının ağzına bakacak olursanız (F 16’larla, tanklarla 15 Temmuz gecesinde) o kahpe saldırıyı gerçekleştiren FETÖ masum, üzerine bombalar yağan, 16 yaşındaki çocuklara ve kadınlara kadar tanklarla çiğnenen, ağır silahlarla taranan bu millet ve bu milletin seçtiği demokratik irade suçlu.
CHP, MHP, HDP ve AK Parti’den müteşekkil Meclis de suçlu olacak ki bombalandığı halde görmezlikten geliyorlar.
Tabii hedeflerinde herkesten çok Erdoğan var.
Artık ne yaparlarsa boş…
Yeter ki, Kürt-Türk, Alevi-Sünni, sağcı-solcu milletimiz topyekûn “vatan nöbeti” tutmaya devam etsin.
Bu darbeye karşı omuz omuza duruş, bu meydanlarda şanlı direniş, bu 15 Temmuz gecesinden itibaren kenetleniş sürdüğü müddetçe “müstevliler” hiçbir halt yiyemezler.
Halt yemeleri için direniş hatlarında fitne çıkartmaları şart.
Zaten bunun için “işbirlikçilerini” devreye soktular.
O “tiyatro” veya o “cadı avı” lakırdıları da bu işbirlikçi bozguncuların malzemelerinden ibarettir.
Bu milletin siyasi görüş farklılığına rağmen el ele kol kola düğüne gider gibi alanlara, direniş hatlarına koşmasından rahatsız oldukları besbelli.
Lakin bu rahatsızlıklarını açıkça ortaya koymak yerine çatallı dilleriyle bozgunculuk yapıyorlar.
Mesela, Sözcü gazetesinin birçok köşe yazarı “Erdoğan düşmanlığıyla” okurlarını paralize ederek FETÖ’yle hedef birliğine çekiyorlar.
FETÖ’nün de hedefe koyduğu Erdoğan, bunların da hedefi!
Hedef birliği dediğim de bu.
Şayet Erdoğan’ı 15 Temmuz’da düşürseydiler AKP’li bir yığın fırıldak da zaten görev almak için hazır vaziyette bekliyordu.
Malumunuz, bozguncular, “direniş cephesine” fitne sokmak için, “Fethullahcılar AKP yüzünden devletin kılcal damarlarına yerleşti” iddiasını dillerinden hiç düşürmüyorlar.
Halbuki…
Belgeleriyle gerçek olan şu ki, FETÖ’nün, askeri okullar için sınav sorularını çaldığı tarih 1986, yani Özal’ın ANAP’ı döneminde. (AK Parti 2002’de iktidara geldi; 1986 nire 2002 nire!)
Fethullah Gülen, Ecevit’ten de az himaye görmemişti. Hani, “Ecevit’e şefaatçi olacağım” demişti.
Demirel derseniz, mektup yazarak FETÖ okullarını hep arkaladı.
Kaldı ki 1971’den itibaren FETÖ, başta askeriye olmak üzere devletin tüm kurumlarına sızmaya başladı.
AK Parti zamanında da sızdı elbette.
Lakin, 2011’den beri FETÖ’yle mücadele eden de başta Erdoğan olmak üzere AK Parti değil mi?
“Fethullahçılar AKP yüzünden devletin kılcal damarlarına yerleşti” şeklinde yaygara yapanlar, Erdoğan’ı bu mücadelede yalnız bırakmadı mı?
“Yalnız bıraktı” da laf mı, Erdoğan’a, FETÖ’nün ürettiği malzemeler üzerinden matine-suare saldırdılar.
Dahası, tüm kumpaslarıyla deşifre olan mahut örgüte adeta kalkan oldular.
Bu kepazelikleri yüzlerine vurulduğunda bozguncular, “Biz The Cemaat’e karşı çıkarken AKP desteliyordu” falan diyorlar.
Bırakın kardeşim bu mülâaneci tipi uyanıklığı, şimdi neredesiniz onu söyleyin?
AK Parti “bilmiyorduk, kandırıldık” dedi, ya siz?
Her pisliği ortaya dökülen bu alçakları siz niçin arkaladınız, cevap verin.
Hayır, arkaladınız.
Hiç itiraz etmeyin, (17-25 Aralık’taki kalkışmasında olduğu gibi) F tipi psikolojik harp malzemelerini dibine kadar tükettiniz.
Halkımız bugünlerde direniş cephesinde kenetlenmişken, siz kalkmış FETÖ’nün katletmek istediği bu ülkenin Cumhurbaşkanı’na düşmanlık yapmayı sürdürüyorsunuz hâlâ.
Bu halinizle, 15 Temmuz FETÖ saldırısına karşı olduğunuza nasıl inanalım?
Ona bakarsanız, FETÖ’nün tüm elemanları da o kahpe darbeye karşı olduklarını söylemeye başladılar. Bakın işte bazı yazarları kalemlerini bile bıraktı.
Uzun lafın kısası, FETÖ ile aynı hedefe ateş etmeye devam ediyorsunuz.
Zaten “üst aklın” isteği de bu değil mi?