Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isteğiyle hazırladığı FETÖ’nün din istismarına ilişkin rapordan: Örgüt egemen güçlerin sinsi planları için dini araç yaptı. Hedef karanlık güçler adına dünyevi bir hâkimiyet kurmak…
FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Olağanüstü Din Şûrası’nı toplayan Diyanet İşleri Başkanlığı, FETÖ’nün dini değerleri istismarıyla ilgili bir rapor hazırladı. Din İşleri Yüksek Kurulu’nun yaptığı çalışmayla FETÖ’nün dini değerleri istismarı örnekleriyle beraber ortaya kondu. SABAH, Diyanet’in FETÖ raporunun ayrıntılarına ulaştı. İşte rapordan satır başları:
BİRÇOK MASKE KULLANDI
40 yıllık söylem ve eylemlerine bakıldığında birçok maskeyi ustalıkla kullandıkları görülüyor.
Hedef, İslam’a hizmet değil karanlık güçler adına dünyevi bir hâkimiyet elde etmekt. Nitekim Gülen’in uzun yıllar önce söylediği “Biz, yeryüzünü bütünüyle fethetsek bile, ona takılıp kalmadan gökyüzünü fethetmek için yollar aramalıyız” sözü, onun ne kadar hayalperest ve ihtiraslı olduğunu göstermekte.
Örgüt için din, o sinsi planlarını uygulamak için sadece bir araç. Örgüt elebaşısı, başlangıçta dinî eğitim vaadiyle geniş halk kitlelerini aldatmış, sonunda ise ülkemizi fesat yerine çevirmeye çalışmıştır.
Din kisvesi altında faaliyet gösteren örgüt mensuplarının karakterleri, Medine döneminde yaşayan münafıklar ile örtüşmekte. Nitekim münafıklarla ilgili ayetlerde bu kimselerin kalben hastalıklı oldukları, inananlara sinsice tuzak kurdukları, gizli ajandalarını gerçekleştirme adına şeytanî odaklarla buluştuklarında onlarla beraber olduklarını beyan ettikleri anlatılmakta.
ASLA DİNİ TEŞEKKÜL DEĞİL
Bu hastalıklı yapı, dinî bir cemaat değil, küresel sistemin sinsi bir projesidir. Kuran ve Sünnet rehberliğinde değil; belli bir “üst akıl” ile sevk ve idare edilen, egemen güçlerin gizli emellerine hizmet eden bir yapı asla dinî bir teşekkül olamaz. FETÖ/batılı kamuoyunun ilgi ve desteğini sağlamak, medeniyetler çatışması tezine karşı duyarlılık üretme adına ‘Dinlerarası diyalog’ ve ‘ılımlı İslam’ diyerek şaibeli girişimler başlatmış, pek çok sırlı ve gizemli ilişkiyle uluslararası dünyada Müslümanların aleyhine oluşturulan karanlık projelerin bir parçası olmaktan çekinmemiştir.
HIRİSTİYANLAŞMA EĞİLİMİ
Gerçekte II. Vatikan Konsili’nde alınan kararlara dayanan Dinlerarası Diyalog projesiyle Gülen, ulusal ve uluslararası birçok etkinlik düzenleyerek, bir taraftan bağlarını Hıristiyan kültürüne yaklaştırırken diğer taraftan örgütün Batı dünyası tarafından akredite edilmesini sağlamıştır. Bu sayede Gülen, kendisine Pensilvanya’da üs kurma fırsatı bulurken, birçok batılı ülkenin kapıları örgüte bu sayede açılmıştır.
KURAN’I İSTİSMAR ETTİ
Diyalog sürecine meşruiyet kazandırmak için, Âl-i İmrân Suresi’nin 64. ayeti istismar edilmiş, bilinçli şekilde kelime-i tevhidin sadece ilk kısmı öne çıkarılmıştır. Gülen “Lâ ilâhe illallah’ diyeni başıma koyarım” demiş, bu da müntesiplerince Kelime-i Tevhid’in ‘Muhammedün Rasûlullah’ kısmı söylenmese de kurtuluşa erilebileceği şeklinde algılanmasına yol açmıştır. Müslüman olmak için kelime-i tevhidin ilk kısmı olan “Lâ ilâhe illallah” demenin yeterli olduğu ve Hz. Muhammed’e iman etmeyenlerin de cennete girebileceği safsatası ileri sürülmüştür.
“FETÖ’NÜN GÜNAH GALERİSİ” DİYE YAYIMLAYIN
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 4 Ağustos’ta yapılan Olağanüstü Din Şûrası açılışında yaptığı konuşmada, “Sözde kitaplar yazıyormuş, sözde eserleri varmış. Artık ne tür intihaller yapıldığını bilemem, ama çok intihaller olduğu belli. Diyanet İşleri Başkanımıza da bir ara söyledim. ‘Bunun sözde eserlerini Din İşleri Yüksek Kurulumuza verin de A’da Z’ye incelesinler, inceletsinler. Bu kitapların içinde dinimizle bağdaşmayan ifadeler var. Ve ondan sonra da FETÖ’nün Günah Galerisi diye bir kitabı siz yayımlayın.’ Ve burada bütün gerçekleri ortaya serilsin. Bunun en ideali, Din İşleri Yüksek Kurulu’nun bu çalışmayı yapmasıdır, bunu bekliyoruz” açıklamasını yapmıştı.
-SABAH-