Kamuoyu FETÖ-Cumhuriyet Gazetesi ilişkisinin Can Dündar’ın Genel Yayın Yönetmenliği döneminde başladığını biliyor. Oysa teröristbaşı Gülen’e bir dönem en yakın isimlerden biri olan Latif Erdoğan’a göre bu ilişki 2012 yılında Gülen’in en büyük düşmanı Cumhuriyet Yazarı Hikmet Çetinkaya ile Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nda yapılan toplantıda başladı.
Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan operasyonla FETÖ-Cumhuriyet Gazetesi bağlantısı yeniden gündeme geldi. Latif Erdoğan’a göre FETÖ bir dönem maddi darboğazda olan Cumhuriyet Gazetesi’ni almayı bile planlamış. Bir başka iddiaya göre bir işadamı üzerinden Cumhuriyet’e ortak olmayı başaran FETÖ, gazetenin yayın politikasını değiştirdi.
GÜRBÜZ ÇAPAN’LA YAKIN İLİŞKİLER
FETÖ’nün Cumhuriyet’te ilişki kurduğu isimler sadece Can Dündar ile sınırlı değil. Esenyurt Eski Belediye Başkanı ve Cumhuriyet Gazetesi’nin ortaklarından Gürbüz Çapan da Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın temas kurduğu isimlerden biri. Latif Erdoğan son yazısında Cumhuriyet Gazetesi’nde temas kurulan ilginç bir ismin altını çiziyor: Hikmet Çetinkaya.
Fetullah Gülen’in en büyük düşmanlarından Hikmet Çetinkaya 2012 yılında Gazeteciler Ve Yazarlar Vakfı’nda şu an firarda olan Mustafa Yeşil ile yaptığı toplantıdan sonra bir anda FETÖ sempatizanı oluyor.
HİKMET ÇETİNKAYA: “BEN DEĞİŞMEDİM HOCANIZ DEĞİŞTİ!”
Latif Erdoğan son yazısında Hikmet Çetinkaya-FETÖ ilişkisini şu cümlelerle detaylandırıyor:
Yine bilindiği gibi, Gülen aleyhinde en ağır eleştirilerde bulunan gazetelerden biri de Cumhuriyet Gazetesi idi. Fakat nasıl olduysa bu gazete birden makas değiştirdi ve Gülen’in en amansız savunucusu bir hale dönüşüverdi. Hele bu gazetedeki köşe yazarlarından biri.. Ben ismini vermesem de siz onu hemen tanıyacaksınız. Gülen’in onunla ilgili dediklerinden çok kısa bir bölümü aktarıyorum. Bakın neler demiş:
“Kanı beş para etmez, kendi çevresinde bile sevilmeyen, huysuzluğu ile iştihar etmiş bir adam. Tam bir ateist tabi, Allah kabul etmiyor, tabandan bu yana. Eskiden Manisa’da Nur halkalarına da girmiş ve çaşıtlık yapmış, aşağılık bir adam. Yaramaz..
12 Mart’ta biz içerde iken komünistlerle beraber yattık hapiste, Cemal Kural diye birisi vardı. Kendi karakoldaki ifadelerinde diyor. Cemal Kural’a defaatle gitmiş, ‘Beni Türkiye Komünist Partisine al’ demiş, zorladım diyor. Fakat ‘Oğlum senin ağzın süt kokuyor, sen komünistlik yapamazsın’ dedi diyor, ama ‘Ben TKP’denim’ diyor, karakoldaki ifadesinde böyle diyor. Sonra bir aralık paranoyak oluyor, hastanede yatıyor, o raporu da var. Hanımı o raporu hapishanede iken mahkemeye sunuyor, paranoyak olduğundan dolayı tahliye ediyorlar. O döneme rastlayacak yine zannediyorum, Efes’in tepesine çıkıyor, milletin başına işiyor orda. Bunu bilen gazeteci var da, bu sonuncusunu tevsik etme imkanı olmadı. (17.06.1994)
Mesela evinde tabancasını çıkarıyor, sağa sola kurşun atıyor. Yani o zaman ne denecekse şöhret hissine kapılıyor, kendinden bahsedilsin. Öyle bir psikoz içine giriyor. Sonra polisler geliyorlar bir şey yok. Sonra rapor tutuyorlar ki kendi evini kurşunlamış. Ve zaten psikiyatride yatıyor bir dönem. Yattığına dair rapor da var. Daha dünya kadar şey var. Fakat kalkıp mukabele-i bil misil deyip bizim bunları söylememiz yakışıksız olur. (25.09. 1996)
Evet, deli. O ifadelerinde şekli şemaili hareketleri mimikleri gözümün önünde canlanıyor. Benim adımı bile doğru telaffuz etmesini öğrenemedi, 25 senedir takip ediyor ama hâlâ Fettullah diyor. Neyse bağışlayın bu zamanlarda ağzımdan pis gibi kelimeler de çıkıyor. Pis adam.. Evet, bağışlayın. Pise pis demek bile insan edebine muhalifse şayet ikaz edin beni bir daha söylemeyeyim, pise pis demeyeyim.” (3.06. 1997)
Ve bu mahut kişiyi bir gün Gazeteciler ve Yazarlar Vakfına konuşmacı olarak davet ediyorlar. Gülen’e karşı hal değişikliğini, ben değişmedim hoca değişti, diye izah ediyor.
-Sabah-