Türkiye gazetesinde Nuri Elibol’un “FETÖ neler yapabilir?” başlıklı yazısı şöyle…
FETÖ’nün her gün tüylerimizi diken diken eden bir ihanetini öğreniyoruz. Bunlar, 52 MİT haber elemanının listesini PKK’ya vererek katledilmesine sebep olacak kadar sapık ve gayrımillî bir yapı.
Daha önce yazmıştım; geçtiğimiz Ağustosta generalliğe terfi ettirilen ve ismi ByLock listesinde kullanıcı olarak çıkan iki generale kim kefil olmuş? Kim general olmaları için telkin ve tavsiyede bulunmuş? Bunlar kim ise Başbakan ve Millî Savunma Bakanı mutlaka ortaya çıkarmalı-soruşturmalıdır.
***
Bu örgütün neredeyse müdahale etmediği alan yok. CHP ve MHP’yi kaset operasyonları ile dizayn etmeye kalkan FETÖ, öğreniyoruz ki görevdeki birçok bakanı da tehdit etmiş. Tehditle kalmamış; bir bakana ait olduğu iddia edilen kasetleri yayınlamaları veya şantaj malzemesi olarak kullanmaları için PKK’ya vermiş.
***
FETÖ şimdi de 16 Nisan’a kadar bir şeyler yapma peşinde. ‘Hayır’ cephesinin en büyük destekçileri bunlar. Güvenlik ve istihbarat birimlerinin değerlendirmeleri şöyle:
“16 Nisan’a kadar uyuyan hücreleri, kripto veya firari FETÖ’cüler aracılığı ile Allah göstermesin başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere önemli şahsiyetlere suikastlar düzenleyebilirler. Devlet adamları ve siyasetçilerin itibarını sarsmak için kesme-yapıştırma ses ve görüntü kasetleri yayınlayabilirler. Şok eylemler-katliamlar yapmaları için başta PKK olmak üzere DEAŞ ve DHKP-C gibi örgütleri kullanabilirler.”
Ankara tüm bu risklere karşı tedbir alıyor.
ABD’NİN PYD-YPG ISRARI NİYE?
Bu soruyu görüştüğümüz Amerikalı diplomatlara sorduk:
“Güçlü bir orduya sahip NATO üyesi koskoca Türkiye’yi neden PYD’ye değişiyorsunuz? Bölgede Türkiye’nin desteği olmadan başarılı olma şansınız var mı?”
Ancak ABD’li kaynak soruya soru ile cevap vermeye kalktı. “Sence sizin askerlerle bizim askerler neden anlaşamıyor” dedi. Bizden cevap alamayınca kendisi cevap verdi:
“Türk subayları ve generalleri Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanlığında görevli Amerikan subayları ve generalleri ile tanışırlar. NATO görevleri dolayısıyla birlikte çalışırlar. Bu komutanlıkta görevli Amerikalı generaller Türk Ordusunun ve Türkiye’nin hem ABD hem de NATO için ne kadar önemli olduğunu bilirler. Ancak Amerikan Merkez Kuvvetler Komutanlığı’nda (CENTCOM) görevli Amerikalı generaller Türkiye ve Türk Ordusundan habersizdirler. Tanışmazlar, geçmişte beraber çalışmamışlardır. Ne yazık ki Irak ve Suriye’de DEAŞ’la mücadeleyi CENTCOM yürütüyor. CENTCOM komutanı general YPG’yi ziyaret etti. 15 Temmuz’la ilgili sıkıntılı açıklamalar yaptı. İki ülkenin generalleri birbirini iyi tanımayınca iş birliği imkânları fark edilmiyor, zorlaşıyor.”
***
Aynı kaynak çok tartışılacak iddialı bir tez daha ileri sürdü. Ona göre; “ABD’li diplomat-istihbaratçı ve askerlerden oluşan bir heyet Irak ve Suriye’de işin başlangıcında DEAŞ’la mücadeleyi Türkiye ile birlikte yapmak istedi. Türk istihbarat yetkilileri ve Türkiye Dışişleri yetkilileri bu öneriye sıcak baktılar. Ancak o dönemdeki Genelkurmay Başkanı Sayın Orgeneral Özel bu öneriye karşı çıktı. TSK’nın sınır ötesi harekâtına sıcak bakmadı. Orgeneral Özel’e karargâhı sınır ötesi harekât için olumsuz rapor verdi. Genelkurmay Harekât Başkanı, İstihbarat Başkanı olumsuz görüş bildirdi. O zamanki Genelkurmay Adli Müşaviri bu önerinin uluslararası hukuk açısından sorunlu olduğunu rapor etti. O tarihte Genelkurmay Başkanı meseleye negatif baktığı için Fırat Kalkanı benzeri bir harekât yapılamadı. ABD’nin arazide bir kara gücüne ihtiyacı vardı. O zaman henüz ortada ÖSO diye eğitilmiş bir yapı yoktu. ABD, Suriye’de DEAŞ’la mücadelede kara gücü olarak daha hazır ve daha istekli-deneyimli PYD-YPG’ye mahkûm oldu.
***
DEAŞ’a karşı başarılı sonuçlar alması için CENTCOM YPG’lileri eğitti-donattı. Silah-araç-gereç ve mühimmat yardımı yaptı. CENTCOM YPG’ye o günden bu yana epeyce yatırım yaptı. Türkiye, ABD’ye bugün Rakka için yaptığı teklifi o gün DEAŞ’la sınır ötesinde mücadele için yapsaydı bugün YPG diye bir yapı belki de olmayacaktı. O günkü Genelkurmay Başkanının negatif tutumu ABD’yi PYD-YPG’ye mecbur etti. Bugün onları hemen terk etmek o kadar kolay değil.
***
Genelkurmay Karargâhındaki FETÖ’cü yapılanma eski Genelkurmay Başkanına “DEAŞ’a karşı Irak ve Suriye’de sınır ötesi harekât uygun değil” kararını verdirmeseydi; belki o tarihte TSK; Peşmerge ve ÖSO ile birlikte hem Musul ve Tel Afer’e hem de Suriye’nin kuzeyine Fırat Kalkanı harekâtı yapacaktı. O zaman bu harekât her iki bölgede de yapılsaydı belki de bugün PKK ve YPG-PYD marjinal hâle gelecekti. DEAŞ denilen bela bize, insanımıza-huzurumuza-turizmimize-ekonomimize bu kadar zarar veremeyecekti. İran hem Suriye’de hem de Irak’ta bu kadar nüfuz ve mevzii kazanamayacaktı. Suriye rejimi bu kadar katliam yapamayacak, bu kadar insan yerini-yurdunu terk etmeyecekti.
Neyse geçmişten ders çıkarıp önümüze bakmalıyız. Sebep ne olursa olsun ABD için PYD-YPG Türkiye’nin yerini dolduramaz.