Sabah gazetesinde Hilal Kaplan’ın “‘Tayyip yok, güneşli günler bizi bekliyor’” başlıklı yazısı şöyle:
Darbe gecesi, yolda arabası durdurulan ve ne olduğunu soran bir vatandaşa, şimdilerde ‘masum er’ diye yansıttıkları FETÖ’cü askerlerden birinin, “Ordu yönetime el koydu. Tayyip yok, güneşli günler bizi bekliyor” diye cevap verdiği videoya denk geldim.
Alt düzey bir erin bile Cumhurbaşkanı’na suikasta gidildiğini bildiği o geceyi, “Ordu var, Tayyip yok” ifadesi özetliyor. Zira esas hedef ne bürokrasiydi, ne Ak Parti’ydi. Hedef Türkiye’nin ele geçirilmesiydi ve bunun karşısındaki tek güç Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu için, “Tayyip’in yok olmaması” bütün planları alt üst etmeye yeten tek ‘detay’dı.
O gece Cumhurbaşkanı ele geçirilmiş olsaydı, bugün -elbette ki istisnalar hariç- devlet bürokrasisi de Ak Parti kadroları da darbecilere boyun eğmiş bulunacaktı.
O gece Cumhurbaşkanı ele geçirilmiş olsaydı, bugün “Acemi bir darbe girişimi bu” diyenlerin hepsinin aslında istisnasız darbecileri öven şerefsizler olduğu gerçeğini biliyor olacaktık. Maske takan bir değil ki…
Aslında darbe başarılı olsaydı, FETÖ’cülerin benimsemesi kararlaştırılan söylemi en iyi ele veren kişi ‘İsrail İmamı’ Kerim Balcı oldu.
Darbe gecesi FETÖ’ye ait kanalda yapılan yayında, Cumhurbaşkanı’nın halkı darbeye karşı çıkmak için sokağa davet ettiği kendisine bildirildiğinde, Erdoğan’ın hayatta olduğuna inanamayan Balcı’nın yüzündeki şaşkınlık ifadesini ve sesi titreyerek, “Bu, bu, bizzat Cumhurbaşkanlığı’nın sitesinden falan gelen bir şey mi?” diye soruşunu hatırlarsınız.
Ama Balcı’nın ele verdiği esas gerçek bundan fazlasıydı.
FETÖ’nün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ölü veya diri ele geçiremediğini anladığında, Balcı şunları diyecekti:
“Cumhurbaşkanı, bir darbe gecesinde, ‘Cumhurbaşkanımız’ ifadesini birkaç defa kullandırttı bana. Ama eğer bu ifade doğruysa sözlerimi geri alıyorum… Bizim insanımız nasıl siper alacağını bırakın, yerde yatmayı bilmez. Askerin karşısına halk değil, sen öncelikle bir pazarlıkla çıkarsın.”
Balcı’ya, darbe gecesi birkaç kez “Cumhurbaşkanım” dedirten FETÖ stratejisi, Erdoğan’ı ortadan kaldırdıktan sonra onun darbe kurbanı bir mağdur, hatalarına rağmen “efsanevi lider” olduğunu işlemek ve gerekirse arkasından birkaç damla gözyaşı bile dökmekti. Böylelikle hem Feto’nun merhameti tescillenecek hem de Ak Parti’nin ele geçiriliş sürecinde iki tarafın da ortaklaşabileceği bir söylemsel zemin oluşturulabilecekti. “Darbe yanlıştır ama olan oldu, artık Tayyip de yok, hadi barışalım” denebilecekti.
Ama çok şükür bu millet var, “Tayyip” var ve FETÖ’ye yağmurlu havada su yok.