Sabah gazetesi başyazarı Mehmet Barlas, BBC’nin nasıl Fethullahçı olduğunu, İngilizlerin nasıl akıl almaz biçimde Fethullahçı çizgiye geldiğini sorguladı bugünkü yazısında. İşte çarpıcı yazısı:
İNGİLİZLERİN VE ÖZELLİKLE BBC’NİN FETHULLAHÇI OLMALARI AKIL ALIR İŞ DEĞİL
Herkesin her şey olabileceğini sevgili Engin Ardıç dün ne güzel anlatmıştı…
– Benim bir profesör arkadaşım var, gençliğinde Troçkist takılırdı, olgunlaşınca “ultraslan” gibi ultra-liberal oldu, orta yaşlılığında Fethullahçılıkta karar kıldı. Bakalım iyice ihtiyarlayınca kiliseye gidip vaftiz de olur mu?
Engin’in profesör arkadaşının Troçkistlikten Fethullahçılığa uzanan değişimini kabul etmek mümkün… Ne de olsa bu coğrafyanın insanı. Ama İngilizlerin ve özellikle BBC’nin Fethullahçı olmaları akıl alır iş değil…
BBC’nin Türkiye’ye ilişkin haberlerini izlemek yerine Samanyolu’na bakın, Zaman’ı okuyun aynı bakış açısına ulaşırsınız.
ELIZABETH’İN SARAYLARI
Geçenlerde Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı, bu binaya yapılan harcamaları irdeleyerek haberleştirmişlerdi. Aynı günün akşamında BBC’nin kanallarından birinde de Kraliçe’nin “Pırlanta Jübile“si dolayısıyla hazırlanan dizi programların üçüncüsü yayınlanıyordu. Kraliçe’nin sarayları, malikâneleri, şatoları, taktığı taçlar, kraliyet ailesi fertlerinin düğünleri, Kraliçe’nin yatı falan gösterilirken, İngiliz halkının Kraliçe’ye bağlılığı ve bütün bu görkem arasında 2’nci Elizabeth’in 60 yıllık kraliçeliğinde değişim içinde devamlılığı nasıl simgelediği anlatılıyordu.
BBC’NİN FETHULLAHÇI MUUHABİRLERİNDEN BİRİ
Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na ilişkin haberi hazırlayanlar, bu binada şimdiki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çocuklarının ve torunlarının kalmayacağını tabii ki düşünmemişlerdi… Hatta CHP-MHP ortak adayı olan Ekmeleddin İhsanoğlu seçimi kazansaydı, onun da bu binada çalışacağı ve yaşayacağı ihtimali, hiç akıllarına gelmemişti.
Hatırlıyorum… 1960’ların başında İngiltere’nin Stroud kasabasındaki bir fabrikada işçi olarak çalışırken, işçilerin söyledikleri aklıma geliyor. Bu emekçi arkadaşlar aylıklarını bir zarfın içinde alırlardı ve zarftaki bir fişte de, kesintiler yazılı olurdu. Tezgâh arkadaşım Peter her seferinde vergi kesintilerine bakar ve “Kraliçe’nin çocuklarının bez paralarını yine ben ödeyeceğim” derdi.
BBC’nin Fethullahçı muhabirlerinden biri de (Mark Lowen) dün “Erdoğan’ın Yeni Türkiye’si uluslararası alanda yalnızlığa (izolation) itiliyor” içerikli bir haber yapmıştı.
Bu muhabir Cameron başbakanlığındaki İngiltere ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin kopma noktasına geldiğinin ve Kıta Avrupası ülkelerinin İngiltere’yi izole etmek yönünde attıkları adımların farkında olmayabilir. Bu noktaya geliş nedeninin de göçmenler veya serbest dolaşım meselesinden kaynaklandığını düşünmeyebilir.
Ama Türkiye’nin 2 milyona yakın mülteci- göçmene kapılarını açtığı şu sırada “Yalnızlaşması” değil, “Kalabalıklaşma“sı daha önemli ve öncelikli bir haber konusu değil midir? Suriyeli, Iraklı göçmenleri yoğunlukla ağırlayan illerde yaşayanlar zaman zaman “Biraz yalnızlaşsak” demiyorlar mıdır acaba?
HA SAMANYOLU TV, HA BBC… HA PENSİLVANYA, HA LONDRA
Türkiye bu muhabirin ve onu yönlendiren yerli kifayetsiz muhterislerin iddia ettikleri gibi yalnızlığa itilmiş olsa, Erdoğan ve Davutoğlu’nu arada bir anavatanda görürdük… Ama hiç yerlerinde durmuyorlar. Sürekli bir yabancı başkentte görüyoruz onları… Ankara da adeta uluslararası bir uğrak noktası gibi değil mi?
Neyse… Ha Samanyolu TV, ha BBC… Ha Pensilvanya, ha Londra… Neo-Kolonyalizm demek ki böyle yansıdı BBC yayıncılığına…
İngilizlerin en belirgin özelliği aynen paralel şebeke gibi takiyyeci olmalarıdır. Bu nedenle de takiyyeciler birbirleriyle çok kolay anlaşıyorlar. Kaldı ki bir de karşılarında ortak düşmanları olan Türkiye Cumhuriyeti devleti var ancak devleti hedef almadıkları hissini uyandırmak için Erdoğan’ı hedef aldıkları yalanına sarılıyorlar. Dedik ya işleri güçleri yalan, dolan, fırıldak. Ama Rabbimin katında bu fırıldaklarının hiçbir ehemmiyeti yoktur. Hem dünyada hem de ahirette zillete düşeceklerdir.