MEDYAGUNDEM.COM- Sabah gazetesi Sevilay Yükselir bugün köşesinde yine dikkat çekici bir gazetecilikle cemaatin kara listesindeki Kemalettin Özdemir’in mesajlarını yayınladı.
Geçtiğimiz gün CNN Türk’teki Dört Bir Taraf programında Nazlı Ilıcak’ın yaptığı dezenformasyon Nagehan Alçı tarafından da deşifre edilmişti.
Sevilay Yükselir de bugün köşesinde, “Maşallah son günlerde Fethullah Gülen’in İstanbul şubesi gibi hal ve tavırlar sergileyip kendisini pek bir heder eden Nazlı Ilıcak CNN Türk’te daimi konuğu olduğu programda ötesini berisini düşünmeden, ‘bunu dersem sonu nereye gider?’ şeklinde muhakeme yapmaya gerek duymadan ‘küt’ diye Gülen’in o sözleriyle kimi kastettiğini açıkladı.” diyerek Ilıcak’a fena çaktı.
Fethullah Gülen’in kaset komplosundan kurtardığı kişinin özellikle Nazlı Ilıcak ve cemaat tarafından Kemalettin Özdemir olarak sunulmasına karşı Özdemir, Yükselir aracılığıyla Nazlı Ilıcak’a dava açacağını duyurdu.
İşte Yükselir’in yazısından bölümler:
HEPİMİZİ HAYRETLERE DÜŞÜREN SOHBET
Sanırım aralık başıydı. Hepimizi hayretlere gark eden şu meşhur beddua içerikli sohbetinden bir öncekinde Fethullah Gülen enteresan şeyler anlatmıştı. Hani ABD’de bulunduğu dönemde kendisine bir istihbarat geldiğini ve o istihbarat sayesinde de düzenlenecek kaset komplosundan Türkiye’de şu anda mühim bir pozisyonda bulunan birini kurtardığını aktardığı sohbet. Aynen şöyleydi kurduğu cümleler:
“Burada akşamdı. Türkiye’de gece yarısıydı sanıyorum. Dediler ki ‘nefsine uyarak bir yerde bir alüfte (Hayat Kadını) ile buluşmaya gidiyor ve aynı zamanda birilerinin de komplosu söz konusu olabilir.’ Türkiye’de onu tanıyan bir arkadaşa telefon ettim. ‘Kalk’ dedim, ‘gece yarısı deme evine koş git.’ Bu bir komplo meselesiydi. Şayet ben engellemeseydim o kişi günümüzde geldiği konuma gelemezdi. O mevzudaki telefon sabit. Benim o ricada bulunduğum o zat da hâlâ hayatta!”
ŞANTAJ MIYDI?
Biz anlayamadık tabii hocanın o ifadelerle kimi kastettiğini ve ne için bunları söylediğini… Ayrıca anlattıkları doğru mu değil mi ondan bile emin olamadık. Kaldı ki doğru bile olsa çok yakışıksızdı yaptığı açıklamalar. Çünkü bir din adamının bu türden bir olayı, üstelik de milyonların dinleyeceği bir sohbette dile getirmiş olması hoş değildi. Kendisi de sanırım büyük pişmanlık duymuştur bu açıklamasından dolayı; zira sonrasında korkunç iddialar ortaya atıldı bu anıyı paylaşmış olmasındaki amacıyla ilgili. Düşünün… Bazıları hükümeti dershaneler konusunda dize getirmek için, Hocaefendi’nin hükümete yakın çevrelerden birini ima ederek şantaj yaptığını bile iddia etti.
ÖZDEMİR’DEN AÇIKLAMA
Neyse… Bir dönem Cemaat’in en mühim isimleri arasında sayılan ancak yanlışları ve kötü gidişatı gördüğü için başta Fethullah Gülen olmak üzere tepe kadrolarına resti çekerek ayrı düşen Özdemir, elbette ki şahsına yapılan bu çirkin saldırının hesabını mahkemede soracak. Dün aradığımda Ilıcak’a dava açma hazırlığında olduğunu söyledi. Bu nedenle de çok fazla şey konuşmak istemedi ancak güç bela ağzından şu kadar açıklama alabildim:
“Böyle bir olay söz konusu değil. Bu alenen şahsıma atılmış iftiradır. Yargı önünde muhakkak bu iftiranın hesabını soracağım ancak adımı böyle bir çirkin olayın muhatabı olarak zikrettiği aynı programda; ‘İddia deyip konuşarak olmaz bu işler. Varsa bir iddia belgesi ile kanıtlamak zorundasınız!’ diyen Nazlı Ilıcak hanımefendinin bu tavrının yorumunu da kamuoyunun takdirine bırakıyorum.”