Akşam gazetesi yazarı Turgay Güler, Zaman gazetesi genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın peşini bırakmıyor! Geçtiğimiz gün Dumanlı’ya “mülaane” çağrısında bulunan Güler bugün de ikinci çağrısını yaptı. Sokaklarda “benim evim, bahçem yok” diye fakir edebiyatı yapan Dumanlı’ya Güler, “Aylık ne kadar maaş alıyorsun açıkla” dedi.
Güler, “Birikimlerinizi nasıl ve nerede tasarruf ediyorsunuz? Çıkıp mertçe açıklayın. Şayet ‘himmette bulunuyorum’ derseniz, resmi makbuzunu da gösterirseniz, söz 76 milyonun huzurunda sizden özür dileyeceğim. Hadi!” diye yazdı.
İşte yazısı:
BİR FAKİRLİK EDEBİYATIDIR GİDİYOR
Fethullah Gülen, Ekrem Dumanlı’ya verdiği röportajda “Hayatımda hiçbir zaman iki ceketim olmadı” demişti.
Demişti de yer gök inlemişti!
O sözleri tarihe geçti!
Maalesef böyledir bu işler; attığınız her adımda karşınıza çıkarıverirler o sözlerinizi.
Mesela onlarca kişiye yüzlerce dava açarsınız, bu davalar için yüz binlerce lira para yatırırsınız; “Bir ceketin iki cebine bu kadar para nasıl sığar?” diye sorarlar adama.
Sorarlar!
Amerika’da gazetelere IŞİD için yüz binlerce dolarlık ilan verirsiniz, yine sorarlar.
Sonra Google’a girerler, görsellerde arama-tarama yaparlar, onlarca farklı ceketli görüntü bulurlar!
Bulurlar; öyledir bu işler.
Biz gelelim şimdi asıl meseleye.
Bir fakirlik edebiyatıdır gidiyor.
Biri der ki ceketim yok, öbürü der ki evim yok, bahçem yok.
Sanırsınız ki bir dilim kuru ekmeğe muhtaçlar.
Ekrem Dumanlı’dan söz ediyorum, o da bu kervana katıldı.
DUMANLI’NIN SAKLADIĞI GERÇEK
Diyor ki:
“Benim de dünyada bir tek evim, bahçem yok.”
Hadi fazlasını da ben söyleyeyim; Dumanlı Başakşehir’de bir sitede kirada oturuyormuş!
Neyse.
Ekrem Bey bu sözleriyle kamuoyunda “ben fakirim” algısı oluşturmaya çalışıyor.
Ama gerçeği o cümlelerinin içerisinde ustaca saklıyor.
Dumanlı “benim de dünyada bir tek evim, bahçem yok” cümlesinin peşine şunu bağlıyor.
“Bunu bir fedakârlık olarak söylemiyorum, hayat tercihidir benim için”.
DUMANLI’NIN FAKİR EDEBİYATINA ALET OLDULAR
Oldu mu şimdi Ekrem Bey?
Bu şu demek; param var ama…
Ne yazık ki bazı dostlar da bu “algı operasyonuna” kurban gidip Ekrem Dumanlı’nın fakir edebiyatına alet oldular.
Sonrasında kurduğu ikinci cümleyi göremediler.
Oysa asıl irdelenmesi gereken o ikinci cümleydi.
Yani “tercih” meselesi.
Sorulması gereken gerçek soru şuydu:
“Tamam, ev-bahçe almıyorsun da kazandığın paraları ne yapıyorsun”?
Vaktiyle Cağaloğlu’nda biraz safça bir delikanlı vardı. Boynunda tablayla çiklet satar, almayana da çıkışırdı:
“Paranı ye ulan, paranı ye.”
Sanırım Ekrem Bey de görmüştür o çiklet satan delikanlıyı.
Şimdi hal böyle olunca kimsenin ağzını tutamazsınız. Zira torba değil ki büzesiniz.
Çıkıp açık açık derler!
“Paranı ye” derler.
“Cimrilik etme” derler.
“Kefenin cebi yok” derler.
Derler!
EKREM BEY’E YENİ MÜLAANE ÇAĞRIM
Ekrem Bey, geçenlerde yaptığım mülaane çağrıma karşılık verememişti.
Şimdi kendisine yeni bir çağrıda daha bulunuyorum.
Çağrım şu; Ekrem Bey aylık gelirinizi çıkıp mertçe açıklayabilir misiniz?
Bırakın başkalarını, kazandıklarını!
Siz kendi kazandığınızı açıklayın.
AYLIK GELİRİN NE KADAR AÇIKLA DUMANLI!
Aylık geliriniz ne kadar?
Birikimlerinizi nasıl ve nerede tasarruf ediyorsunuz?
Çıkıp mertçe açıklayın.
Şayet “himmette bulunuyorum” derseniz, resmi makbuzunu da gösterirseniz, söz 76 milyonun huzurunda sizden özür dileyeceğim.
Hadi!
Var mısın?
Ve son bir not.
“Sana ne benim kazancımdan?” da diyebilirsin.
O vakit ekran karşısına geçip “evim yok, bahçem yok” diye ağlamayacaksın.
Hadi sevgili Mehmet Kamış, şimdi de çık ve “ben Ekrem Dumanlı’nın ne kazandığına, nerede harcadığına şahidim” dedi. Hadi!
Dumanı kardeşinden çıkmaya başlayan E.DUMANLI SENİ ÇOK YAKINDAN TANIYAN birisi hergün için ayrı ayrı olmak üzere kapında 7 tana son model Audi marka otomobil olduğunu söylüyor bunları hangi parayla aldın onuda açıkla?