Başbakan Erdoğan’ın çıktığı bir canlı yayında sözlerini çarpıtarak “Ermenilere çirkin” dedi diye yaygara koparan başta paralel örgüt militanlarını, Doğan medyası çakallarını ve sadece Erdoğan nefretinden beslenenleri çıldırtacak yazı Yeni Şafak yazarı Markar Esayan’dan geldi.
Kendisi de bir Ermeni olan Esayan, Erdoğan’ın sözlerinin nasıl çarpıtıldığını anlattıktan sonra kendisini asıl ürkütenin solcu, cemaatçi, laik, çağdaş görünen ırkçılar olduğunun altını çizdi.
Yazısından bölüm şöyle:
ERDOĞAN’IN “ÇİRKİN ŞEYLERLE” SIFATININ “DÖL” SÖZÜNE BAĞLANDIĞI ORTADA
Başbakan Erdoğan geçen gün bir ortak yayında geçmişte insanların Kürt, Alevi vs. olduğunu söyleyemediğini, herkesin artık kimliğini açıkça ifade edebildiğini anlatmaya çalışırken, kendisine yönelik söylenen ‘döl’ sözünden kaçınmak için ‘Çıktı bir tanesi affedersin çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyen oldu’ dedi. Burada ‘çirkin şeylerle’ sıfatının ‘döl’ sözüne bağlandığı ortada. Ama söylem sorunsuz değil.
En nihayetinde bu söylemde ‘Ermeni’nin olumsuz çağrışımlarından kaçınma eğilimi göze çarpıyor. Bu cümlenin mesela Fransız, Boşnak veya İngiliz için kullanılması pek mümkün değil. Zaten böyle bir hakareti Erdoğan’a yapmak da kimsenin aklına gelmez. Çünkü ortak hikâyemizde bu sıfatların Ermeni kadar olumsuz bir yeri yoktur.
O ADIMLARI HEP ERDOĞAN ATTI
Hatırlıyorum, bir MHP’li vekil Akil İnsanlar arasında yer alan Etyen Mahçupyan için galiz ifadeler kullandığında, Başbakan ırkından ötürü ayrımcılığa tabi tutulan Mahçupyan’a sahip çıkan ve ayrımcılığı kınayan sert ifadeler kullanmıştı. El konan azınlık mallarının iadesi ve Van Ahtamar Kilisesi’nin ihyası gibi birçok eski devlet aklına mesafelenme adımlarını da Erdoğan attı. Tabii ki 1915 soykırımı konusunda yayımlanan taziye mesajı, herhalde yukarıda özetlediğim kurucu devlet mantığının tam aksi yönüne oturuyor ve bu çabada bir zirveyi ima ediyordu.
Peki, Sayın Erdoğan’ın yukarıdaki ifadesi sorunsuz mu? Değil. Erdoğan kalibresindeki bir liderin ‘Ermeni’ ile mesafelenmeye ihtiyacı yok. Taziye gibi bir devrimi gerçekleştiren Erdoğan’ın, böyle bir durumda ‘Ermeni veya Gürcü olsam bu neyi değiştirir? Ermenilik neden hakaret olsun? Ama merak ediliyorsa ben Ermeni ya da Gürcü değilim, Türküm’ demesi daha tutarlı olmaz mıydı? Hücrelerimize nüfuz etmiş olan duygusal alışkanlıklarımız, bazen aklımızın aldığı mesafeden geride kalıyor, senkronizasyon için zaman gerekiyor olmalı.
Ancak buradan çıkıp, yüzyıllık ırkçı İttihatçı parantezi kapatan bir siyasiyi ırkçılıkla, nefret suçuyla itham etmek, siyahı beyaz etme çabasından öteye geçmez. Bu ifadeyi, eski Türkiye’nin zihnimizdeki kalıntıları olarak görmek, bir Ermeni ırkçılığından bahsedilecekse, bunun çok yaygın bir sorun, Erdoğan ve tabanının ise bu zihniyetten kurtulmaya çabalayan en istekli kesimler olduğunu teslim etmek gerekir.
BENİ ASIL ÜRKÜTEN SORUN SOLCU, CEMAATÇİ, ÇAĞDAŞ, LAİK GÖRÜNENENLERİN IRKÇI TAVRI
Konuya daha ciddi yaklaştığımızda, hepimizin kendi ötekilerimize karşı ırkçı hisler beslediğimizi görmek gerekir. Yüz yıl boyunca bu ırkçı havayı soluduk, bu zehir iliklerimize kadar işledi. Bundan 25 yıl önce Türkler hakkındaki oldukça önyargılı düşüncelerimi hatırlıyorum. Bu dönem bu ötekileştirmelerle yüzleştiğimiz zamanlar olarak çok değerli.
Beni ürküten asıl sorun ise, Başbakan’ın bu sözleri sonrasında kendisine solcu, cemaatçi, çağdaş, laik diyenlerin sosyal medyadaki ırkçı tavrıydı. 12 yıldır AK Parti’yi destek veren bir Türkiyeli olarak bu pazar da Yeni Türkiye için Erdoğan’a oy vereceğim. Sadece bu tercihim için 12 yıldır olduğu gibi argümanlarım üzerinden değil, sadece Ermeni olmam nedeniyle aldığım tehdit ve hakaretlerin Neo-İttihatçılık olduğunu görüyorum. Tercihimi, benim halkımı öldüren, soyan, aşağılayan bu zihniyetin devamcılarından değil, çelişkileri de olsa bu kabuktan sıyrılma gayretinde olan zihniyetten yana koyuyorum.
Biz Ermeniyiz, tecrübe ile sabit, hakiki ırkçıları gözünden tanırız merak edilmesin. Kimse de Ermenilik üzerinden kirli egemenlik kavgalarını verirken, bunu Ermenilerin yuttuğunu zannetmesin.
Sayın Markar Esayan, bu ülkede Ermeni düşmanı görmek istiyorsanız, Hrant Dink’i, Katolik rahibi Andrea Santoro’yu katledenleri, Malatya’daki Zirve Yayıncılık’ta Protestan Hristiyanlarının yani misyonerlerin Uğur Yüksel ve Alman vatandaşı Tilman Geske ile Malatya’daki Hristiyanların ruhani lideri Necati Aydın’ı katledenleri görmek istiyorsanız, Bitmedi, İlhan Selçuk’un annesi Ermeni diyerek, Doğu Perinçek Erzincan’ın Ermeni’si diyerek, Yalçın Küçük ve Yaşar Büyükanıt İbrani diyerek, Veli Küçük Ermeni…diyerek hedef göstererek Ergenekon sanığı yapıp içeri tıkanları görmek istiyorsanız, Mehmet Baransu ile Tuncay Opçin’in beraber yazdıkları “Pirus-Devşirme Orduların Son Savaşı” kitabını okumanızı isterim. Yetmez, yakında ‘Türkiye’de Kim Kimdir’, OĞUZ HAKAN GÖKTÜRK kod Türkçü ismiyle Tuncay Opçin ve Ciamaat tarafından Türkçe-İngilizce yayınlanacak kitabı okursanız dünyada hiçbir dönemde göremeyeceğiniz katil ırkçıların kimler olduğunu göreceksiniz. Bu kitabın yazılmasının en önemli nedeni; her dönemde ortaya çıkabilecek Ogün Samast, Yasin Hayal…gibi cahil ırkçılara hedefler gösterip ülkedeki gayri Müslimleri yok etmeye yöneliktir.