MEDYAGUNDEM.COM- Akşam gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz bugün çarpıcı bir analizle cemaatin Başbakan Erdoğan’a açtığı savaşı yazdı. Saldırının 7 Şubat’ta bir “yargı darbesi” ile başlatıldığını yazan Tayiz, Erdoğan’ın açık ve örtülü biçimde tehdit edildiğine vurgu yaptı.
Cemaatin 7 Şubat için özeleştiri yapmadığı sürece de barışın olmayacağına dikkat çeken Tayiz’in yazısından bölümler şöyle:
KAVGANIN BAŞLADIĞI GÜN
İktidar partisi ile cemaat arasındaki kavganın başladığı güne dönmek gerekiyor, nehrin doğduğu kaynağa…
Burada acımasız bir gerçekle karşılaşacağız.
O tarih 7 Şubat 2011.
Daha da geriye gidilebilir.
Ama 7 Şubat çatışmanın asıl miladı.
Büyük kararların alındığı tarih.
YARGI DARBESİ GİRİŞİMİ
Erdoğan’a karşı bir yargı darbesi girişimi yaşandı bu tarihte.
Erdoğan’ın yetkilendirmesiyle Oslo görüşmelerine katılan Hakan Fidan, vatana ihanet suçlamasıyla tutuklanmak istendi. Tabii orada görevli diğer üst düzey devlet görevlileri de.
Başbakan’ın mesai arkadaşı İlker Başbuğ tutuklandı.
Erdoğan’ın etrafındaki çember öyle daraltıldı ki, az kalsın şah ve mat denecekti.
Halkın yüzde elli oyuyla iktidar olan bir başbakan tek hamleyle düşürülecekti.
Zar zor bir karşı hamleyle Başbakan uçurumun kıyısından döndü.
DARBENİN ARDINDAKİ GÜÇ BUGÜN DÜNYANIN EN MAZLUMU, MAĞDURU ÖYLE Mİ?
Bu darbe girişiminin arkasındaki güç bugün dünyanın en mazlumu, en mağduru öyle mi?
Buna inanmak isterim ama azıcık akıl kırıntısı bile buna müsaade etmez.
Erdoğan’ın dershaneler üzerinden cemaati tasfiye etmeye çalıştığını düşünmüyorum.
Aksine Erdoğan, çözüm süreci, Gezi olayları, dış politika meseleleri, dershaneler ve son olarak piyasaya sürülen eski belgeler üzerinden sürdürülen yıpratma kampanyasının hedefi konumunda.
Buna rağmen Erdoğan’ın cemaati bilerek-isteyerek karşısına aldığını da düşünmüyorum.
7 Şubat’ta Erdoğan, karşılaştığı durumdan kendisince bir ders çıkardı.
Cemaati, sistem içerisinde asli yerine geçmeye davet etti; “Ya cemaat ol, ya siyasi parti” dedi.
Bunu da büyük bir hevesle, hırsla, düşmanca bir tavırla yapmadı.
ERDOĞAN’I AÇIK VE ÖRTÜLÜ BİÇİMDE TEHDİT ETTİLER
Siyasi iradeyi vesayet altından çıkarmak, kurtarmak için yaptı.
Bu adımı atmasa ona göre Türkiye demokratik bir hukuk devleti olamaz, olamazdı.
Savaşın asıl sebebi, Erdoğan’ın bu kararlılığı.
Erdoğan’ı vazgeçirmek istediler bu karardan.
Açık ve örtülü biçimlerde tehdit ettiler.
Ancak Erdoğan boyun eğmedi.
Benim gördüğüm tablodaki bütünlüklü resim bu.
Suların durulması, cemaatin hak etmediği uygulamalarla karşı karşıya kalmaması için 7 Şubat’ın samimi bir özeleştirisi yapılmak zorunda.
Sulh başka türlü sağlanmaz.
