Yeni Şafak gazetesi yazarı Markar Esayan bugün manifesto gibi yazıyla Türkiye’nin nasıl bir süreçten geçtiğini “Bu kirli, tehlikeli ve çok çirkin bir egemenlik kavgası…” diyerek çarpıcı biçimde analiz etti. Yazısında Erdoğan’ın çevresindeki aklı karışanların “biraz yumuşa” önerisine uysaydı Erdoğan’ın nasıl şah çekilerek indirileceğinin altını çizdi, yine Ak Parti içinde “Yüzde elli bizden nefret ediyor” diye mızmızlananlara eleştiri getirdi. İşte yazısı:
PARALEL DARBE TEHLİKESİ HALA ÇOK CİDDİ
Bir yol ayrımına daha geldiğimiz kesin. 13 yıllık maraton esnasında da birçok yol ayrımı yaşadık. Şu ana kadar kamyonu devirmeden gelebildik; açıkçası sürücü koltuğunda Erdoğan, Co-Pilot halk olmasaydı, o kamyon daha 2007 yılında devrilebilirdi.
Ama doğrusu, Erdoğan’ı “vatana ihanet”ten hapse atmayı hedefleyen 7 Şubat Darbesi’nden itibaren durum çok daha tehlikeli bir faza girdi.
O faz devam ediyor. Ciddiyetinden hiçbir şey kaybetmiş değil.
Bu ciddiyetin yeteri kadar anlaşılamadığını düşünüyorum.
Belli ki paralel yapı, dindar bir kamuflaja bürünerek ulusalcılardan vesayeti üstlenme görevi almış. Bu esnada Erdoğan’ın zamanı gelince hal edilecek bir “teferruat” olduğu düşünülmüş…
ERDOĞAN VE TABANI DIŞINDA FETHETMEDİKLERİ BİR PARTİ, MEDYAİ STK, KURUM KALMAMIŞ
Kendisi ile hiç yüz yüze görüşüp fikrini sorma fırsatım olmadı; lakin muhtemelen Erdoğan bu durumu kısmen fark etmiş, ama o fark ettiği kısmı bile devasa olduğu için güçlenmeyi beklemişti. 17/25 Aralık’tan sonra gördük ki, ülkede Erdoğan ve tabanı dışında fethetmedikleri bir parti, medya, STK, bürokratik kurum vs. kalmamış.
Hatta AK Parti’nin içinde de epey etkin olmuşlar. Medya dahil.
Ancak 7 Şubat 2012 tarihine doğru, Erdoğan’ın verdiği birtakım işaretler sürek avını başlatmış.
Genelkurmay Elektronik Sistemleri’nin (Türkiye’nin en gelişmiş bölge dinleme/izleme sistemi) paralel emniyete değil, MİT’e bağlanması, MİT’e yeteri kadar sızılamaması, istenen kişinin müsteşar atanmaması, Başbakan Erdoğan’ın kudretli emniyetçi amirlerin soruşturulmasını isteyen Dink cinayeti BTK raporuna olur vermesi, Çözüm Süreci’ni Olso provokasyonundan sonra yeniden başlatma iradesi, İsrail’e tavizsiz siyaset, bağımsız ekonomi vs.
ERDOĞAN ÇEVRESİNDEKİ AKLI KARIŞANLARIN “BİRAZ YUMUŞA” UYARISINA UYSAYDI
Erdoğan’ı özel kılan, hamlelerini zekice kurgulaması, acele etmemesi, zamanı geldiğinde de adım atmakta tereddüt göstermemesi. Ama bunların ötesinde, Erdoğan Gezi’de ve 17/25 Aralık’ta (çevresindeki “aklı karışanların” “biraz yumuşa” öğütlerine uyup) gardını hiç indirmemiş olması.
Erdoğan gardını indirmedi ama zamanı gelince yapması gereken düzeltmeleri de yaptı. Eğer Gezi veya 17/25 Aralık’ta en küçük bir tereddüt veya zaaf gösterseydi, hikâye çok başka türlü yazılmış olacaktı. Yutkunup o hikâyeyi onaylamak, sıradaki büyük lideri beklemek zorunda kalacaktık.
BU KİRLİ, TEHLİKELİ VE ÇOK ÇİRKİN BİR EGEMENLİK KAVGASI
Bu kirli, tehlikeli ve çok çirkin bir egemenlik kavgası… 13 yıldır medya ordusu ve dizayn edilmiş muhalefet partileri ile ulusalcı/laikçi kesimleri çıldırttılar. Alevileri kışkırttılar. Kürtleri sokağa dökmek için her türlü kepazeliği yaptılar.
Ülkeyi geren de, kutuplaşmayı yaratan Erdoğan değil. O sadece kendisine teslim edilmiş halk iradesini koruyor. On kişinin üzerine demir çubuklarla çullandığı bir insana göre oldukça kibar olduğu söylenebilir.
Erdoğan, seçmenlerinin en doğal hakkı başörtüsü serbestisi için bile 10 yıl beklemek zorunda kaldı. Partisi az daha kapatılıyordu. Her gün sayısız nefret suçu işleyen dış/iç medyanın saldırısı bir gün ara vermedi. (Umarım iyi korunuyordur.)
BU DÜŞÜK YOĞUNLUKLU BİR İÇ SAVAŞ
Bu bir egemenlik kavgası. Kutuplaşma bu kavganın doğasında var. Hadi daha açık konuşalım; bu düşük yoğunluklu bir içsavaş. Her devrim öncesi ve sırasında yaşandığı gibi… Dua edin ki, böyle şiddetli bir dönüşümü Erdoğan gibi bir lider ve laikçilerden çok daha sabırlı/olgun dindar taban sayesinde neredeyse sıfır kayıpla atlatıyoruz. Aynı anda yüz kat büyüyoruz filan.
El insaf!
FIRTINA BİRAZ DİNİNCE “YÜZDE ELLİ BİZDEN NEFRET EDİYOR” DİYE MIZMIZLANANLAR
Hem her krizde ortadan yok olacak, aslansın kaplansın diye Erdoğan’ı öne sürecek, hem de fırtına biraz dinince, “yüzde elli bizden nefret ediyor” diye mızmızlanacaksınız.
O zaman yüzde 76 da CHP’den nefret ediyor, ne yapalım?
“Kutuplaşma”, “sertlik”, “çatışma”, “yolsuzluk” söylemleri ile dindarları hedefleyen ciddi bir söylem baskısı kuruldu. Bu öyle bir baskı ki, asıl hedefi Erdoğan’ın üzerindeki güç yoğunlaşmasını dağıtmak. Çünkü o yoğunlaşma sayesinde muazzam engeller aşıldı. Bu baskıya karşı uyanık olmak gerek.
Çünkü bu kavganın şakası yok. Yeni anayasa ve başkanlık sistemine geçip, tüm devlet kurumlarını halka zimmetlemeden de bu kavga sona ermez, risk bitmez.
GARDINIZI İNDİRİRSENİZ ŞAHI İNDİRECEKLER
Bu insanları çıldırtanlar, kutuplaşmayı yaratanlar, kavgayı ilelebet kaybettiklerine ikna olmadan tansiyonu düşürmeyecekler. Gardınızı indirdiğiniz anda da şahı indirecekler.
Bunun reçetesi de yeni anayasa ve başkanlık sistemi.
Başkanı halk seçer, parlamentoyu halk seçer, yargıyı halk seçer ve vesayet tarihe havale edilir.
Bu kadar basit.
kirli çetenin elemanlarından çok azınlıkta olan bazı teröristler açıktan cephe açtılar, bir kısım teröristler ara bulucu gibi hareket etti ama kripto fetullah tetikçileri AK parti içine sızmak için bürokraside yükselmek için şakacıktan AK partiye methiyeler düzerken yalandan fetullaha eleştiriyorlar. KRİPTOLARA dikkat!!!! fetullahçılık aids, arabulucular hastalığın sebep olduğu semptomlar, KRİPTOLAR ise virüstür!!! virüs yok edilmediği sürece bünyeye AİDS hakim olur ve semptomlar hızla ilerler! AMAN DİKKAT