MEDYAGÜNDEM- Yeni Şafak Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, bugün Başbakan Erdoğan’ın yeni yol haritasını yazdı.
İşte önceki gün İstanbul’da yapılan AK Parti MKYK toplantısından perde arkası bilgileri aktaran Selvi, “2014’e kadar uzun bir süreç var ve elbette ki mücadelenin şekline göre bu yol haritasında bir takım güncellemeler yapılacak.” diye yazdı.
Peki 30-31 Mayıs Gezi hadisesi, 1 Haziran’dan itibaren ise, ‘Kalkışma provası’ ya da uluslararası bağlantıları olan sistemli saldırı Başbakan Erdoğan tarafından nasıl okunuyor ve Erdoğan bundan sonra ne yapacak?
Selvi’den okuyalım:
(…)
Yeni yol haritasını kısaca özetleyecek olursak, ‘Erdoğan mücadeleyi’ seçti. Kendisine karşı bu hareketi başlatanlarla uzlaşma ya da geri adım atma değil, mücadele edecek.
Bu mücadeleyi yürütürken, haklı taleplerde bulunanları, şiddete bulaşmadan eleştirilerini dile getirip, sivil tepki ortaya koyanlarla, örgütlü bir şekilde kendisini devirmeye kalkışanları, şiddeti yöntem olarak kullananları ayıracak.
Demokratik tepki ortaya koyanları anlamaya ve mümkünse onları kazanmaya çalışacak.
Gezi Parkı eylemcileri ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ya da Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik bir araya gelecek. Partiye yakın sosyologlar, siyaset bilimciler Gezi ile ortaya çıkan yeni muhalefet şekli ve algı yönetimi konusunda çalışmalar yapacak. İçişleri Bakanı Muammer Güler, valiler ya da emniyet müdürlerinden önce Çarşamba günü sosyal bilimcilerle bir araya gelecek.
Diğerleri ile demokratik zeminde ‘Çelik bir irade’ ile sonuna kadar mücadele edecek.
Şimdi gelelim Başbakan Erdoğan’ın bu olayı nasıl yorumladığı ve bundan sonra ne yapacağı sorusuna.
(…)
Başbakan çok net ve çok kararlı konuşuyor. Ne olayların teşhisi konusunda ne de bundan sonraki mücadele şekli hakkında en ufuk bir tereddüde yer vermiyor.
Başbakan’ın bu kararlılığı ve mücadele azmi, olayların teşhisi ve tespiti konusundaki gerekçeleri ve bundan sonraki mücadeleye ilişkin duruşundaki kararlılık MKYK üyelerini çok etkiliyor.
Geçmişten örnekler veriyor, tespitlerini sıralıyor, geleceğe dair sihirli cümlesi ise, ‘Millete güven, Allah’a teslimiyet.’
O nedenle sözlerini, ‘Nasrunminallahi ve fethün karin. Ve beşşiri’l- mü’minin’ ayetiyle noktalıyor.
Şimdi Başbakan’ın konuşmasından satır başlarını paylaşmak istiyorum.
‘Bu çocukları anlamak gerekiyor. Bu çocukları dinlemek lazım. Bu sosyolojik hareketlerin ne anlama geldiğini ve ne doğuracağını anlamamız lazım. Bununla ilgili çalışmalar yapacağız. Bu iş bu çocuklarla ilgili bir sorun değil. Çocukları aşan bir sorun. Yoksa bu çocuklara can kurban. Bir eksiğimiz varsa özeleştirimizi yaparız. Onu giderme konusunda çalışmalıyız. Halkla diyalog kurma konusunda bir sorun varsa, çözeriz. Üslup konusu da ayrı bir şey. O da değerlendirilebilir. Ama arkadaşlar bu olay bir üslup olayı değil.
SÜRECE İLİŞKİN ÜÇ TESPİT
Bu olayların sebepleri:
1-Çözüm süreci-Çözüm sürecinden rahatsızlar. Ama biz bu işte kararlıyız. Başaracağız.
2-Ekonomik kalkınma- Faiz lobisini boğdum. Yüzde 5’in altına düşürdüm. Ekonomiyi faizden alıp reel sektöre devrettim. Bu ülkede faizden geçinen bir kesim var. Bu olayların arkasında olanlar bu kesimler.
3-Uluslararası aktör olmamız.
Bunların dış bağlantıları, dış destekçileri bizim uluslararası aktör olmamızdan rahatsız oldular
MÜCADELE YÖNTEMİNİ İYİ BİLİRİM
Tezgahı gördüm tezgahın arkasında nelerin olduğunu biliyorum. Elimde bunlarla ilgili bilgiler, belgeler var. İçeride, dışarıda tüm aktörlerin kim olduğunu gayet net olarak gördüm.
Bunların hepsinin elimde belgeleri ve bilgileri var.
Bunların tek hedefleri var.
Recep Tayyip Erdoğan.
Ben fotoğrafı gördüm. Dış bağlantılarını tespit ettim. Ben bunlarla mücadele edeceğim. Bunlarla mücadele yöntemini de iyi bilirim.
PES ETMEM
Ben bunlara karşı pes etmem. Arkadaşlar biz bunlara eyvallah edersek, bu olaylar karşısında sinersek bu işin devamı gelir.
Ve bu işin sonu gelmez.
ERKEN SEÇİM YOK AMA SEÇİMDEN KAÇMAYIZ
Seçim yok. Türkiye’yi bu hale getirmemizin sihirli cümlesi istikrar.
Türkiye’nin istikrarlı ve öngörülebilir ülke olması. Yabancı sermayenin Türkiye’yi tercih etmesi, dış yatırımların nedeni de bu. Öngörülebilir olmak. Neyin ne zaman olacağının bilinmesi. Seçim yapılacaksa zamanında yapılacak.
BİR DE ALLAH’IN HESABI VAR
Herkesin bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı var. Onun hesabı da parmak hesabına dayanmaz.
Biz neler gördük? Kapatma davasını gördük, tehditleri gördük. Hiçbirinden yılmadık.
Biz bunlar sayesinde iktidara gelmedik. Kimle geldik? Bunlara rağmen geldik. Biz onlara rağmen, onlarla mücadele ederek bugünlere geldik. Bizi şimdiye kadar bunlar mı getirdi? Bizi millet ve Allah getirdi. Biz milletle bugünlere geldik. Yine giderim halkıma, onlarla yeniden bir sinerji oluştururuz.
Nasrunminallahi ve fethün karin. Ve beşşiri’l- mü’minin’
Son söz:
Durmak yok, mücadeleye devam.
(…)