Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkmenistan dönüşü uçakta çarpıcı açıklamalarda bulundu. “Ben, 11 yıllık Başbakanlığım boyunca resmi konutta oturmamış bir insanım. Tabii medyanın bir kesimi işin bu yönünü pek görmek istemiyor.” diyen Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın bir ihtiyaç olduğunu ve milletin malı olduğunu ve kompleks bir yapıya sahip olduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki günlük Türkmenistan gezisinden dönerken, uçakta Ortadoğu’yu karıştırmak isteyen üst akıldan, Mescid-i Aksa’ya, çözüm sürecinden paralel yapının polis teşkilatındaki direnişine kadar birçok soruya cevap verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, asayiş olaylarında polisin içinde bir direnç olduğunu ve bunun da süreceğini belirterek çarpıcı bir tespit yaptı:”Paralel yapı da üst akıldan talimat alıyor.”
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gazetecilerin sorularına verdiği cevaplardan öne çıkanlar:
– MESCİD-İ AKSA: İsrail, Mescid-i Aksa’nın mevcut statüsünün muhafaza edileceği yönünde bir açıklama yapmış. Konuyla ilgili ben birkaç gün önce Mahmud Abbas ile Halid Meşal ile de görüşmüştüm. Gerek Ahmet Bey (Davutoğlu) gerekse Mevlüt Bey (Çavuşoğlu) ile görüşmelerimizi yaptık. BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri nezdinde girişimlerimiz olacak. Kudüs, İslam dünyasının ortak meselesi. Takipçisi olacağız.
– ÇÖZÜM SÜRECİ: Biz sürece demokratik açılım ile başladık. Bir süre sonra bunu bir üst perdeye çıkarmak gerekiyordu ve adına ‘Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci’ dedik. Belli bir aşamadan sonra da Çözüm Süreci gündeme geldi. Sürecin şu tarafında şu grup, bu tarafında bu grup var diyerek bir tarafa Kürt vatandaşlarımızı oturtmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Abaza vs. bir tarafa denmez. Süreç 77 milyonu kapsıyor ve bu şekilde de sahiplenilmeli ki bu işi çözelim. Taviz veremeyiz. Bunu söylerken de eli sopalılara ülkeyi bırakamayız. Bu açıdan yeni yasal düzenlemeler de önemli. Molotof, maske vb. konularda caydırıcı cezalar olmalı.
– GERİ ÇEKİLME MESELESİ: Şu anda İmralı’nın buna benzer açıklamaları var ama geri çekilme şeklinde bir şey henüz gerçekleşmiş değil. Ben o dediğiniz kesimde bu konularda, çift başlılık, hatta çok başlılık olduğunu görüyorum. Bu işin Avrupa ayağı var, Kandil var, İmralı var… Görüşmelerin yenidren başlaması istihbarat teşkilatımızla ilgili bir konu… İstihbarat teşkilatımız, gerektiğinde gider görüşür, gerekeni yapar. Hükümetimiz sağduyu neyi gerektiriyorsa onu yapar. Ama oraya gidenlerin bunu bir meydan okuma fırsatı gibi görmelerinin doğru olmadığına inanıyorum.
– ÜST AKIL: Bunların, seçimler sırasında, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da terör örgütünün siyasi uzantısı olan adayları desteklemekte beis görmediklerini hatırlatmakla yetinmek istiyorum. Üst akıl talimatı böyle veriyor ve bunlar da bu adımları atıyorlar. Bu dayanışmaları sürecektir… Emniyet’te pasif direnişler oluyor, olabiliyor. Çünkü bunları malum bir akşamda temizleyemiyorsunuz. Sorunu, Türkiye’deki mevcut yasalarla hukuk devleti içerisinde çözmeye çalışıyoruz. Bu konuda kararlıyız.
– PARALEL PARTİ: Eğer parti kurarlarsa bence çok isabetli olur. Bir düşünce grubunun parti kurmasına kimsenin itirazı olamaz. Hatta her düşünce grubunun parti kurmasında fayda var. Bu sayede her şey, çok açık net ortaya çıkmış olur.
– ORTADOĞU: Ortadoğu, modern dönemde petrol havzalarının keşfi ile ortaya çıkarılan bir kavram. Petrolle birlikte bu coğrafya üzerinde hesaplar başladı. Hatta haritalar ona göre çizildi. Şimdi yine bölgede herkesin farklı hesapları var. Örneğin, ABD’liler de dahil olmak üzere tüm muhataplarımıza söylediğim bir konu var: Musul, El Ambar’ı, Halep’i adeta unutup sadece Kobani’ye odaklanmanın yanlışlığı ortada. Bu hususta Fransa Cumhurbaşkanı Hollande bize hak veriyor. 36’ncı paralelin üstünün güvenlikli bölge haline gelmesi lazım.
‘SARAY İHTİYAÇTI YAPILDI’
Bizim meselemiz, yeni Türkiye. Bir de tabi eski Türkiye meselesi var. Rahmetli Özal, biliyorsunuz uçak aldığı zaman, Demirel’in ağır saldırılarına maruz kalmıştı. Aslında bu bir samimiyet testiydi. Tüm donanımları dahil olmak üzere bize şu anki maliyeti 179 milyon dolar. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na ilişkin tartışmalar da uçak meselesinden farklı değil. Bu bina, ülkemiz için bir ihtiyaçtı. O nedenle yapıldı. Yabancı konukları karşılama törenlerini, caddeyi trafiğe kapatmak suretiyle sokakta yapmak durumunda kalıyorduk. Ben, 11 yıllık Başbakanlığım boyunca resmi konutta oturmamış bir insanım. Tabii medyanın bir kesimi işin bu yönünü pek görmek istemiyor. Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı kapsamında, 2-3 bin kişilik bir kongre sarayı da olacak. Bu dışarıya da açık olacak. Örneğin, muhtarlarla orada bir araya gelmeyi planlıyorum; kendilerini dönüşümlü olarak çağırma suretiyle bunu yapabilirim. Kurayla belirlenecek vatandaşlarımızla da benzer bir toplantılarla bir araya gelmeyi düşünüyorum. Kalitenin elbet bir bedeli de olur. Maliyet konusunda 750-800 milyon dolar gibi rakamlardan bahsedenler var. Bu kesinlikle doğru değil. Maliyet 500 milyon dolar civarında. Eleştirileri umursamıyorum. Büyük devletsek, büyük düşünmek durumundayız. Onlar ne derse desin, biz yolumuza devam edeceğiz.
‘ÖĞRETMENİMİZ GÖREVE BAŞLAYACAK’
Türkmenistan’da öğretmenimiz (Hacı Hamdi Polat) 6 yaşındaki bir çocuğu dövdüğü iddiasıyla hapse atılmıştı. Öğretmenimiz bunu kabul etmiyor. Bayramda af günleri varmış. Devlet başkanı serbest bırakabiliyormuş. Ziyaretimizde Türkmenistan Devlet Başkanı Berdimuhammedov’dan öğretmenimizin serbest bırakılması için ricada bulunduk. Kendisi de, sağ olsunlar bizleri kırmadılar, hemen af yetkisini kullandı, kararı imzaladı. Kendisini hemen serbest bıraktılar. Güzel bir jest oldu. Şimdi Nabi Bey (avcı) inşallah şöyle biraz izinden sonra öğretmenizi göreve başlatır.
(MAHMUT ÖVÜR/SABAH)