Akşam gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz’in “Erdoğan kim, neden hedef?” başlıklı yazısı şöyle:
Dünyanın en ünlü gazete, dergi, radyo ve televizyonlarının gündeminde Cumhurbaşkanı Erdoğan hep baş sıralarda yer alıyor. ABD’li başkanların eski-yeni danışmanları, düşünce kuruluşlarının yöneticileri, devlet başkanları, politikacılar, hatta ünlü felsefeciler bile her fırsatta Erdoğan aleyhinde verdikleri demeçlerle gündeme geliyor.
Erdoğan’ın yaptığı her açıklamaya, attığı her adıma ilişkin önce Batı’dan ses geliyor.
Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schultz neredeyse her gün Erdoğan aleyhinde açıklamalarda bulunuyor. İngilizler ise işi iyice abartıp seçim kampanyalarında artık Erdoğan Türkiyesi’ni kullanıyorlar.
Batı’dan gelen yoğun haber bombardımanı haliyle içerideki bazı çevreler üzerinde hoşnutsuzluğa, endişeye, korkuya, paniğe neden oluyor.
“Hiç dostumuz kalmadı” cümlesiyle başlayan eleştiriler, “Batı’dan uzaklaşıyoruz, ABD ve İsrail’le ilişkiler bozuldu; Rusya ve Suriye ile düşman hale geldik; Mısır ve Irak’la ilişkiler zaten askıda” diye devam ediyor.
Sohbet uzadıkça içeride artan kutuplaşmadan, yükselen siyasi tansiyona, yaşam tarzından PKK ve HDP’ye yaklaşım biçimine kadar Erdoğan ve AK Parti hükümetinin yanlışları birbir sayılıp dökülüyor.
Aslında birbir sayılıp dökülen tüm bu sorunların sebebi ne Erdoğan ne de AK Parti hükümeti; sorun Batı’nın yeni Ortadoğu politikasından kaynaklanıyor. Ortadoğu’da yüzyıllık statükonun bozulmasıyla ortaya çıkan dev dalgalar ülkenin sınırlarına ve oradan da zihinlere, ruhlara çarparak sarsıcı etkiler bırakıyor.
Coğrafyamız yeniden şekillenirken, ülkemizin sınırlarını da ilgilendiren büyük bir kaos ve savaş hali uç vermişken; akılları hala eskide kalanlar, miskin miskin “Bunların hepsi Erdoğan’ın yüzünden” diyerek, etraflarında olup biteni anlamaktan uzak tepkiler veriyorlar.
Ortadoğu büyük bir alt-üst oluş yaşıyor, savaş makinaları harıl harıl çalışıyor, eski-yeni haritalar masaya çıkarılmış, bazı devletler çökmüş yenileri kuruluyor; bölgenin sınırları yeniden çiziliyor…
AB ve ABD Türkiye düşmanı bütün örgütlere, güçlere kucak açmış durumda; AB ve AP PKK’yı kolluyor, ABD ise Fetullah’ın Paralel örgütünü. NATO, terör örgütü DAEŞ’e karşı sahaya inerken Türkiye’ye karşı savaşan PKK’yı ise müttefik bellemiş durumda.
Hal böyleyken; dünya, yüz yıl sonra yeniden kapıya dayanmışken içeride bazıları hala “Erdoğan düşmanlığı” ile bozgunculuk yapıyor.
Erdoğan kim, neden hedef?
Erdoğan ülkesini bekleyen bir asker, kale kapısının önündeki bir bekçi.
Kalenin bekçisi düştüğünde…
Abdülhamid’i de “Yaşasın hürriyet” sloganlarıyla devirmişlerdi. Sonradan anlaşılacaktı Sultan Abdülhamid’i değil, koskoca bir İslam imparatorluğunu devirdikleri.
Batı’nın sabah akşam Erdoğan’ı hedef almasının sebebi yüz yıl öncekiyle aynı; yalnız bu kez “Hürriyet” yerine “Demokrasi”, “Kızıl Sultan” yerine “Diktatör Erdoğan” diyorlar.