AMERİKA VE AHLAK
Toplama bir ülke olması sebebiyle, Amerika’yı “fırsatlar ülkesi” olarak görüp dünyanın çeşitli yerlerinden buraya yerleşmeye koşan insanlar, yeni dünyaya giderken ülkelerinin kimliklerini ve kültürlerini de taşımışlar. Amerika’nın yeni kurulan şehirlerinde küçük küçük İrlanda, İtalya, Çin mahalleleri kurulmuş, mülteciler kendi kültürlerini korumaya çalışmışlar ancak kuşaklar geliştikçe iletişim arttıkça kültürler birbirinin içine geçince bunun üstüne de vahşi kapitalizm eklenince, kültürlerde mutasyona uğramış ve komediden, trajediye kadar insanların tepki verdiği duygusal olaylarda büyük farklılıklar oluşmuş.
Mesela Amerika’da milyonlarca insanın gülmekten yerlere yattığı komedi gösterileri, Türkiye’de hiç ilgi görmez.
Türkiye’den akın akın Amerika’ya yaşamaya gidenler oradaki toplumsal yaşamı önce anlayamaz ve orası nasıl bir yer diye soranlara ilk sözü çok özgür bir ortam adeta fırsatlar ülkesi, kimse hiç bir şeye tepki göstermiyor filan gibi bir şeyler söyler başka da bir şey söyleyemez. Çünkü insanların davranış şeklini anlamakta güçlük çeker, bir süre yaşadıktan sonra anlar ki hiç de özgür bir ülke değil, istediğini yapamıyorsun, sadece yapabileceğini hissettiriyorlar ama yapmak isteyince kızgın bir sürü adam ortaya çıkıyor.
Herşey sıkı kurallarla korunuyor örneğin her yerde stripsiz kulübü var, içeri girmekte hiç sorun yok, dünyanın en güzel kızları çırılçıplak, cinsel fantezi gösterilerini izleyenin vücuduna bir santim uzaklıkta yapıyor, tahrik ediyor ama kendini kontrol edemeyip dokunursan yandın herkül gibi adamlar çıkıp seni dövüyor dışarı atıyor.
İşte duyguları mutasyona uğramış insanların yaşadığı bu ülkede ahlak kavramı da kendine özgü bir şekilde anlaşılıyor.
Ahlak; en dar anlamıyla, yaşanılan genel toplumun kurallarına ve sistemine uymaktır. Toplum kurallarına Amerika’da uymamanın cezası uymadığın en hafif kurala göre federal bir hapishanede en az 3 yıl olabilir ve orada da zenci bir adamın kölesi olabilirsin.
Buradan geçelim bizdeki duruma; alaturka bir toplum anlayışından modern bir yaşam tarzına geçme sancılarının yaşandığı yani özetle kapitalist bir düzenin temelinin yeni bittiği üstüne kat çıkılmaya başlandığı Türkiye gibi bir ülkede, toplumun yüzde 70’i tarafından ahlak kavramı, namus kavramıyla birbirine karıştırılır.
Yani yazınıza veya konuşmanıza ahlak diye bir kelime sıkıştırırsanız, karşınızdaki bunu namussuzluk olarak algılayabilir ve bir cinayet sebebi olabilir.
Türkiye’deki bütün hakimler de bu cinayete tahrik indirimi uygular.
Bu kadar uzun uzadıya Amerika’daki toplum yaşamını niye anlattık, Amerikan yaşam tarzına uyum sağlamış insanların Türkiye değerlendirmelerinin Türkiye’ye uygun olmadığını anlatmak için, şimdi geçelim bizdeki Amerikalılara…
Sanki Amerika’da doğup oranın ahlak anlayışıyla yetişmiş gibi Türkiye’yi Amerikan himayesi altında bir ülke olarak gören Amerikan eğitim sistemini en iyi eğitim sistemi, yönetim tarzını da en iyi demokrasi olarak benimseyen topsakallı bir arkadaş, “Amerikan etiği” ile “Türk ahlakı”nı birbirine karıştırıp “USTALIKLA ÇAKALLIĞI BİRBİRİNDEN AYIRAN ÇİZGİ AHLAKTIR” diye birşey uydurup bunu kendisine şimdilik çizgi olarak benimsemiş.
Halbuki Amerika’da biraz daha kalsa çakallığa, orada sempatiyle bakıldığını, çakallık yapmayanın Amerikan sisteminde ancak benzinlikte pompacı olabileceğini anlayıp hata yaptığını anlayacak ama neyse bu başka bir konu.
Topsakal burada özetle Başbakan’a çatma terbiyesizliği yapabilecek cesareti kendinde görüyor.
İşte bu “aydın” ve “bilgili” topsakal, derin bir felsefeci edasıyla ahlak konusunda ahkam kesip, hüküm veriyor, Türkiye’yi yönetenleri hedefine alabiliyor.
Bu topsakalın sonu bütün garibanlara olduğu gibi tabiiki çöp sepeti olacak, çünkü atlar tepişir çimenler ezilir.
Şimdi neden bu kadar uzun bu konuyu anlattık açıklayalım, ahlak önemli bir konudur ve kafana göre ses uyumu sağladı diye her yerde kullanılmaz.
Türkiye’nin sahip olduğu Anadolu toprakları çok zengin bir kültüre sahip engin bir deniz gibidir, üstünde yaşayanlar ise dirençli, fedakar, akıllı, esprili, gururlu insanlardır.
Sen tutup tüketim en büyük dindir deyip herkesi kendi dinine mürit yapmaya çalışan Amerikan sistemiyle çocuk yapmaya kalkarsan, o çocuk sakat olur, bu ülke insanına yazık olur. Şunu unutma ki, Mekke’den Medine’ye hicret eden muhacirlere destek veren Ensarların (Medineli Müslümanlar) yanında, hicret edenlerden diyet alıp zengin olan Medineli Yahudiler de vardı.
ERDEM YAVUZ