HOBİ
İngilizce’den Türkçe’ye geçmiş bir kelimedir “hobi” veya diğer anlamıyla uğraşı… “Hobi”nin tam kelime anlamı; yapılması gerekli veya zorunlu olmayan, genellikle boşta kalan zamanları değerlendirme amacıyla yetenek ve beceri geliştirici, oyalayıcı faaliyetlerin bütünüdür…
Türk halkının büyük çoğunluğu için hobi genellikle kahvede kağıt oynamak veya futbol maçı izlemektir. Hobi, Türkiye’de 2000’li yıllarda popüler olmaya başlamış bir olgudur, iş başvurusundan, kredi kartı başvurusuna kadar doldurulan her formda mutlaka “hobileriniz nelerdir ?” diye bir soru vardır, işin komik tarafı bu soruya sallanan cevaplar genelde aynıdır:
“Okumak, sinemaya-tiyatroya gitmek, yüzmek, tenis, futbol, basketbol, masa tenisi, ciritle atlama vs…”
Hobisini yazan kişi bu konuda çok rahattır, sallar sallayabildiği kadar, hobin gerçek mi diye kim soracak sana, mesela “Demek iyi pinpon oynuyorsun, gel senle bi deneme yapalım” diyecek kimse yoktur. Salla gitsin o zaman, yaz yazabildiğin kadar hobi…
Hobi, Türkiye’de en yanlış anlaşılan şeylerden biridir. Aslında keyif için yapılan iştir. Ancak uğraşanın cinsiyetine göre kapsamı çok değişir ve zarara dönüşebilir.
Bu hobi işine örnek vermek gerekirse “üç top sakallı arkadaş”, Tophane’deki nargile kafede bir araya gelip “Devlet sayesinde master, doktora yaptık, büyük ağabeyler sayesinde Amerika, İngiltere gördük, istihbaratçı ağabeyler sayesinde kitap yazdık, gazete köşesine konu bulduk, savcı ve polis ağabeyler sayesinde dokunulmaz olduk istediğimize sataştık hakaret ettik, ağzımıza geleni söyledik, devlet için gizli çalışan ajanları deşifre ettik, İsrail’in ekmeğine yağ sürdük artık yeter kendimize bir hobi bulmamız lazım” demişler.
Sonra oradan geçen bir ağabeyleri bunları duyup alın size hobi demiş birer twitter adresi hediye etmiş, “Kurun bir twitter grubu buradan hem çalıp, hem söylersiniz” demiş.
Önce her şey çok güzel gitmiş bir günü üçe bölmüşler, birinin bıraktığı yerden bayrak yarışı gibi diğeri devam ediyormuş, gerçi sabahçı olan “şişman top sakal” zaman zaman şikayet ediyormuş ama yine de bütün herkes mutluymuş, bütün ağabeyler hobiye destek veriyormuş, telefonla, kapıya flaş bellek,telefon yağıyormuş.
Bir süre sonra bu twitter hobi olayını aşmış asıl işe dönüşüvermiş, öyle ya sabah twit akşam twit ne zaman işe vakit ayıracaklar. Yine Sultanahmet tarafında bir nargile kafede buluşup kafa kafaya verip düşünmüşler, Türkiye’de herşeyin bir ömrü var ne demiş büyüklerimiz; “ağaca dayanma kurur insana dayanma ölür”. Dayandığın ağaçlar kökünden kesilebilir,insanlar cezaevine girebilir. Son 2-3 yıldır yok MİT, yok PKK yok hükümet derken, gargara ile geçmiş zaman olayı biraz da paraya çevirmek lazım yoksa 2 sene sonra kim hatırlar topsakalları demişler, küçük olan “topsakalımızı keseriz milletvekili oluruz” demiş ama şişman ters ters bakınca susmuş. Çözüm bulamamışlar. Hobi diye başladıkları, boğazlarına kadar bataklığa saplanmalarına yol açtı, kıpırdadıkça batıyorlar. Hesabı kapatıp kaçsalar gidecek yer yok.
Şimdi, hobileri işlerini; isimleri, hobilerini aşmış vaziyette ortalarda dolaşıyorlar. İşte bu hobi olayı, Türkiye’de çok önemlidir. Çünkü hobi olarak yapılan bir iş bir anda kişiyi yapılan hobinin üstüne çıkarıp çok önemli biri haline getirebilir. Bakın Ayşegül Tecimer’e İstanbul sosyetesinin en havalı kadınıydı, hobi diye başladığı tarihi eser koleksiyonculuğu başına neler getirdi, 10 yıl yurtdışında kaçak yaşadı, hakkında kırmızı bültenle arama kararı çıkarıldı, Türk polisi, Fas’ta yakaladı ama Fas’a giderken dosyayı eksik götürünce serbest kaldı en sonunda zaman aşımından dava düştü de polis de rahatladı. Tecimer kim bilir nerelerdedir.
Levent Kırca’nın dediği gibi hobi adamı çok fena yapar hobi yapayım diye başlarsın sonra bir bakarsın kendin hobi olmuşsun, çok dikkat etmek gerekir.
ERDEM YAVUZ