SUNA HARİ
ERDEM YAVUZ YAZDI
Casusluk dünyasıyla biraz ilgisi olan olmayan herkesin bildiği meşhur bir isim aslen Hollandalı Mata Hari, asıl adı Margaretha Geertruida Zelle.
Mata Hari; Fransız, İngiliz, Rus subay ve devlet adamlarından topladığı çok gizli askeri bilgileri kızına yazılmış masum mektuplar halinde özel diplomatik kurye ile Paris’ten Almanlar’a ulaştırıyordu.
Mata Hari’nin ismi Malay dilinde “şafağın gözü”, Hint dilinde “şafağın gözbebeği” anlamına gelir.
Bizim de son dönemde İstanbul’da konuşlanmış bir “Mata Hari”miz var. Ne mutlu bize herçi Mata Hari kadar kıvrak dans edemiyor ama olsun biz de ona Suna Hari diyebiliriz.
Suna Hari’nin anlamı, İstanbul basın camiasında cemaatin gözbebeği, basın ve iş adamı camiasında da “anasının gözü” anlamına gelir.
Suna’nın adam olacağı daha Üsküdar Amerikan Koleji’nde okurken anlaşılmış, okul münazara takımının göz bebeği olmuştur. Her konuda karşıt bir görüşü bulunmakta olup sürekli fikir çarpıştırmak çok hoşuna gitmektedir.
Elinde, hangi bölümden olduğu tartışmalı olsa da odasının duvarına astığı Harvard diplomasının renkli fotokopisiyle Türkiye’ye dön emri aldığında kim bilebilirdi Suna’nın bu kadar hırslı olacağını… Milletvekilliği adaylığı, yan masa operasyonları ile kısa zamanda piyasaya ısındı alıştı, ağabeylerinin ve hocalarının özel eğitiminden geçtikten sonra kim kimdir öğrendi.
Bu esnada Suna bir şey fark etti, münazara etmek için kendisini yormasına gerek kalmayacak kolay bir yöntem; münazara ettiğin kişi hakkında özel bilgilerin varsa karşı taraf ne kadar haklı, hırslı olursa olsun ağzını bile açmadan kolayca teslim oluyordu, bu etkili yöntem belki etik olmuyordu ama kendisi zaten Amerikan sistemine göre yetişmişti, “hedefe ulaşmak için her yol mübahtır” hatta hedef büyükse, büyükte para ve sevap kazanırsın, anlayışını iyi biliyordu.
Hocaefendinin özel telefonuyla işe girdiği televizyonlarda, İstanbul’un meşhur çetesiyle samimiyeti aynı tarihlere denk geldi, gazetelerin magazin eklerinden, gece hayatının meşhur mekanlarına, manken, dizi oyuncusu görünümlü fahişe, gay soslu fuhuş piyasasından, zengin iş adamlarının çok özel hayatlarına kadar çok şey öğrendi ve öğrendiklerini iyi kullandı.
Ani bir şekilde ayrılmak zorunda kaldığı bir televizyondan bir diğerine yine Hoca’sının telefonuyla girdi.
Suna çok başarılı oldu. İstanbul’da şantaj, tehditle, topladığı çok gizli ve özel bilgileri, Emniyet kuryeleriyle Amerika’ya ulaştırmayı başardı. İstenilenin fazlasını bile yaptı diyebiliriz.
Suna, akıllı kadındır, bu istihbarat kavgasında kendisine de belli bir dünyalık yaptı, İstanbul gecelerinin dili olsa da ah bir konuşsa, neler anlatır kim bilir.
Türk basınına sızmış, özel görevli “top sakalların” dışında, Mata Hari’ler her tarafa korku salmaya devam ediyorlar, bu hainlerin kimller olduğunu ve ne işe yaradıklarını tek tek deşifre etmek boynumuzun borcu olsun, kurbanlarının bir “Allah razı olsun” demesi bizim için yeter de artar bile.
Cok sifreli bir yazi olmus! Sadece anlamasi gerekenin anlamasi icin yazilmis sanirim! Bugun 16 aydir Askeri casusluk davasindan sucsuz yatan Ve cocuklarindan ayri birakilan insanlar var! Filler tepismeye devam etsin! Turkiyeye yasattiginiz bu skandallar Ve zulumlet icin eger adaleti varsa sizleri Allah’a emanet ediyorum! Bu arada onder aytac bu tertibi kuran bu haltlari yiyenlerin muktedirler oldugunu camia olmadigini yazan bir yazi yazdi bilesiniz! Sizin topsakal cetesi tezinize ters degil mi?