CANCER/DİNLEME
ERDEM YAVUZ YAZDI
Günümüzden 2400 yıl önce Hipokrat, insan vücudunu ve hastalıkları incelerken bir takım hücre grubunun yengeç gibi diğer hücrelere yapıştığını ve hızlı bir şekilde yayıldığını görmüş ve bu hücrelere yengeç anlamına gelen “Cancer” ismini vermiştir.
Kanser vücuttaki bir hücre grubunun farklılaşarak, aşırı ve kontrolsüz şekilde çoğalması sonucu meydana gelmektedir. Kanser iyi huylu ve kötü huylu olmak üzere iki şekilde değerlendirilir. Kötü huylular hızlı bir şekilde yayılmak ve büyümek, istila etme eğilimindedirler. Erken teşhis kanserin tedavisinde hayati önem taşır.
Başbakan’ın 2009 yılında, cep telefonuyla yaptığı görüşmeler tespit edilemeyen bir mail adresinden 5-6 gazeteciye servis edildiğinde, Türkiye’de böyle üst düzey bir dinleme imkanına kim sahip olabilir diye düşünülmüş, sonunda bu hadisenin Emniyet İstihbarat dairesindeki kontrolsüz bir grubun yapabileceği iddiası ağırlık taşımıştı.
Nitekim o dönemde Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in görevden alınması da bu iddia ile birleştirilmişti.
Aslında o dönem gazetecilere gönderilen dinlemeler arasında kimler yoktu ki, belediye başkanlarından, bakanlara, üst düzey iş adamlarından, muhalefet liderlerine kadar Ankara’da kulis olarak kulaktan kulağa dolaşan bilgiler somut olarak gazetecilerin önüne konulmuştu ama dinlemeler yasa dışı olduğu için bir gazete dışında yayınlamaya kimse cesaret edemedi, fısıltı gazetesi sayesinde de internet üzerinden gizli saklı herkes birbirine bu mailleri attı.
Kanser başını göstermişti ama teşhis yanlış olmuş tümör iyi huylu sanılarak yanlış tedavi uygulanmıştı. Kanser devlet içinde yengeç gibi her yere yapışmış hızla yayılmaya devam etti, büyük emeklerle ve devlet bütçesinden yapılan masraflarla kurulan ve hiç bir yasal dayanağı olmayan gizli dinleme merkezleri rüştünü isbat etmiş bir anda müşteri patlaması yaşanmaya başlamıştı.
Kanserin nüfuz etmediği çok az yer kalmıştı, korkunç bir bilgi akışı oluyor değerlendirmede sıkıntı çekiliyor, bazen satışı yapılmamış elde kalan bilgiler “Top sakal çetesi”ne servis edilerek pazarlama stratejisiyle reklam da yapılıyordu.
Kanser, her yere sızmıştı ama Başbakan bir türlü istediği gibi avucuna alamıyordu, tek çare klasik yöntemle özel bilgiler toplamak ve bunu servis etmekti, en son, Başbakan’ın odasına böcek yerleştirilmesinin ortaya çıkması bu planlamanın devamını göstermesi açısından önemli bir tespit oldu.
Hipokrat, 2400 yıl önce tespit etmiş kanseri ve yengeç gibi hücrelere yapıştığını kurtulmanın çok zor olduğunu “Cancer” ismini vererek ortaya koymuş.
Dışişleri Bakanı Ahmet DAVUTOĞLU’nun dediği gibi;
İnsanlar susanı KORKAK,
Görmezden geleni APTAL,
Affetmeyi bileni KEKLİK, sanıyor oysaki,
Biz istediğimiz kadar HAYATIMIZDALAR,
Göz yumduğumuz kadar DÜRÜSTLER,
Sustuğumuz kadar İNSANLAR,
Kanser tedavisine kemotrapi ile başlanır, o da saçları döker, saçları dökülenlere tedavi başlamış demektir. Kanser ameliyatı bittiğinde ortalık toz duman olacak ama ayakta kimin kalacağını kimin gideceğini kestirmek güç olmayacak…
Bir ülkenin Başbakanını dinleme cesaretini kendisinde gören, gözlerini kan bürümüş bu çetelere ve onlara destek verenlere duyurulur….