KÜRKÇÜ DÜKKANI
ERDEM YAVUZ YAZDI
twitter.com/erdemyavuz549
Güzel bir atasözü vardır; “Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer Kürkçü dükkanıdır.” diye, yani ne yaparsan yap sonunda sonuç belli, buradan hareketle bakalım şimdi, Türkiye-İsrail ilişkileri ne zaman bozulmaya başladı:
Türkiye’nin İsrail-Filistin barış görüşmelerine arabuluculuk yaptığı bir anda, İsrail Ordusu, Aralık 2008 tarihinde Dökme Kurşun isimli bir harekat başlattı. 1000’den fazla insan hayatını kaybetti, Tayyip Erdoğan, İsrail’in yapmış olduğu harekatı barışa indirilmiş bir darbe olarak açıklarken, İsrail’in insanlık suçu işlediğini belirtti.
2009 yılı başında gerçekleşen, Dünya Ekonomik Forumu’nda, Erdoğan, İsrail’in Gazze’ye karşı tutumunu şiddetle eleştirdi. Meşhur “One minute” olayı gerçekleşti.
Bu iki temel olay İsrail-Türkiye ilişkilerinin bozulmasına yol açtı, İsrail’in Türkiye’ye yönelik misillemesi gecikmedi;
Ocak 2010 tarihinde İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon Türkiye’nin İsrail Büyükelçisini, İsrail Parlamentosu Knesset’e çağırdı ve İbranice, “Bizim yüksek, onun daha alçak bir koltukta oturduğuna, masada yalnızca İsrail bayrağı bulunduğuna ve bizim gülümsemediğimize dikkatinizi çekerim” dedi.
Mayıs 2010 tarihinde Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığına,İsrail dış istihbarat servisi MOSSAD’ın hiç düşünmediği bir isim olan Hakan Fidan getirilince, İsrail Başbakanından başlayarak önce bir yüz ekşitme sonra da Hakan Fidan’ı karalayıcı açıklamalar geldi.
Mayıs 2010 tarihinde İsrail hükümeti Mavi Marmara katliamını gerçekleştirdi, İnsani Yardım Vakfı (İHH) ve uluslararası bir organizasyon olan Özgür Gazze Hareketi’nin organize ettiği ve Gazze’ye insani yardım taşıyan 6 gemiye; Akdeniz’de, İsrail’den 70-80 mil (130-150 kilometre) açıktaki uluslararası sularda, İsrail Savunma Kuvvetleri müdahale etti, gemilerde bulunan silahsız aktivistlerden bir kısmının öldürülmesi, bir kısmının yaralanması ve gemilerin yolcularıyla birlikte rehin alınması ile sonuçlandı.
İsrail çıkarları bozulunca Türkiye içindeki uyuyan hücrelerini harekete geçirdi, herkes hatırlar ilişkiler koptuktan sonra bu işe en çok kim tepki gösterdi, kim üzüldü? Cemaat içindeki Neo-Ergenekon yapı ve sözcüleri olan topsakal çetesi.
Neo-Ergenekon yapısı topsakallar üzerinden neler yaptılar:
MİT’e ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a yönelik periyodik olarak ağıza alınmayacak hakaretler, iftiralar, tehditler, gizli bilgileri sızdırma çabaları, MİT’e yönelik kamuoyu oluşturma operasyonları başladı.
Topsakal çetesinin 10 yazısının 9 tanesinde MİT, Hakan Fidan, istihbarat geçmesi normal hale geldi, bu operasyona destek veren ise ilginç bir şekilde o döneme kadar AKP’nin en büyük destekçisi konumundaki Ahmet Altan’ın başında olduğu Taraf gazetesi oldu. 2011 yılı bu şekilde hızlı geçti.
Başbakan, Hakan Fidan’a sahip çıkıp, İsrail’e karşı daha sert bir tavır takınınca bu sefer Cemaat içindeki Neo-Ergenekon yapı işin dozunu artırdı, kendisine bağlı savcı, polis ekibini harekete geçirdi, Şubat 2012 yılı içinde Hakan Fidan ifadeye çağrıldı, işlediği iddia edilen suç PKK örgütüne yardım yataklıktı, Neo-Ergenekon yapı kıvılcımı ateşledi amacı hükümeti düşürmek yerine gelecek yeni hükümetin İsrail ile ilişkileri kaldığı yerden devam etmesini sağlamaktı.
Ancak hevesleri kursaklarında kaldı, buradan ellerine geçen şey Cemaat ile Hükümet arasına nifak sokmayı başarmaları oldu.
Şimdi bu kadar konuyu neden anlattık;
Amerikalı Topsakal, bu günkü yazısında ne demiş;
“Mavi Marmara olayı ve arkasından Türkiye’nin kucağında bulduğu sorunlar yumağını hatırlayın. Ne elde ettik? Kocaman bir sıfır. Bugün Türkiye Başbakanı Gazze’ye bile gidemeyecek hâle geldiyse bu süreç Mavi Marmara olayıyla başladı. Kim vardı Mavi Marmara olayının arkasında? Çatışma bölgelerinde boy gösteren bir “yardım kuruluşu” ile onunla dirsek temasında bulunan MİT.”
Asıl söylemek istediğini açıklayalım;
İsrail ile ilişkileri lütfen düzeltin, ben artık çok yoruldum, İsrail’i savunmak bana çok yıpratıcı gelmeye başladı, Amerika’dan beni ne ümitlerle Türkiye’ye getirdiniz sonuçta ne oldu, Amerika’da, güzel bir arabam ve evim , iyi gelir getiren bir işim vardı.
Bana, “Türkiye’de seni Müsteşar yapacağız” dediler. İnandım geldim şimdi bir bataklığın içine düştük çıkamıyorum, hergün yaşadığım ülkenin,yüzde 50 oy almış hükümetini, istihbarat teşkilatını karalıyorum…
İşin gerçeği şu;
İsrail, kurulduğundan beri ilk defa bir ülkeden özür diledi ve tazminat vermeyi kabul etti, uçaklarına tatbikat yaptıracak yer, silahlarını satın alacak bir Türkiye bulamamanın sıkıntıları içinde, İsrail’in Türkiye büyükelçiliğine artık giden gelen yok.
Amerika’da her yıl yapılan Ermeni soykırımı oylamasında Türkiye’ye İsrail Lobisi desteğini çekmiş, her yıl Türkiye’ye gelen 200 bin İsrail’li artık gelmiyormuş kimin umurunda.