38 yıldır Türk basınının ‘Savaş Abi’si olarak gezen, fotoğraf çekip haber yapan Savaş Ay, A Haber’de Selin Ongun’un sunduğu ‘Bi Sormak Lazım’ programına konuk oldu.
İBB Kültür A.Ş. destekli son kitabı ‘İstanbul’un Kahvehaneleri’nden’ ile Osmanlı’dan bugüne kıraathaneleri gezip çekimler yapan Ay, gündemle ilgili de çarpıcı açıklamalar yaptı. 17 yıldır televizyonculuk yaptığını ama gizli kamera olayına hiç girmediğini belirten Ay, bunun nedeni, “Şimdi bu yöntemi kullananlar ‘Gizli kamera olmasa toplumun avantajı olacak bu kadar durum ortaya çıkmayacaktı diyor. Polis de yıllarca işkenceyi aynı noktadan savundu. ‘Biz ona baskı uygulamasaydık bilmem nereyi bombalayacaklardı’ dedi. Ama bugün önleyici hizmet polisliği öne çıktı. Artık işkenceye gerek kalmıyor.” olarak açıkladı.
‘NERDE O ASTIĞI ASTIK KESTİĞİ KESTİK EVREN?’
Geçtiğimiz günlerde 12 Eylül Davası’nda telekonferans yöntemiyle ifadesi alınan 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’i en son 3 yıl önce Bodrum’da gördüğünü belirten Ay, o günü şöyle anlattı: “Bodrum’da tatil yaparken arkadaşlarla tepelik bir yere çıktık. Birden önümüzden iki ambulans sirenlerini çalarak geçti. Önlerinde de yüksek düzeyin kullandığı gri renkli araç eskort ediyordu. Arkadaşlarıma ‘Önemli bir şey oldu herhalde’ dedim, takıldım peşlerine. Hastaneye kadar takip ettim. Ambulanslardan biri boşmuş. Diğerinden Kenan Evren’i çıkardılar. Kanama geçirmiş. Telaş panik halinde ben de içeri girdim. Sedyede Evren yatıyor bir de ben varım. “Geçmiş olsun, tanıdınız mı Paşam beni?” dedim. Başıyla onayladı. Ben rövanşist bir adam değilim. İntikamcı bir ruh taşımıyorum. Ama o esti mi dağlarda sesi gürleyen, astığı astık kestiği kestik Kenan Evren önümde sedyenin üzerine uzanmış bir bebek kadar savunmasız yatıyordu. Bunu hiçbir zaman unutmayacağım. Dün yattığı yatakta ifade verirken gördüm. Orada bakanı edeni vardı. Yatağa da alışkındı. Ama 3 yıl önce benim gördüğüm bir sedyeydi. Flashback yaptım. Erdal Eren 17 yaşında olduğu halde haksızca yargılandı. Onu en son gören iki sivilden biriyim. Diğeri de Emin Çölaşan. Bizim ayrılmamızdan 14-15 saat sonra sivil cezaevine alıp idam ettiler onu. Gözlerindeki bakışı, ağırbaşlı, vakur davranışını on yıllardır politikayla iştigal eden, devlet adamıyım diye geçinenlerde bile rastlamadım. “
“10 KASIM’I ÇOCUK BAYRAMI SANAN MANKENLER HABER SUNDU”
Bir dönem çok tartışılan mankenlerle röportaj serisinin yapılmasının hatırlatılması üzerine Savaş Ay, o dönem röportaj yaptığı 40 kişiden 35’iyle artık görüşmediğini belirterek son derece mazbut ve makul şekilde soru sorduğunu ama şaşırtıcı cevaplar aldığını söyledi. Ay, röportajları şöyle özetledi: “ Mankenlere son derece mazbut, makul sorular sordum. Cevaplardan sonra onları asla küçümsemedim. Bir kızımız ‘Geçen hafta bilmem kimle konuşmuşsun, yanlış cevap vermiş. Atatürk Samsun’a Savarona ile çıktı, bilemedi aslında trenle çıkmıştı’ dedi. Bu gerçek… Cumhurbaşkanının adını bilmemenin, Başbakanı Cumhurbaşkanı zannetmenin, 10 Kasım’ı çocuk bayramı sanmanın toplumda nasıl algılanacaĞını bilemiyorlar. Tamam, yurtdışındaki gibi sadece elbiseyi üzerine geçirip mankenlik yapsalar bilmek zorunda değiller. Ama haber sunuyorlardı, tiyatro oynuyorlardı. Topluma mesajlar veriyorlardı. O zaman bilmek zorundalar.”