Anasayfa / GENEL / Elif Çakır’dan ortalıkta erkek diye dolaşan karaktersizlere cesaret dersi verecek yazı!
elif

Elif Çakır’dan ortalıkta erkek diye dolaşan karaktersizlere cesaret dersi verecek yazı!

Star gazetesi yazarı Elif Çakır, bugünkü yazısıyla ortalıkta “erkek” diye gezenlerin ne kadar karaktersiz olduklarını ortaya koyacak cesarette bir yazıyla, Fetullah Gülen ve onunla röportaj yapan Ekrem Dumanlı’ya “maval okumayın” dedi.

İşte yazısı:

GYV DUMANLI KARDEŞLERİNİN MUHTEŞEM GAZETECİLİK ÇABASINI TAKDİR ETMELİ!

Bence… Bence…  Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tez vakitte hatta ‘çerçebuk’ olarak Çırağan Sarayı’nda ‘fakirlerinin’ de şanına yaraşacak şekilde bir ödül töreni organizasyonu yaparak, Ekrem Dumanlı kardeşlerinin muhteşem gazetecilik çabasını takdir etmeliler…

Öyle ya…

Sen git taa Pensilvanya’lara ve kimseciklere konuşmayan inzivadaki adamı ikna et ve konuştur… Pardon Hocaefendi’yi!

Az bir şey mi?

Ne diyor Ekrem Dumanlı?

Eyy ahali! Fethullah Gülen’e mülakat talebi bizzat bizlerden gitti… Hocaefendi’nin kendisinden böylesi bir teklif gelmedi!

Eğer bu bir başarı değilse başka hiçbir şey başarı değildir. Nokta.

Dolayısıyla bir kez daha tekrarlıyorum…

DUMANLI’YA ÖDÜL GÜLEN’E ŞİLT VERMELİSİNİZ!

Eyy Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı ve Başkanı Mustafa Yeşil!

Ekrem Dumanlı’nın bu başarısını mutlak surette ödüllendirmelisiniz. Hatta ‘Hocaefendinize’ de mülakat verme lütfunda bulunduğu için bir teşekkür şilti veriniz!

Nazlı Ilıcaklı, Cengiz Çandarlı, Ahmet Hakanlı, Ertuğrul Özköklü, Ergun Babahanlı, Koray Çalışkanlı bir gecenizin epeyce hoşgörü-uzlaşma-kaynaşma-anlaşma-ittifak içerisinde geçeceğinden eminim.

BEN DE TÖRENİ HALK TV’DEN İZLERİM

Ben evimde oturur, çekirdeğimi, mısır patlağımı da alır, ödül töreninizi canlı olarak Halk TV’den yahut Ulusal Kanal’dan izlerim…

Halk televizyonu ve Ulusal Kanal’a da bu hassas süreçte gösterdikleri rikkatli ittifak için de bir ödül verseniz mi acaba?

Neyse o sizin bileceğiniz bir husus.

Pardon ‘fakirin’ bileceği bir husus!

DUMANLI SORARMIŞ GİBİ YAPMIŞ

Ben mülakattan dolayı Ekrem Dumanlı’ya müteşekkir olduğumu söylemek isterim.

Oldukça istifade ettim bu mülakattan…

Gülen, kamuoyunda çok tartışılan konularla ilgili olarak konuşmuş; iki tane ceketi varmış.

Kendisine yöneltilen ‘iftira ve hakaretlerle’ ilgili olarak herkesin merak ettiği soruları içtenlikle yanıtlamış; ceketinin cebinde cevşen taşıyormuş.

Uzun süren sessizliğine son vermiş; iki metrekarelik odada yaşayan bir fakirmiş!

Mazlummuş, masummuş, üzgünmüş… vs… vs…

28 Şubat’ta daha büyük antidemokratik hadiselerin zuhur etmemesi için çırpınmışmış…

Ekrem Dumanlı sorarmış gibi yapmış Hocaefendisi de söylermiş gibi yapmış!

Mazluma yatmış, masumu oynamış, dini söylemlerin arkasına sığınmış her zaman ki gibi…

Ancak…

EYY PENSİLVANYA SANA SÖYLÜYORUM

Artık kimse yemiyor o söylemleri… Mevzu artık Pensilvanya ise ‘beyan esas değildir’ diye haykırıyor meydanlar…

Eyy Pensilvanya sana söylüyorum…

Ne anlatırsan anlat, nasıl ağlarsan ağla, ne söylersen söyle mızrap çuvala sığmıyor…

Karşımızda bir Fethullah Gülen var ki:

– 1966’lı yıllarda MİT’le tanışma iddiaları gündemde olan; cemaati ve Kemalist ulus-devlet paradigması arasında var olan akrabalık bağı deşilen,

– Bir taraftan örgütünü dini söylemlerin üzerinde yükseltirken diğer yanda İslami mahalle ile kurduğu eğreti ilişki biçimi tartışılmaya başlayan,

– Taa 1990’lı yıllarda bile Genelkurmay’ın has dairesi içinde yapılan en gizli görüşmelerin Cumhurbaşkanından önce kendi masasına gelen,

– 28 Şubat döneminde bırak mağdur olmayı; bilakis 28 Şubatçıların yanında saf tutan, post-modern darbenin mağduru rahmetli Erbakan Hoca’ya beddua eden, Erbakan Hoca’nın aleyhine propaganda yapan, genç kızlara başlarınızı açın fetvası veren,

– Hazreti Peygamber Efendimizi kirli işlerine alet etmekten korkmayan, toplumun dini duygularına hasar veren,

– Dinlemelere doymayan; şakirtleri dahil olmak üzere herkesi dinleten, bakınız Latif Erdoğan’ın anlatımları,

– Velhasıl 7’sinde neyse 70’inde o denen cinsinden, bizzat arkadaşlarının anlatımıyla gençliğinde gidip medrese hocasını attığı iftiralarla ispiyonlayan, yaşlılığında ülkesini satan bir adam profili çıkıyor karşımıza.

Darbecilerin yanında saf tuta tuta darbenin en kirlisini yapma girişiminde bulunan ‘din alimi’ görünümlü bir darbeci profili duruyor karşımızda…

Ortalık yıkılırken…

Pensilvanya’nın kulakları üzerimizde hala gezinirken… Kameraları, adamları, yatak odalarından çıkmamışken, montajlanmış kirli kasetleri havalarda uçuşurken…

Ekrem Dumanlı Hocaefendisinin 2 metrekarelik yattığı odayı göstermiş bizlere…

BIRAK MAVAL OKUMAYI EKREM DUMANLI

Ve oldukça dramatik bir şekilde ‘kuş uçtu’ diyerek ceketine dikkat çekmemizi istemiş…

Alooo Ekrem Dumanlı bırak maval okumayı da…

Sen asıl, o ‘cevşenli ceketin’ içindeki Türkiye Cumhuriyet tarihinin en dindar Başbakanı olan Erdoğan’a darbeyi yıllarca nasıl gizlediniz onu anlat bizlere…

CIA’yı anlat, İsrail’i anlat… Tamam bizlere burada sunduğunuz tapeler var da… Asıl tapeleri ne karşılığı kimlere sundunuz? Asıl kusursuz ‘hizmet’lerinizi anlat…

Pandora’nın kutusu açıldı Ekrem Dumanlı…

Senin ‘hoca’ yıllarca da aldığı istihbaratları ‘keramet’ diye yutturmuş… Daha neler duyacağız bakalım.

ÇAKIR’IN YAZISI İÇİN TIKLAYIN

MEDYAGUNDEM

ekremd2

Ekrem itini göz göre göre kaçırtmışlar!

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın firari Ekrem Dumanlı’nın da arasında bulunduğu 13 şüpheliyi takip etmesi için İstanbul …

kemal

KK FETÖ’nün kuryesi mi?

Siyasiler bayramı memleketlerinde geçiriyor. O siyasilerden biri de eski TBMM Meclisi Başkanı ve AK Parti …

ekrem2

O masada CHP ile FETÖ arasında bir kurye var!

Siyasiler bayramı memleketlerinde geçiriyor. O siyasilerden biri de eski TBMM Meclisi Başkanı ve AK Parti …

2 Yorumlar

  1. Hep yalan, hep yalan! Hırsızdan Başbakan olmayacağı-olamayacağı nasıl doğruysa İmamdan-Hocadan… da yalancı-dolancı olmaması gerekmez mi? Ama bizim İmam yalandan-dolandan başka birde Allah’ın emirleri ve nehiylerini inkar etmekte de sınır tanımamaktadır. Ulul Emre itaatsizlikle Allah’ın emirlerini inkara yeltenenlerin son inkarları-inkarcılığı İnzivaya çekilip Münzevi bir hayat yaşıyorum demekle ‘94/İNŞİRÂH (ŞERH)–7 Fe izâ feragte fensab. Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul.’ İnkar etmiş olmuyorlar mı-olmadılar mı? Var mı bizim dinimizde İnziva, var mı Münzevi bir hayat? İlahiyatçılar çıkıp konuşunsanıza! İslam’da inziva halvet ya da uzlet olarak adlandırıldı. Hemen bütün tarikatlarca benimsenen bu gelenek kişinin yalnız başına bir hücre ya da odaya çekilerek zamanını zikir, ibadet ve düşünce ile geçirmesi biçiminde sürdürüldü. Erbain ya da çile çıkarma denen bu halvetin süresi genelde 40 gündür. Bunun haricinde İnzivayı gösterebilir misiniz? İslam dinin haricinde bütün dinlerde İnziva vardır ki; bunu içlerinde en yoğun şekliyle yaşamaya gayret eden, bunun için İnzivaya çekilip günlerce Tanrısal meditasyon yapan, manastırda yaşayıp hayatını Hıristiyanlığa göre şekillendiren Keşişlerdir. Keşişler evlenmezler, cinsellikten uzak dururlar. Bu konularda konuşması gereken İlahiyatçıların neden sustuğunu-susturulduğunu çözmeye başladım.

    Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu 25 Mart 2009 şehit oldu, 19.12.2013 tarihinde, yani 3 yıl sonra Hayrettin Hocamız bir yazısında Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’ndan bahsetmesi üzerine kıçı kırık Emre vay ölüm fermanı-fetvası verdi gibi ele avuca sığmadığı gibi, akıllara ziyan mantık yürütmesi-irkitmesi yapmaya kalkmasını şimdi daha yeni yeni anlamaya başladım. Akıl, zeka fukaraları ölüm fermanı-fetvası ölmeden, öldürülmeden önce verilir. 3 yıl sonra yazılan bir yazı nasıl oluyor da ‘Fetva’ ya dönüşüyor? Çalışma tarzı-sistematiği tam bir Haşhaşin Haşhaşisi olmasından kaynaklanmaktadır.

    Şöyle ki; Sultan Sancar Haşhaşiler’e karşı bir mücadele başlattığı zaman, bir sabah çadırında uyandı, hemen yanındaki yere bir hançerin saplanmış olduğunu gördü. Sonra Sultân, Hasan-ı Sabbâh’tan, kısaca şunları ifade eden bir pusula aldı: “Sana karsı iyi niyetli olmasaydık, hançeri yere değil, kalbine saplayabilirdik.”

    Diğer bir anlatımda; Hasan Sabbah Sultan’a bir elçi göndermiş ve küçük bir not üzerinde :“eğer ben Sultan’ın iyiliğini düşünmeseydim sert yere konmuş olan o bıçağı onun yumuşak göğsüne saplatırdım”

    Yine diğer bir anlatımla; Hasan bin Sabbah’ın fedailerinden birine Sultan Sancar yatağı üzerine, kabzasına kağıt sarılı bir hançer koydurmaya zorladı. Kağıtta şunlar yazılıydı: “Senden çok uzakta Alamut kayalığı üzerinde yattığım seni aldatmasın, çünkü kendine hizmet için seçmiş olduğun kimseler de benim buyruğumdadır ve bana itaat ederler. Yatağına bu hançeri koyabilen biri, onu yumuşak kalbine de saplayabilirdi. Bu sana bir ihtar olsun!”
    Benzer bir olay, Suriye Haşhaşiler’ine karşı mücadele ettiği zaman, Halep Emîri Nûrü’d-Dîn’in başına geldi. Sancar gibi Nûrü’d-Dîn, basiretin, cesaretten sayıldığına hükmetti ve mücadeleden vazgeçti.

    Buradaki tehditlerin nasıl, ne manaya geldiğini şimdi daha iyi anlayabiliyoruz. Kıçı kırık Emre Aslında Sayın Hayrettin Karaman hocanın nezdinde bütün İlahiyatçılara bir mesaj gönderip; susun, sesinizi çıkartmayın, Alim diye kendini yutturmaya çalışan Modern Çağın Hasso Sabbah’ının foyaları-boyalarını ortaya dökmeye kalkmayın, kalkarsanız sizleri de Haşhaşi taktikleriyle-oyunlarıyla suçlarız demiyor mu? Evet, insanları böyle susturuyorlar.

    Aynı şeyleri Sayın Başbakanımıza da yapmadılar mı? Modern Çağın Hasso bin Sabbah’ı da Sultan Sancar yatağı üzerine, kabzasına kağıt sarılı bir hançer koydurduğu gibi “Senden çok uzakta Pensilvanya ormanlığında yattığım seni aldatmasın, çünkü KENDİNE HİZMET İÇİN SEÇMİŞ OLDUĞUN KİMSELER DE BENİM BUYRUĞUMDADIR VE BANA İTAAT EDERLER. Mahremine hançer-kamera-ses cihazı koyabilen biri, onu yumuşak kalbine de saplayabilirdi. Bu sana bir ihtar olsun!” demiyor muydu? Dememiş olmadı mı? Bu alçaklık karşısında Sayın Başbakanımızın, Sancar gibi, Nûrü’d-Dîn gibi; BASİRETİN, CESARETTEN sayıldığına hükmedip ve mücadeleden vazgeçmesi beklenmedi mi? Evet beklendi, ama Modern Çağın Hasso bin Sabbah’ı karşısında ne Sultan Sancar, ne Nûrü’d-Dîn, nede ötekisi berikisi yoktu, karşısında Recep Tayyip Erdoğan vardı, bütün planları-projeleri alt üst eden, o plan-projeleri adeta yediren-yetirttiren Recep Tayyip Erdoğan’a tosladılar. İşte herkes Sayın Başbakanımız gibi olmuyor, İlahiyatçılarında bu korkularını-ürkekliklerini bu tehditlere şantajlara bağlıyorum. Ama Ahir zamanda bunları bile bile susmalarının da hesabının sorulacağının kaçınılamaz olduğunu düşünüyorum.

    Kısaca-ezcümle; bu herifin söyledikleri yalanla dolanla başlayıp, inkarla son bulması gerçeğini bu topluma, bilhassa kendi tabanlarına çok iyi anlatmak gerekmektedir. Düpedüz Allah’ın Ayetlerini inkâr yoluna gittiğini bu topluma anlatacak olanlarda dini konularda ehliyetli şahsiyetlerdir. Bunu Saidi Nursi’nin talebelerinden biri çok isabetli olarak yaptığını görmek, İlim sahibi olduğunun da ispatıdır, diye düşünüyorum.

    Alamut Kalesi nasıl zapt edilip yerle bir edildiyse, Pensilvanya Kaleleri de bir gün yerle bir olacağından, yerle bir edecek birilerinin olacağından kimsenin şüphesi olmasın. O gün bu gündür.

    Her gün sormamız gereken bir soru olmalı, bu tip insanlar bir Hıristiyan-Yahudi dünyasından çıkmazda hep ama hep İslam dünyasından çıkar ola ki? Başta bu soruyu Cemaatin tabanı kendi kendine ve bizler kendimize sormaya başlayıp da Haa dediğimiz zaman doğru yolun ucunu yakalamış olacağız diye düşünüyorum. Neden, diğer semavi dinlerden Hıristiyan-Yahudiliğin bu tip insanları yoktur?

  2. yüzüne tükürülecek adamsın fettoş

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir