Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10. Balkan Ülkeleri Genelkurmay Başkanları Konferansı’nda konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmada bölge sorunlarına değinerek “Suriye meselesi sonuçları ve yansımları itibariyle bölgesel sorun olmaktan çıkmış, küresel bir tehdit haline dönmüştür” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasından satırbaşları;
“BALKAN COĞRAFYASINDA HEPİMİZİN İÇİNİ ACITAN OLAYLARA ŞAHİT OLDUK”
Duvarların yıkılması bölgede umutların yeşermesine, kalıcı barış ve istikrar beklentilerinin artmasına sebep oldu. Özgürlükleri gasp edilen, baskıcı rejime mahkum edilen Kafkasları sevindirmiştir. Etnik temelli çatışmalar bu umutların darbe almasına neden oldu. Balkan coğrafyasında hepimizin içini acıtan olaylara şahit olduk. Çıkarlar adına gerilimleri tırmanlandırmanın sonuçlarının krizin bölgede uzun süren tahribata yol açtığını gördük. Sizler üstlendiğiniz görevler itibariyle bölgesel barış ve istikrarı takdir edebilecek pozisyonda bulunuyorsunuz.
“600 BİN İNSANIN HAYATINI KAYBETMESİNE RAĞMEN BİR ADIM ATILMADI”
Malasef bugün uluslararası kuruluşların, 1990’lı yıllardaki acı tecrübelerden gerekli dersi çıkarmadığını görüyoruz. Komşumuz Suriye başta olmak üzere bölgede süre giden hadiseler bunun tezahürüdür. Yaklaşık 600 bin insanın hayatını kaybetmesine rağmen bir adım atılmadı. Irak, Yemek, Ukrayna konusunda umut verici gelişmeler yaşanmıyor. Göç sorunu ise daha çok insanı etkisi altına alacak şekilde genişliyor.
“DAMDAN DÜŞENİN HALİNİ, DAMDAN DÜŞEN ANLAR”
Suriye meselesi sonuçları ve yansımları itibariyle bölgesel sorun olmaktan çıkmış, küresel bir tehdit haline dönmüştür. Damdan düşenin halini, damdan düşen anlar. Biz gerek kendimizin, gerek Suriyeli mazlumların bu sorunun kalıcı olarak çözülmesi için yoğun çaba sarf ettik. 3 milyon Suriyeli ve Iraklıya biz sahip çıktık. Bunun başka bir örneği yok. Bize para gelecek mi, biz bunları düşünmedik. Kendi bütçemizden 10 milyar doları aşan harcama yaptık. Bunlar faturalı harcamalar. Bir de STK ve belediyelerimizin harcamalarıyla 20 milyar dolara ulaşmıştır bu. Batı verelim mi, vermeyelim mi, göç nasıl duracak? Biz böyle bir şey düşünmüyoruz. Gelenlere kapımızı kapatmadık, üstlerine güvenlik güçlerini sürmedik.
“BİZ BÜTÇEMİZE DESTEK İSTEMİYORUZ…”
Onların her türlü sorunlarını biz çözüyoruz. 3 milyar avro destek verme kararına varan AB, böyle bir desteği direkt yapamamıştır. Biz bütçemize destek istemiyoruz, Suriyeli ve Iraklı mültecilere destek istiyoruz. Bize bugüne kadar gelen destek 450 milyon dolardır. Bu gerçekleri görmeye mecburuz. Bu insanların ihtiyaçlarını karşılarken 1 kuruşun hesabını yapmadık. Şu anda donörlerin bir numarası ABD, iki Türkiye, üç İngiltere’dir. Milli gelire oranla dünyanın bir numarası Türkiye’dir.
“TÜRKİYE’Yİ DAEŞ’E YARDIM EDEN ÜLKE GİBİ GÖSTERME ALÇAKLIĞINA GİDENLER OLMUŞTUR”
DAEŞ ile mücadele konusunda kaynak ülkeler hiçbir adım atmazken, istihbarat paylaşımı yapılmazken, her şeyi Türkiye’nin yapmasını beklemiştir. Mesnetsiz ithamlarla mücadele ettik. Türkiye’yi DAEŞ’e yardım eden ülke gibi gösterme alçaklığına gidenler olmuştur. DAEŞ’e karşı yaptığımız mücadeleyi kimse yapmıyor, DAEŞ’e karşı kayıpları kimse vermedi. DAEŞ’e karşı kayıpları biz verdirdik. Böyle bir mücadele veren ülke DAEŞ’e nasıl destek verebilir. Biz DAEŞ’in elindeki silahların kime ait olduğunu biliyoruz. Birçok dostuma ‘Bu uçakları, bu silahları buraya indirmeyin’ derken, bu silahların yarısı DAEŞ’e, yarısı PYD’ye gitmiştir. Bu sorunu temelinden çözmeden huzur gelmeyecektir. Sınırımızın öte tarafını terör örgütlerinin sığınağı olmaktan çıkaracak adımları atmakta kararlıyız.
KARADENİZ’DE İŞBİRLİĞİ
Avrupa Atlantik kurumlarıyla bütünleşme konusunda atılan adımların önemli fayda sağladığına inanıyorum. Ülkemizin Balkanlara karşı yaklaşımının temelini kapsayıcılık oluşturmaktır. Türkiye’nin Güneydoğu Avrupa Tugayı’nı güçlendirme teşebbüsü kıymetli ve önemli bir adımdır. Sizlerin de somut destek vermenizi bekliyoruz. Varşova’da yapılacak NATO zirvesinin önemi daha da artmıştır. Buradan somut sonuçlar çıkmasını arzu ediyoruz. Balkan ülkelerinin NATO, Avrupa Birliği ve AGİT başta olmak üzere kuruluşlara entegrasyon sürecini teyit ediyorum. Karadeniz’i kıyıdaşlar arasındaki işbirliğiyle havza haline getirmemiz gerekir. Burada kıyıdaş ülkeler olarak hepimiz üzerine düşen görevi yapmak durumundayız. Bütün alanlarda atılması gereken adımları NATO olarak atmalıyız. Atmazsak tarih bizi affetmez. Somut önerilerimizi Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerle paylaşacağız.
“EKONOMİK VE TİCARİ BAĞLAR GÜÇLENDİRİLMELİ”
Ortak güvenliğimizin askeri olarak sağlanamayacağını kabul ediyoruz. Ekonomik ve ticari bağlar güçlendirilmeli. Ortak kültür mirasımızı hep birlikte sahiplenerek gelecek nesillere taşımamız önemlidir. İşbirliği süreci, işbirliği konseyine tam destek veriyoruz. Güneydoğu Avrupa ülkeleri arasında mevcut olan daimi sekretaryanın İstanbul’da kurulmasını teklif ediyoruz. Ortak bildirinin bölgedeki işbirliği ve dayanışmayı geliştirmesini diliyoruz.