MEDYAGUNDEM.COM- Önce MEDYAGÜNDEM yazdı, Ekrem Dumanlı’nın Pensilvanya tarafından üzerinin nasıl çizildiğini… Ekrem Dumanlı “masör kurbanı” oldu, Gülen örgütü tarafından nasıl ipi çekildi anlattık.
Sonra işe yazarımız KARBİ el attı, Dumanlı’nın Azerbaycan’a “idari işler müdür yardımcısı” olarak atanacağını yazdı.
Dün de Yeni Şafak’ta Cem Küçük Dumanlı için “Hain yayınlarda sınır tanımayan Zaman cephesinde Ekrem Dumanlı ise malum fizyoterapist meselesi yüzünden Türk mahkemelerinden önce muhtemelen Pensilvanya tarafından yargılanıp ceza yiyecek. Paralel idam sehpası çoktan Dumanlı için kuruldu. O fizyoterapiste gidip bülbül gibi ötmeyecektin Dumanlı.” diye yazdı.
Ve bugün…
Dumanlı’nın Zaman gazetesindeki yazısında o “tehdit eden”, kibirli, saldırgan tutumundan iz yoktu.
“Zamanı durduramazsınız” başlıklı yazısında özetle nasıl başarılı bir genel yayın yönetmeni olduğunu anlattı.
Haydar Baş’ın her kaybettiği seçim sonrası gazetesi Yeni Mesaj’daki başyazısına dönen bir yazıyla Dumanlı, adresi Pensilvanya olan “Hocam ben ettim sen etme, bir masör yüzünden beni harcama, bak Zaman’ı nasıl başarılı biçimde dimdik ayakta tuttum, beni kovmayın” yazısı yazdı.
Dumanlı Pensilvanya’ya Gülen için götürdüğü masör için bile hala bir cevap veremedi. Masörün Pensilvanya sırlarını dökmesinin faturası kendisine çıkan Dumanlı’nın bugün de o meseleye girmemesi yeterince meseleyi açık hale getiriyordu.
Durduk yerde şu satırlarla Zaman’dan bahsetmesi Dumanlı için Gülen örgütünde “idam sehpası”nın kurulduğunun işaretiydi:
“Gerçekleri eğip bükmeden yazan, yazarken de rafine bilgilerle tefekkür namusundan taviz vermeyen bir gazete onları rahatsız ediyor, uykularını kaçırıyordu. Birkaç sarsıntı sonunda yazar-çizerlerin gemiyi terk edeceğini, editör ve muhabirlerin o korkunç fırtınadan endişe duyarak bir bota atlayıp kaçacağını sandılar. El Hak öyle davranan da oldu. Ne var ki bu ülkenin akl-ı selimini, fikr-i selimini, hatta zevk-i selimini temsil eden ve millet vicdanına mal olmuş bir gazetenin bırakacağı boşluğun bir daha doldurulamayacağını aklı olan herkes kavrıyordu. Nitekim öyle de oldu. Fikrin namusuna, düşüncenin şerefine inanan Zaman sevdalıları sabitkadem bir duruş sergiledi ve tarih yazdı…
Ya okurlar?
Gerçek bir kahramanlık destanı yazdı Zaman okuru. Meydanlarda alenen hakarete maruz kaldı gazeteleri. Zabıta eşliğinde abonelerin gazetelerine müdahale edildi, suç işlendi. Ücreti ödenmiş gazetesinin her sabah posta kutusuna bırakılmasını hazmedemeyenler “iletişim özgürlüğüne müdahale” suçu işledi, “Bunu bir daha iş yerine getirirsen…” diye başlayan tehdit cümleleri ile karşı karşıya geldi. Despotluğa boyun eğmedi Zaman okuru. Gazetesini bir şeref nişanı gibi taşıdı yanında.”
DUMANLI İÇİN KÖTÜ GÜNLER
Dumanlı’nın bugün editör yazısı Fetullah Gülen’e yazılmış bir “yalvarış” gibi de okunabilir.
Resmen örgütüne savunma verdi.
Bugünkü yazısı ibretlik biçimde Dumanlı’nın duman olduğunun resmidir…
ve dersanelerinde okuttuğu herbir çocuğu için ayrı ayrı zaman abonesi yaptırılan veliler de gönüllü okurdan sayılıyor mu? fikrin namusu, düşüncenin şerefi imiş bahsettikleri. yani kendilerinde olmayan.