DAEŞ’in ABD tarafından Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmek, haritaları yeniden çizmek ve PKK’ya devlet kurdurmak için oluşturduğu artık net. Bu gerçeği hiçbir zaman ne Fetullahçı terör örgütü, ne PKK, ne CHP, ne HDP, ne de Aydın Doğan medyasında göremezsiniz. Aksine o ABD planını destekçisidirler onlar. İşte bugün Ertuğrul Özkök’ün yazısı… Türkiye’ye Esad ve PYD ile el sıkış, anlaş çağrısı yapıyor. PYD ile anlaş diyen bir kafanın aslında DAEŞ’ten farkı yok. DAEŞ de sonuç olarak ABD’nin bir kuklası olarak aynı amaca hizmet ediyor. Ertuğrul Özkök de öyle. Bakın bugünkü yazısı Türkiye’yi bir terör devletine teslim etmeye dayalı ihanet çağrısından öte değil…
MADEM dış politikada çocukluk hayallerini, gençlik hülyalarını, stratejik derinlik palavralarını bir kenara bırakıp makul gerçekçiliğe dönüyoruz…
O zaman bazı şeyleri aynı gerçekçilikle masaya koyma zamanı geldi.
Soracağım soru şu:
Bugün Suriye sınırları içinde bizim için 1 numaralı tehdit unsuru nedir:
Beşar Esad mı…
YPG mi…
Yoksa IŞİD mi…
Kardeşim, sen, ben, hepimiz…
Demagojiyi bırakalım…
Miting meydanı, dernek kürsüsü hamasetini, delikanlı babalanmalarını fırlatıp atıp mantıkla düşün…
Arayıp arayıp da bulamadın mı? Hadi yardım edeyim.
Beşar Esad bizimle savaşmıyor. Biz onunla savaşıyoruz.
YPG bizimle savaşmıyor, IŞİD’in elindeki şehirleri almaya çalışıyor.
Eee ne kaldı geriye…
IŞİD…
Bir de Atatürk Havalimanı’ndaki 47 cenaze…
Durum böyleyse..
BİR: Mantıken yönelmemiz gereken ilk hedef nedir?
IŞİD canileri değil mi…
İKİ: Onunla savaşacaksak, bölgedeki en uygun müttefikimiz kim olabilir sizce…
Esad ve YPG değil mi…
Şimdi geliyorum altın vuruşa…
Hıristiyan Putin’e, Yahudi Netanyahu’ya uzatılan el, neden iki Müslüman’a uzatılamaz ki…
Üstelik de Suriye’nin parçalanması, biraz da 5 yıldır uyguladığınız felaket dış politikadan kaynaklanıyorsa…
Arkadaş… Müslüman orada…
El de sizin eliniz…
Birini Hıristiyan’a, diğerini Müslüman’a uzattığınız iki el…
Yeter ki birini “Zerdüşt”, ötekini “Alevi” diyerek ötekileştirmeyin.
SİZ SELAHADDİN EYYUBİ İSENİZ BİZE SALDIRAN BU MÜSLÜMAN KİM
BAZI cümleler aklımdan çıkmıyor bir türlü…
Mesela, Suriye savaşının başında, hükümetimizin bazı üyelerinin, kafa kesen IŞİD’liler için söylediği şu cümle:
“Öfkeli gençler bunlar…”
Bir de kendini 21’inci yüzyılda Selahattin Eyyubi zannedenlerin söylediği şu cümle:
“Bize karşı Haçlı Seferleri düzenleniyor.”
Şimdi bu Selahaddin Eyyubi zannedenlere sormak hakkımız yok mu…
“Kardeşim tamam hepiniz birer Selahaddin Eyyubi’siniz…
Karşınızda da Haçlılar var…
Kahramanca savaşıyorsunuz…
İyi de bu saldıranların hepsi Müslüman…”
Bu durumda ya onlar Müslüman değil…
Ya siz Selahaddin Eyyubi değilsiniz…
Ya da bütün söylediklerinizin topu palavra…