Türkiye gazetesi yazarı Fuar Uğur bugün köşesinde Soma’daki sırlar ve yalanları yazdı. Özellikle de Doğan Medya Grubu’nun sefaletini…
İşte yazısı:
DOĞAN GRUBU’NUN ÖZENLE PAMUKLARA SARIP SARMALADIĞI MADEN PATRONU
Ömrümde böyle bir basın toplantısı görmedim.
Kaos desem değil, miting desem hiç değil.
Başka bir şey.
Toplantıyı yapan, dört gün boyunca Doğan Medya Grubu’nun gazetecileri tarafından özenle pamuklara sarılıp saklandıktan ve korunduktan sonra, nihayet kamuoyunun önüne çıkan Soma Madencilik Holding’in patronu Alp Gürkan’dı.
Aslında 1 saat 45 dakikalık sürede gazetecilerin birbirinin içine geçen soruları, bağırış çağırışları arasında yanındaki görevlilerle hep kaçamak, birbirleriyle çelişen cevaplar verdiler.
En çok sıkıştırıldıkları husus “Yaşam Alanı”ydı.
Ve o tuhaf diyaloglar:
Görevli:
“Biz Ciner Holding’den devraldığımızda 500 kişilik bir Yaşam Alanı vardı ama kapattık.”
Israrlı sorular üzerine aynı görevli:
“Yaşam Alanı yok.”
Patron Alp Gürkan:
“Vardı ama yenilerini yaptığımız için kapattık.”
Sonra yine Alp Gürkan:
“Yasalar Yaşam Alanı yapmamızı öngörmüyor.”
Bir diğer görevli:
“Kömür madeninde Yaşam Alanı olmaz.”
Bir gazeteci o kargaşa içinde “Sosyal Güvenlik Uzmanınız bir gün önce gaz kaçağına ilişkin rapor vermiş, neden çalışmayı sürdürdünüz?” diye sordu.
Güme gitti. O da cevap verilemeyen onlarca sorunun arasındaki yerini aldı.
Toplantıdaki görevlinin eşi ise madeni denetlemeye gelen iş müfettişlerinden biriymiş. Onu da orada öğrendik.
Sözün özü şu:
Yasada gerçekten de Batı’da örneklerini gördüğümüz yaşam alanları zorunlu tutulmuyor. Zorunlu tutulan revir benzeri sığınma odaları. Kömür madenleri içinde Yaşam Alanı kurmak zor, o da doğru.
MADEN PATRONU SIYRILAMAZ
Ancaaak!
1- Öncelikle mesele insanî ve vicdanî bir görev. Maslak’ta 56 katlı gökdelenin iki dairesinden gelecek para bunu karşılar. 284 işçinin hayatından daha mı önemli?
2- Kömür madeni içinde “Yaşam Alanı” yapılmaz ama maden damarının yakınındaki taş katmanlara yapılabilir. Yeni teknolojik imkânlara uygun, 12-40 kişi arasında işçinin en az 30 gün yaşayabileceği geniş odalar. Madenin içinden de buraya tahliye yolu döşenir.
3- Zaten Kozlu madenine gidip “Burada metan çok deniliyor ama siz gelip bir de Soma’yı görün, sürekli yanıyor” diyecek kadar olaya vakıfsın. Üstelik geçen yıl “yaşam odaları yaptıracağım” demiş ama maliyeti birkaç milyon çıkınca da vazgeçmişsin.
Yani Alp Gürkan meselenin farkındadır.
Bu işten “Devlet yasalarda öngörmüyor” diyerek sıyrılamaz.
Kısaca;
Alp Gürkan, bu facianın taammüden sorumlusu olarak görünen kişidir.
SOMA’DA BİR YILDIZ; TANER YILDIZ
Sahicilik, kendi gibi olmak, esneklik, tevazu, sakinlik…
Bu özelliklerin üzerine çalışkanlık, sabır ve bilgiyi ekleyin.
Enerji Bakanı Taner Yıldız tam da buydu.
Yüz akıydı.
Halkın, işçilerin, ailelerin arasındaydı.
Onu bazen bir çorba sırasında, bazen de madenden çıkarken isyanla haykıran maden işçisinin omzuna “Sen terlisin, gel şu ceketi omzuna al, ondan sonra istediğini söyle” derken gördük. Çelikten bir sinir, ama soğuk değildi. Kimi “gazeteci”lerin provokatif sorularına verdiği cevaplar ise had bildirici olmak yerine, vicdanları uyandıracak özellikteydi.
Neredeyse dört gün ve dört gece uyumadı. Her an, her gelişmede açıklama yaptı. Soma maden işçileri ve onların aileleri bir tek ona güvendiler, ona konuştular ve dertlerini anlattılar.
“İyi ki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik yerine Taner Yıldız burada” diyenlerin sayısı hiç de az değil.
Somalılar onun kıymetini biliyorlar.
Biz de bilelim.
MADEN İŞÇİLERİNDEN GAZETECİLİK DERSLERİ
Soma maden işçilerinin aileleri ve Soma’nın yerli ahalisi…
Yanlarına yerli ve yabancı basını yaklaştırmıyorlar.
Gönüllü olarak yemek dağıtımı yapan bir arkadaşımız aktarıyor:
“Bir maden işçisinin eşi, kendisine mikrofon uzatan kadın gazetecinin üzerine çığlıklar atarak yürüyüp defolun, düşün yakamızdan diye bağırdı.”
Bazı gazeteciler Kızılay görevlilerinin koluna girerek “Ya abi bana bir madenci bulur musun?” diye dileniyor. Kızılay yardım kuruluşu nasıl olsa.
DOĞAN MEDYA GRUBU’NUN SEFALETİ
Doğan Medya Grubu’nun sefaleti.
İbretlik bir manzara.
Somalıların Uğur Dündar’ı maden sahasından kovup “Düğünevine mi geldin, çek git buradan” demesi de boşuna değil.
Konuşmuyorlar.
Çünkü istismarı görüyorlar.
Hesip gözümüzün önünde oluyor.Ve bizleri tahrik edip,sokaga cikarmak istiyorlar..Bakin basbakanimizi nasilda tahrik etmeye calisiyorlar,verecegi en kücük tepki byütülerek yurtdisinda bile haber oluyor.Kendileri toplumun belki %5i ama sanki tüm ülke arkalarinda imaji cikiyor.Hasim Kilic bu twitterin ilk suclusu.Bunlari koruyup kolayan,önlerini reel ve sosyal medyada acan bir yargi ile karsi karsiyayiz.Su an tüm bu agababalari,yargibabalari kendilerini güclü sansalarda artik kördügüm acilmak üzere.
Ben Alp Gürkanin tek suclu olduguna inanmiyorum,inanamam.Masondur,gizli iliskileri vardir v.s.Ama bu sabotaj ekip isi.Birde ekipbasi var.Bunun disardan bir beyin oldugu(ocak disindan)nu düsünüyorum.Sonra Pensilvanyayami gider,ingiltereye bakacagiz.
Dogan medya ekibin sözcüsü,disariyada yayin yapan organ.Bu vandallarin sabotajcilarin soluk borusu.CHP ilk gün elebaslari cikip basbakana ve akp caktilar.Sonra bir suskunluk icerisine girdiler.Bazi yorumcular,bunu milli durus olarak gördüler.Bende firtina öncesi sessizlik diyorum,ne planlari var ve nasil saldiracaklar görecegiz.Olaylarim emrkezinde bir parti.Sn Bahceli,düsüncelerine hic katilmasamda onun devlet adamligina hep saygi duydum.Onun milletce tuttugumuz yasi en derinden yasadigina eminim.Benim kendi düsüncelerim,kimseyi baglamaz bunlar.Ak parti icinden sn cumhurbaskanimiza karsi en ufak bir elestiri yok.Ama köskten ayrildiktan sonra gidip torun sevmeli kendisi.Ak partiden kendisine görev cikarmi ben hic beklemiyorum.
aynen imzamı atıyorum