Akşam gazetesinde Kurtuluş Tayiz’in “Medya patronları, MHP’nin iç işlerine müdahale ediyor” başlıklı yazısı şöyle…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, kaç gündür medya patronlarıyla sosyal medya üzerinden kavga ediyor. Bahçeli’nin şikayeti Ciner, Şahenk ve Aydın Doğan’ın sahibi olduğu medya gruplarının parti içindeki muhalefetle birlikte MHP’yi karıştırmaya çalışması.
MHP lideri, medya patronlarına dönük şikayetini şu sözlerle dile getirdi: “Madem MHP’de hayırcı muhalifler etkin ve çoğunluktadır, o zaman YSK ayrı bir sandık kursun, başına da müşahit Aydın Doğan’ı oturtsun. Olmadı Turgay Ciner, yetmiyorsa Ferit Şahenk kurulan ayrı sandıklarda görev yapsınlar. Yanlarına da kirli ve kinli kalem sahiplerini alsınlar.”
Devlet Bahçeli’nin biraz da alayla karışık bu paylaşımları kuşkusuz adı geçen medya gruplarının MHP’yle ilgili yanlı haber ve yayınlarından kaynaklanıyor. Türkiye’de büyük medya grupları hiçbir zaman siyasetin dışında olmadı, her zaman siyasetin tam göbeğinde yer aldılar. Bu eski alışkanlığın hâlâ devam ettiğini görüyoruz.
Doğrusu, adı geçen medya patronlarının elinden gelse Devlet Bahçeli’yi indirip yerine Akşener’i MHP’nin başına getirirlerdi. Ancak Bahçeli’yi deviremedikleri gibi MHP’yi dizayn etmeyi de başaramadılar.
MHP’ye müdahale etmelerinin nedeni doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilgili. Tayyip Erdoğan’ı durdurabilmek için MHP’yi yanlarına çekmek istiyorlar. Fakat bunu başaramadıkları için çok öfkeliler ve bu tepkileri gayet net görülmekte.
Türkiye’de siyaset yapmanın, genel başkan olmanın bedeli her zaman ağır olmuştur. Güç çevrelerine, medya baronlarına biat etmeyen, onları dikkate almayan siyasiler medyanın çevirdiği dolaplar ve ayak oyunlarıyla, itibar suikastları ile hep karşı karşıya kalmıştır. Düne kadar medya baronlarının teslim almadığı tek bir siyasetçi, parti genel başkanı yoktu. Türkiye’de medya baronlarının iktidarını yıkan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan oldu. Manşetlerle savaşarak medya patronlarının gücünü ve etkisini sıfırlayan Erdoğan, diğer parti liderlerinin de önünü açtı.
Devlet Bahçeli’nin, medya patronlarına sosyal medyadan gösterdiği tepki üzerindeki baskı ve şantajın derecesini gösteriyor. Cumhurbaşkanlığı sistemine destek çıkması, değişimden yana olması, oligarşik düzenin yıkılmasına el vermesi ve en önemlisi de milletin kararına öncelik tanıması Bahçeli’ye yönelik saldırıların başlıca sebebidir.
Medya patronları, gruplarını istedikleri gibi “Hayır”cı olarak yönlendirebilir, yayınlarını bu yönde yapabilirler. Ancak partilerin iç işlerine bu kadar dâhil olamaz, MHP’yi dizayn etmeye kalkamazlar. Medyanın siyasete ayar verme dönemi geride kaldı; bir dönemin bittiğini, eski Türkiye’nin eskide kaldığını hâlâ anlayamıyorlar. Umalım ki, cumhurbaşkanlığı sistemine geçişle birlikte bu kötü alışkanlık da değişir.