Ramazan ayında yayına başlayacak “TRT Diyanet TV” için Diyanet İşleri Başkanlığı ile TRT Genel Müdürlüğü arasında protokol imzalandı.
TRT ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın işbirliğiyle ”TRT Diyanet” adıyla yayına başlayacak Diyanet TV’nin protokolü imzalandı. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndaki protokol imza törenine Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç ve Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, RTÜK Başkanı Davut Dursun, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin ve diyanet teşkilatı mensupları katıldı.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, törende yaptığı konuşmada, ”çok güzel işin başlangıcında” olduklarını ifade ederek, Ramazan ayından itibaren TRT Diyanet TV’nin yayın hayatına başlayacak olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çok önemli bir kurum olduğunu vurgulayan Arınç, ”Bugünkü kabul edilmiş protokol içerisinde Sayın Başkanın yeri her ne kadar biraz arkalarda kalmış olsa bile bu eksiklik, kısa zamanda düzeltilecektir ve Diyanet İşleri Başkanımız, kurumun cumhuriyet dönemi içerisindeki gücü ve itibarı oranında protokolün en ön sıralarına gelecektir” dedi.
Din hayatın bir gerçeğidir
Yasanın, RTÜK’e yayın ilkelerini gözetme görevi verdiğini hatırlatan Arınç, ”Bu yayın ilkelerinde ne varsa onu yerine getirmek benim vazifemdir. Kimse beni vazifemden alıkoymasın” diye konuştu.
TRT’nin de RTÜK denetimi altında olmasını istediklerini ve yasayı buna göre düzenlediklerini söyleyen Arınç, şöyle devam etti:
”Din hayatın bir gerçeğidir, geçmişte böyle kabul edilmiyordu. Laikliği tarif edenler, dini, insanların vicdanlarına hapsediyorlardı. Dünyada, dinin yeri yoktu, dini duyguların, anlayışların yeri yoktu.
Aleksander Soljenitsin’in Gulag Takım Adaları isimli kitabı var. Gulag Takım Adaları kitabında çok enteresan bir örnek veriyor eski Sovyetler’deki din anlayışını veya laiklik anlayışını göstermek üzere. Diyor ki; Tanya isimli bir şair vardı, çok küçük bir şiir yazdı, ama o şiirinden dolayı 10 sene Sibirya’da hapse mahkum edildi.
Şiir çok önemli, çok kısa; ‘Dua etmekte hürsün fakat öyle dua et ki yalnız Allah işitsin’ bitti mi? bitti. Hocam ne anladık bu işten. Dua etmekte hürsün fakat öyle dua et ki yalnız Allah işitsin, yani Sovyetler’deki eski din özgürlüğü dediğiniz zaman, Allah’ın işiteceği kadar dua edeceksin başkası işitirse bu din sayılmıyor.
Şöyle tabir edebilirsiniz; rüya görmekte serbestsiniz ama tabir etmeye kalkmayın. Böyle bir din anlayışının zaman zaman ülkemizde de bir kurum veya bir mefhum adına nasıl zedelendiğini hepimiz çok iyi biliyoruz.”
Bozdağ: Tarihi bir hizmetin başlangıcı
Dinin doğru anlatılması ve öğretilmesi noktasında radyo ve televizyonlardan daha fazla yararlanılmasının normal olduğunu dile getiren Bozdağ da, ”Esasında bugüne kadar bizim bu adımı atmamış olmamız, büyük bir eksikliktir. Dünyanın birçok ülkesinde radyo ve televizyonlar bu alanda yayın yapıyor. Türkiye’de de yayın yapanlar var ama ilk kez kamu adına adım atılıyor. Bu tarihi bir adım” diye konuştu.
50 yıllık rüyanın tabiri
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez de, sözlerine, ”50 yıllık bir rüyanın tabiri gerçekleşiyor” diye başladı.
Dini yayın yapılan batı ülkelerinden örnekler veren Görmez, İslam dünyasında da özellikle son 10 yılda dini kurumların müstakil radyo ve televizyonlarla kendi görevlerini yerine getirdiklerini kaydetti. (aa)