TARİH: 15 TEMMUZ GECESİ.. SAAT: 02.12… YER: Ankara-Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Nizamiyesi… FETÖ’cü polis müdürleri Zeki Taşkın, Gürsel Aktepe, Lokman Kırcılı binanın darbecilere teslim edilmesini istiyor. Darbeciler 16 Temmuz sabahı gözaltına alınıyor
SABAH, FETÖ’nün darbe ve iç işgal planını devreye soktuğu 15-16 Temmuz’da Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı binasını ele geçirme operasyonunun görüntülerine ve belgelerine ulaştı.
MUKAVEMET OLMADAN…
Görüntülerde Emniyet İstihbarat Dairesi’nin eski Başkan Yardımcısı Gürsel Aktepe ve Ankara’nın eski Emniyet Müdür Yardımcısı Lokman Kırcılı, beraberlerindeki FETÖ’cü polisler 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece saat 02:09 sularında Turan Güneş Bulvarı’ndaki binaya gidiyor ve bir mukavemetle karşılaşmadan içeri giriyor. O anlar dış ve iç nizamiyedeki güvenlik kameraları tarafından saniye saniye kaydediliyor. Aktepe ve Kırcılı binanın içinde operasyonu sevk ve idare ederken görülüyor.
HABERLEŞME TANGO İLE…
Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı binasının ele geçirildiği süreçte daire başkanlığını Engin Dinç yürütüyordu. Ankara Emniyeti’nin İstihbarat Şube Müdürü ise Cihangir Ulusoy’du. Her iki isim de 15 Temmuz sürecinden sonra bu görevlerinden alınıp başka yerlere atandı. Darbe girişimi başarısızlığa uğrayınca 16 Temmuz sabahı saat 9’a doğru darbeciler gözaltına alınıyor. Darbeci polisler, kendi ifadelerine göre binayı ele geçirmeden önce Tango’dan haberleşerek bina çevresinde toplanıyor.
Darbeci polis müdürleri ve beraberindeki ekibin 16 Temmuz sabahı Turan Güneş Bulvarı’ndaki nizamiyeden çıkarılışı böyle görüntülendi.
AYLIK BAĞLAMIŞLAR
Gözaltına alındıktan sonra itirafçı olan Aktepe ifadesinde “15 Temmuz akşamı saat 21.30’da tablet üzerinden kullandığımız Tango isimli mesajlaşma programına Timur Tecer isimli 1994 mezunu, istihbarat dairede çalışmış olduğundan tanıştığımız şahıstan ‘Darbe oldu, herkes destek için çıksın, General Mehmet ile irtibata geçilsin’ diye yazıyordu.’ 2009’da Lokman Kırcılı, Bülent Demirel, Yunus Yazar ile birlikte görevli gittiğim ABD’de 2 gün Gülen’in yanında kaldım, sohbetlerine katıldım. Bunun haricinde meslekten atıldıktan sonra düzenli olarak her ay 4 bin 500 TL bana destek sağlandı. Her ay Samanyolu Koleji’nde öğretmenlik yapan Zübeyir kod isimli şahıs tarafından ödeme yapıldı. Şahıs ile Tango üzerinden irtibat kuruyordum.” dedi. Aktepe hâkimlik sorgusunda ise binaya giren arkadaşlarını eve gitmeye ikna etmeye çalıştığını iddia etti.
HEM HAİN HEM PİŞKİN!
Binayi işgale gidenler arasında olan İstihbarat Dairesi Başkanlığı’nın Eski Şube Müdürü Zeki Taşkın’ın telefonundaki WhatsApp yazışmalarında da polislerin askerlere direnmemesi yönünde darbe talimatlarına ilişkin yazışmalar bulunmuştu. Binaya giren polislerden Lokman Kırcılı ise darbe sırasında Haydar Meriç cinayetinden aranan bir firariydi. Meriç, Gülen’le ilgili bir kitap yazdığı için 2011’de Kırklareli’nde öldürülmüştü. Kırcılı ifadesinde onca görüntüye ve delile rağmen suçlamaları kabul etmiyor ve örgütsel tavır sergilemeye devam ediyor. “Gülen cemaatini bir terör örgütü olarak görmüyorum” diyor. Lokman Kırcılı ifadesinde şunları söylüyor: “Haydar Meriç soruşturmasında hiçbir ilgim ve imzam yoktur. Bu soruşturma ile ilgili arandığımı öğrendim. Gürsel Aktepe isimli benim gibi benzer dosyalardan hakkında yakalama kararı olan devre arkadaşımla birlikte kaldım.”
‘COŞKUN BAŞKAN DA VARDI’
Binaya giren isimlerden Zeki Taşkın ise ifadesinde şunları söylüyor: “Lokman’a (Kırcılı) Bu iş neyin nesi ben anlayamadım dedim. ‘Bu darbe nasıl olacak’ dedim. ‘Asker içeri girecek, ondan sonra benim irtibatta olduğum bir generalim var’ dedi. ‘Bana haber verecek. Ben de orada olmak istiyorum’ dedi. ‘Çok saçma’ dedim. Yani böyle bir ihtimal olabilir mi. Bu arada işte emniyet istihbaratın bir ekibi geldi kimlik sorgulaması yapıp bizi daireye götürdüler. Benim orada anladığım istihbarata asker arkadaş da girecek veya diğer 5-6 arabada benim tanıdığım bir istihbarat başkanı vardı. Coşkun Çakar ben pasaporttayken benim başkanımdı. O da istihbarat kökenli, onlar da orada vardı ama onlar o saatlerde ayrılmışlardı sadece bizim araba kalmıştı ve dolayısıyla öyle bir hadise oldu. Arkadaşlar gelince bizi içeri aldılar. Daha sonra içerideki olaylarda mühendislerin gelmesiyle ben anladım ki mühendis de gelmiş polisler de girecek dolayısıyla herhalde askeri darbeden sonrada sahipli koltuk sahibi yerine oturacak diye düşündüm.”
-SABAH-