Bugün Cumhuriyet gazetesinin manşeti tam anlamıyla “gazetecilik nasıl katledilir”in kanıtı oldu. Kemal Göktaş imzalı haberde Diyarbakır’da öldürülen Baro Başkanı Tahir Elçi’ye isabet eden kurşunun nasıl polise ait olmadığı tek tek anlatıldı. Ama gazetenin manşetinde Elçi’yi polisin öldürdüğü iddia edildi. Polisin öldürdüğüne dair zorlama manşeti haberin detayları yalanlarken, Cumhuriyet’in hiç bir şekilde Elçi’yi PKK’nın öldürmüş olabileceğine dair ihtimalden söz etmemesi işin başka skandalı. Manşetteki spotu, iç sayfadaki haber yalanladı. Cumhuriyet gazetesi çarpıtma, ve yalanda bugün iyice sınırları zorladı. Fetocu terör örgütünün tetikçiliğine soyunduğundan bu yana Cumhuriyet tıpkı Fetocular gibi çarpıtma ve gerçekleri algı operasyonlarına yem etme işinde iyice zıvanadan çıktı. İşte Cumhuriyet’in son skandalı…
Manşet spotunda Elçi’yi polislerin öldürdüğü iddiası işlendi
İşte haberde nasıl polisin Elçi’yi öldürmeyeceği tek tek böyle anlatıldı
İşte haberin kendisi:
Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesi ile ilgili soruşturmada Emniyet tarafından yapılmış iki ayrı çekimin görüntülerine ulaşıldı. Bunlardan 2 dakika süren bir çekimin MOBESE ve gazetecilerin çektikleri görüntülerle karşılaştırılması ile Elçi’nin öldürülme anına ilişkin bugüne kadar yapılan değerlendirmeleri değiştirecek nitelikte bilgiler ortaya çıktı.
Yeni bulgular, Elçi’nin vurulduğu atışın Dört Ayaklı Minare’nin bulunduğu sokak içinden yapıldığını, ancak görüntülerde araç önünden ateş ettikleri görünen polislerin Elçi’yi vurma ihtimallerinin zayıf olduğunu ortaya çıkardı. Polisleri öldürerek sokağa giren iki saldırganın da sokak içinde ateş etmedikleri tespitiyle birleştirildiğinde, bu bilgi Elçi’nin suikast sonucu veya sokak içinde ama daha geride bulunan polislerce açılan başka bir atışla vurulması ihtimallerini öne çıkardı.
Yapılan analizlerde, 2 polisi öldüren ve Yenikapı Sokağı’na giren 2 PKK’linin, sokağa girmelerinin ardından, en az 7-8 saniye boyunca arkasından sokağa giren polis olmadığı belirlendi. Bu süre içinde de iki PKK’li zaten Dört Ayaklı Minare’nin olduğu sokağın sonuna varmışlardı. Yani sokağa saldırganların arkasından girerek ateş eden polislerin Elçi’yi vurmuş olma ihtimalleri yoktu. İki PKK’linin sokakta ateş açtıklarının görülmemesi ve kaçarak girdikleri sokağa arkalarından giren polisin görünmemesi Elçi’yi öldüren atışın “sokak içinden” yapıldığı sonucuna götürdü.
Sonra vuruldu
Ortaya çıkan yeni görüntüler ise Elçi’nin birinci saldırganın yanından geçmesinden sonra vurulduğunu gösterdi. Bu bulgu, Elçi’nin Doblo marka araç önünden kaçan saldırganlara ateş eden iki polisten birinin tabancasından çıkan kurşunla vurulması ihtimalini de oldukça zayıflattı. Çünkü birinci saldırgan Elçi’nin yanından geçerken bu iki polisin yönü yukarı dönüktü ve ancak ikinci saldırgana ateş ederken Elçi’nin olduğu tarafa doğru ateş etmeye başlamışlardı.
Bir diğer değerlendirme ise polislerin bulundukları açıdan yaptıkları atışların Elçi’ye isabet etmesinin mümkün olmadığını ortaya koyan ölçümler. Buna göre iki polisin önünde bulundukları Doblo araçtan paralel atış yapmaları halinde, atışları büyük bir olasılıkla dört ayaklı minarenin sütunlarına gelecekti. Görüntülerde de bu iki polisin ikinci saldırgana, yani sokağın soluna doğru atış yaptıklarını gösterdi. Mardin Kebap’ın yanındaki ara sokakta bazı polislerin olduğunun tespit edilmesi de dikkat çekici.