Başkanlık sisteminin, gündem belirleyen bir Türkiye’nin gücüne güç katacağını belirten Erdoğan: Gelişmiş ülkelerin çoğunda var. Demek ki verim alınıyor. Ayağımıza neden pranga bağlıyoruz?
Etiyopya-Cibuti ve Somali dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını cevaplandıran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, başkanlık sistemi tartışmalarına dair önemli mesajlar verdi.
Gündemi belirlenen Türkiye’den gündem belirleyen Türkiye’ye geçişte Başkanlık sisteminin rolü ne olur? Bu konuda hükümetle bir uyum problemi var mı? Kulislere çeşitli iddialar yansıyor…
Öncelikle gündemi belirlenen bir Türkiye ile gündem belirleyen bir Türkiye noktasında, gerçekten ben Başkanlık Sistemi’nin bu sürece güç katacağına inanıyorum. Bu bir defa İki kere iki dört. Başkanlık sisteminin sağlayacağı en büyük avantaj, çok başlılığı ortadan kaldırması olacaktır. Karar süreçlerine etkisi çok olumlu olacaktır. Seri karar almak, çok daha çabuk netice almayı getirecektir diye düşünüyorum. Zira bizdeki mevcut sistemde karar süreci süratle işliyor dersek kendimizi aldatırız. İkincisi, her zaman söylediğim bir şey var; gerek insan yönetiminde, gerek paranın yönetiminde, gerekse bilginin yönetiminde çok daha verimli olabiliriz ama şu anda verimli değiliz, bu çok açık net, ortada. Bizim verim ekonomisini devreye sokmamız lazım. Verim ekonomisi devreye sokabilirsek, netice almamız da o denli artacaktır. Bu noktada tabii Türkiye’nin bazı zaafları var, biz bugüne kadar birçok şeyleri yatırım noktasında yapabildiysek hakikaten bazı sıkıntıları yaşayarak olmuştur. Eğer burada bir başkanlık sistemi olmuş olsa, yatırımlar noktasında da, alt yapı, üst yapı, insana yönelik yatırımlarda da çok daha başarılı neticeler alırız diye inanıyorum. Şimdi burada bazı şeyler tartışılıyor; Amerikan sistemi mi, Fransa’daki gibi yarı başkanlık sistemi mi, yoksa diğer ülkelerin başkanlık sistemleri mi?.. Şunu çok açık net ortaya koymak lazım; gelişmiş ülkelere bakalım, acaba bu gelişmiş ülkelerin ne kadarında başkanlık sistemi var, ne kadarında yok? Görüyoruz ki tamamına yakınında başkanlık sistemi var. Bu neyi gösteriyor?.. Demek ki buradan netice alınıyor. Buradan netice alındığına göre, biz niye hâlâ ayaklarımıza prangaları bağlayalım, gitmemek, koşmamak için buna devam edelim.
Şu anki yapı neden ayağımızda pranga?
Ben iki Cumhurbaşkanı ile çalıştım; birincisi Cumhurbaşkanı ile çalışma dönemimiz farklı, Abdullah bey ile çalışma dönemimiz farklı idi. Şimdi Abdullah bey değil de başka biri olsaydı, biz bu kadar rahat çalışamayacaktık. Hükümetle aramızda uyum problemi olup olmadığını sormuştunuz… Biz tabii ki koordineliyiz, hükümetle aramızda kolay kolay Allah göstermesin herhangi bir şey olmaz. Ben kolaylaştırıcı olacağım, hükümet de bu noktada çalışmalarını rahatlıkla sürdürecek. Tabii dışarıdan dedikodu üretenler olacaktır, birçok şeyleri söyleyenler olacaktır. Bunları üretenler mevcut iktidarın başarılı olmasını isteyenler değil, istemeyenlerdir. İşte kalkıp da şu anda Cumhurbaşkanlığı makamını dahi kaçak saray olarak niteleyecek kadar alçalanlar, seviye kaybına uğrayanlar… Şu anda içinde bulunduğumuz uçak, şu uçağı dahi eleştirenlerin dünyaya bakışlarını düşünün. Büyük düşünemezseniz, ufkunuz büyük olmazsa, sizler gelişmiş ülkelerle rekabet yapamazsınız. Nasip olursa kasımda G-20’yi yapacağız. G-20’de Türkiye başkanlık yapıyor. Kasım ayındaki bu başkanlığımız yine bir mesaj olacak. Bütün bunlar bir şeyi getiriyor. Artık Türkiye işte gündemi belirleyen ülkelerden bir tanesi, onun için G-20’ye şu anda başkanlık yapabilecek noktaya geldik. Bizim hükümetle aramızda herhangi bir sıkıntının olması gibi birşeyleri yayanlar sadece kendi arzularına ulaşma gayreti içerisindeler, ona da kolay kolay ulaşamazlar.
Sayın Davutoğlu ile aranızda Başkanlık Sistemi’ne geçiş noktasında görüş ayrılığı var mı?
Arkadaşlar, bu konu yeni konuşmaya başladığımız bir şey değil. Benim Başbakan olduğum gün değil, taaa, belediye başkanlığımdan beri Başkanlık sistemi konuştuğum, savunduğum bir tezdir. Ahmet Bey gerek Başdanışmanlık yaptığı dönem, gerek dışişleri bakanlığı yaptığı dönemde yine Başkanlık sistemini meydanlarda hep konuştuk. Yine Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Başkanlık Sistemi’ni yine aynı şekilde konuştuk, dolayısıyla bu göreve böyle geldik. Zannediyorum ki, Ahmet Bey’in de -ki Yeni Anayasa’da bile bizim üzerinde durduğumuz konulardan biriydi- savunulacak en önemli tezlerden bir tanesidir. Bu seçimlerin de bence bu seçimlerin de üzerinde konuşulacak konularından biri olacaktır diye düşünüyorum. Önemli bir argümandır, önemli bir başlıktır, çünkü Türkiye’nin sistemdeki zaafını giderecek olan bir anlayıştır.
Başkanlık sisteminde, denge ve denetleme mekanizmalarının kurulamayacağını, ciddi bir antidemokratikleşme süreci başlatacağını öne sürenler de var…
Tam aksine, Başkanlık sistemindeki denetim mekanizmaları şu andaki bizim mevcut sistemde yok. Örneğin, ABD’de Temsilciler Meclisi, Senato herhangi bir yetkiyi vermedikten sonra Sayın Obama adım atamaz. Gerek para kullanımında gerek ne olursa olsun. Bir helikopteri bir yere verecek değil mi, geçmediği sürece veremez. Bakın Sağlık ile ilgili reformu halledebildi mi?..Tam başardım derken iş tersine döndü.
Siz denetleme gücü sağlam bir sistem mi istiyorsunuz?
O olması lazım ama aldığı gücü de kullanması lazım. Şimdi Sayın Obama Temsilciler Meclisi’nde gücünü kaybetti, Senato’da kaybetti. Eğer gücü olsaydı rahat olacaktı, istediği yetkileri oradan alabilecekti. Ama şimdi o yetkileri alamama durumu ile karşı karşıya. Başkanlık sisteminde güçlü bir iktidar olduğu zaman Temsilciler Meclisi veya Senato’nun engellemesi söz konusu olmayacak ki… Ben şunu da savunuyorum; ikili bir sistem değil tek sistem.. Şu anda bizim Parlamento nasıl, tek sistem olmalı ve tek sistemle gidilmeli diye düşünüyorum. Orada da zaman kaybı olmamalı. İkiliyi ileri sürenler de var, o işi geciktirir. Tekli sistemde çok daha seri karar almak mümkün olur. Güçlü bir iktidarsanız, güçlü bir iktidar olarak da Başkan’a yetkisini verecektir, verdikten sonra da denetleyecektir.
PARALEL YAPI KİRLİ İLİŞKİLERE GİRİYOR
Etiyopya’da ‘Paralel Yapı’nın buradaki okulları kapatılsın’ dediniz…
Her gittiğimiz yerde devlet başkanları ile görüşüyorum. Ülkesinin hükümetini, o ülkelerin hükümetlerine veya parlamenterlerine olumsuz şekilde şikayet eden anlayışa karşı biz de gereği neyse yapacağız. T.C. hükümetini kalkacaksın karalayacaksın, her türlü olumsuz şeyleri söyleyeceksin, bunu Amerika’da birinci derecede yapacaksın… Oradaki milletvekilleri ile senatörlerle maalesef çok çirkin ilişkiler içerisine giriyorlar, kirli ilişkiler içine giriyorlar, Türkiye’yi oralarda karalama kampanyaları yürütüyorlar…
Paralel çetenin para kaynakları, okullar, dershaneler, yan kuruluşlar, şirketler vesaire…
Her şey hukuk devletinde hukuk sınırları dahilinde yapılıyor 1 Eylül 2015’te dershaneler kapanıyor. Okullarında da kayıtlarda çok ciddi düşüşleri var. Maliye Bakanlığımızın ciddi manada hassasiyeti var. Ayrıca devletin yapılanması içinde bu örgüte kesin tavır var, atamalarda vesaire. Devlet hukuk devletidir, atacağı adımları demokratik yine aynı şekilde hukuk devleti çerçevesi içerisinde atacaktır. Ben, uzun süreli mücadele derken, tahayyül edilemeyecek bir uzun süreç görmüyorum. Yeter ki, MGK’nın tavsiye kararından sonra, hükümetin Bakanlar Kurulu kararı ve şimdi de 2015 siyaset belgesinin içerisine girecek olması işi kolaylaştıracaktır. Legal görünüm altındaki illegal örgütlerden paralel devlet yapılanması. PDY ve PY olarak Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin içerisine bu şekilde giriyor. Bu kararlılığı devam ettirdikten sonra inşallah en kısa zamanda neticeyi alacağız.
‘DEDİKODU ÜRETENLER OLACAKTIR’
“Hükümetle aramızda kolay kolay Allah göstermesin herhangi bir şey olmaz. Ben kolaylaştırıcı olacağım, hükümet de bu noktada çalışmalarını rahatlıkla sürdürecek. Tabii dışarıdan dedikodu üretenler olacaktır, birçok şeyleri söyleyenler olacaktır. Bunları üretenler mevcut iktidarın başarılı olmasını isteyenler değil, istemeyenlerdir. İşte kalkıp da şu anda Cumhurbaşkanlığı makamını dahi kaçak saray olarak niteleyecek kadar alçalanlar, seviye kaybına uğrayanlar…”
‘ÜST AKIL PARÇALAMAK İÇİN DEVREDE’
“İslam dünyası üzerinde büyük operasyonlar oluyor. Bu Müslüman Kardeşler olur, başkaları olur fark etmez. Bir parçalama metodu uygulanıyor. Daha önce dediğim gibi bir üst akıl bu operasyonları sürdürüyor. Bu üst akılın operasyonlarına karşı ortaya konulacak tavır çok önemli. İslam dünyasındaki birlik ve beraberliği sağlayabilmek için de hep birlikte çalışmamız lazım.”
(SEVİLAY YÜKSELİR/SABAH)
Bu ülkenin ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı olan Sayın Recep Tayip Erdoğan’ın resimlerinin artık paralarımızın üzerinde görmek istiyoruz. Zamanı gelmedi mi? Sayın Cumhurbaşkanımızın resmi olmayacakta kimin resmi olacak?