Akşam gazetesi yazarı Etyen Mahçupyan önemli bir tartışma konusunu başlatarak azınlıkların Türkiye’deki siyasal tutumunu analiz etti.
Mahçupyan’ın özellikle Türkiye’deki Yahudi cemaatine ilişkin saptamaları çok konuşulacak.
İşte yazısından o bölüm:
BUGÜN YAHUDİ CEMAATİNİN NEREDEYSE TÜMÜ SÖZCÜ OKUYOR
Azınlıklar devletin altında ezildiler ama kendilerini de bir türlü Müslümanlarla eşit görmediler. Dolayısıyla AKP’nın taşımakta olduğu ihtilalci değişim sürecinde halen çözemedikleri bir ikilemle karşı karşıya kaldılar. Bunu somut olarak Sözcü gazetesi örneği üzerinden anlatmak mümkün… Bugün azınlıkların büyük çoğunluğu, ama Yahudi cemaatinin neredeyse tümü Sözcü okuyor. Erdoğan’a hakaretleri ezberleyerek ve aralarında paylaşarak biriktirdikleri öfke ve nefret duygusunu günlük olarak tazeliyorlar. Oysa sorsanız AKP hükumetlerinin bugüne dek en azınlık yanlısı iktidar olduğunu da söylerler! Ama ortada birkaç yüzyıl geriye giden bir Müslüman alerjisi ve gizli aşağılaması var. Bu nedenle Sözcü tarihsel bir psikolojik ihtiyaca cevap veriyor.
YAHUDİ CEMAATİNİN SORUNU
Derken Gazze olayı patlıyor ve gülünç olsa da Sözcü İsrail ile Erdoğan’ın ‘yandaş’ olduğu tezini işlemeye başlıyor. Tabii Erdoğan’a olan hakaretlere İsrail’e ve zımnen Yahudilere yönelik olan daha beterlerini ekleyerek… Bir yanda Erdoğan karşıtlığı, diğer yanda sizlere Trakya pogromunu, Varlık Vergisi’ni, 6-7 Eylül’ü yaşatmış, vakıf mallarınıza hayasızca el koymuş bir devlet anlayışı… Bir yanda Müslüman alerjiniz, diğer yanda kılcal damarlarındaki antisemitizmi hissettiğiniz bir kaba milliyetçilik. Hangisini tercih edeceksiniz? Yoksa bir tercihte bulunmayıp, hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ederek kendinizi her geçen gün daha damardan Tayyip Erdoğan ‘çirkinlemesine’ mi maruz bırakacaksınız?
Azınlıkların ve özelde Yahudi cemaatinin ikilemi bu topluma yabancı durmalarıyla, yerliliğe direnmeleriyle ilgili… İçten içe kendimizi büyük görmenin bizleri nasıl küçültebileceğinin işareti. Kendi anlam dünyanda bir başkasını horlamanın vazgeçilmez bir kimliksel niteliğe dönüşmesi, kendini zalimin elinde oyuncak kılmayla sonuçlanabiliyor. Böylece şu veya bu gazetenin ya da söylemin ‘tüketicisi’, belki de müptelası oluyoruz. Birilerini çirkinleştirme arzusu, dönüp dolaşıp insanı tarihsel bir çirkinliğin parçası yapabiliyor…
Etyen Bey çok saygı duyduğum bir yazardır. tespitleri çok doğru Ne yazık ki ülkemizdeki azınlıklar Erdoğan hükümeti döneminde öncesiyle kıyaslanmayacak hak ve özgürlüklere sahip olsalar da sözcü gazetesi gibi bir gazeteyi okumaları belki sadece aidiyet duyguları ile değil aynı zamanda sermayenin ve ayrıcalıkların kendi ellerinden kayıp halkın tabanına doğru dağılmasıyla da ilgili olabilir yani bu ülkede artık para kazanabilmek ve zengin olabilmek için eskiden olduğu gibi mason ya da azınlık olmaya gerek yok.