Taksim Gezi Parkı’ndaki eylemler dünya medyasında da yankı buldu. CNN International’ın sunucusu Christiane Amanpour’un yanlı yanlış haberleri, moralleri bozdu…
Türkiye’de ne zaman gergin bir ortam olsa, CNN International hemen bunu abartarak haber yaptı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Eric J. Rubin’in eşi olan CNN’nin sunucusu Christiane Amanpour’un yanlı yayınları da bunu kanıtladı.
Uzun zamandır bu kuruluşun yaptığı yayınlar tartışıldı. Irak’tan yayın yaptı, savaş çıktı. Mısır’a konuşlandı, ülke karıştı. Hangi ülkeye girdiyse, orasının sonu iyi olmadı. Zaten şöyle bir kanı yaygınlaştı: “Christiane Amanpour nereye çöreklense, orada operasyon var demektir.”
TAM KADRO TAKSİM
Taksim Gezi Parkı’ndaki olayları bir süredir canlı yayınla dünyaya duyuran CNN’in yanlı tutumu, dikkatlerden kaçmadı. Daha önce İstanbul’da bir muhabiri bulunan yayın kuruluşu, şimdi Taksim’de 4 muhabir ve 9 kişilik teknik ekiple konuşlanmış durumda. Amanpour, önceki akşam buradaki muhabirlerine bağlanarak yapılan canlı yayınlarla polisin marjinal guruplara yaptığı müdahaleyi, “Masum insanlara orantısız güç kullanılıyor” diye abarttı. Adeta dünyayı, Türkiye’ye karşı kışkırttı.
DANIŞMANLA TARTIŞTI
İşte tam bu sırada Erdoğan’ın Başdanışmanı İbrahim Kalın yayına bağlandı. Kanalın yanlı haberciliğini eleştirip, “Bunlar, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ne saldıran ve birkaç kişiyi öldüren sol görüşlü bir örgüt” dedi.
Ardından, “Siz ellerinde sopa ve molotofkokteylleri olan insanların Beyaz Saray’a yürüdüğünü ve kamu malına saldırdığını düşünebiliyor musunuz? Bu insanların kamu malına saldırmalarına izin verilir miydi?” diye devam etti.
Köşeye sıkışan Amanpour, her zamanki gibi kaçmayı tercih etti. “Şov bitti bayım” diyerek Kalın’ı yayından aldırdı. Aynı sunucu, bir süre önce de AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Çavuşoğlu’nu yayına almış ve “Taksim’e alışveriş merkezi yapılacak mı?” diye sormuştu.
Haddini aşan Amanpour, “Öyle bir şey yok” yanıtına rağmen Çavuşoğlu’na sert çıkmıştı.
CNN’in Türkiye’deki muhabirleri de Amanpour’dan farklı değil… Arwa Damon Kandil’e 24 kez gitti. PKK lehine yaptığı haberlerle biliniyor. Kanalın Asya muhabiri Nick Paton-Walsh Türkiye aleyhinde birçok haber yaptı.
CNN, TAM TARAF OLDU
CNN International, Taksim Meydanı’ndan 9 saat canlı yayın yaptı. Polisin marjinal gruplara müdahalesini, “Masum göstericilere yapıldığı” şeklinde yansıttı. Haber sunucusu Christiane Amanpour’un yanlı yayını, İbrahim Kalın’ı da kızdırdı. (Takvim)
Türkiye yıllardır Avrupa Parlamentosu (AP) gündemini bu denli meşgul etmemişti. AP’nin yılda bir kez tartışıp oyladığı rutin Türkiye raporları dahi senelerdir bu kadar yankı uyandırmıyordu. Gezi Parkı eylemleri, son zamanlarda bilinçlice Türkiye konusunu ele almaktan kaçan AB’yi, sancılı bir adaylık süreci yaşayan bu ülkede yaşananlar hakkında zorla da olsa görüş belirtmeye itiyor. Türkiye’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetine karşı başlatılan protesto eylemleri, AP’nin bu hafta Strasbourg’daki genel kurul toplantılarında mercek altına alınıyor.
Türkiye’deki gelişmelerin AP genel kurul gündemine alınması teklifi geçen hafta Yeşiller Grubu’ndan gelmiş, kimse karşı çıkmamıştı. Teklif üzerine 12 Haziran çarşamba günü AP genel kurulunda “Türkiye’deki durum” başlıklı özel bir oturum düzenlenecek. Oturumda AB adına Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton görüş belirtecek. Ashton, Türkiye’de yaşananlar hakkında son yaptığı açıklamada tüm taraflara “itidal” çağrısında bulunmuş ve “diyalog, karşılıklı saygı ve anlayışa dayalı bir çözüm” bulunmasını istemişti. Ashton’ın bu hafta AP genel kurulu kürsüsünden Türk hükümetine daha net mesajlar göndereceği söyleniyor.
Eşbaşkanlıkları Fransız parlamenter Daniel Cohn-Bendit ve Alman parlamenter Rebecca Harms tarafından yürütülen Yeşiller Grubu, AP genel kurulundaki oturum öncesinde pazartesi akşamı Strasbourg’da “İstanbul İsyanı” başlıklı halka açık bir konferans düzenledi. Konferansa Türkiye’den konuşmacı olarak Korhan Gümüş (Taksim Platformu), Rojda Tekin (Antikapitalist Müslümanlar) ve Sevil Turan (Yeşiller-Sol Gelecek Partisi) davet edildi. Aktör ve tiyatro sanatçısı Mehmet Ali Alabora ise video konferans aracılığıyla katıldı.
Taksim Platformu temsilcisi Korhan Gümüş, yaşananları “devrim” olarak tanımladı ancak “siyasi değil, hukuk devletine doğru giden bir devrim” olduğu görüşünü savundu. Yaşananlar sayesinde “Herkese kamusal bir alan oluştuğunu” savunan Gümüş, “Devlet artık bunu nasıl yöneteceğini bilemiyor. Erdoğan da bilemiyor. AKP içinde de bölünme yaşanıyor” şeklinde konuştu.
Antikapitalist Müslümanlar hareketi adına konuşan üniversite öğrencisi Rojda Tekin, Gezi Parkı olaylarını bir “kıvılcım” olarak niteledi ve “Bundan önce sokakta birbirlerine tahammül edemeyen fraksiyonlar şimdi dayanışma içinde. Bu kadar baskıya karşılık olarak bir patlama yaşanacaktı ve bu patlama yaşandı. Erdoğan hâlâ kendine muhatap arıyor. Artık muhatabı halktır, bunu anlaması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Yeşiller-Sol Gelecek Partisi adına konferansa davet edilen Sevil Turan ise Türk hükümetini insanlara “nefes aldırmamakla” suçladı. HES yapımları, termik santraller, altın madenleri, İstanbul’a 3’üncü köprü ve kanal projelerini örnek gösteren Turan, “Bu artık ekoloji değil demokrasi meselesi. Daha iyi yaşam tarzı adına İstanbul’un tarihsel dokusunu bozan bir tarz pazarlanıyor” dedi. Turan, güvenlik güçlerinin Gezi Parkı’ndan çekilmesini, olaylarda gözaltına alınanların serbest bırakılmasını, parkın muhafaza edileceğinin duyurulmasını, Taksim’de gösteri yasağına son verilmesini ve demokratikleşme taleplerinin karşılanmasını istediklerini söyledi.
Türkiye’deki gelişmeler AP’deki siyasi grup liderlerinin pazartesi günü Strasbourg’da düzenledikleri olağan basın toplantılarının da gündemindeydi. AP’nin sayıca en önemli grubu olan Hıristiyan Demokratların lideri Joseph Daul, gelişmeleri dikkatle takip ettiklerini ve polisin eylemcilere karşı kullandığı aşırı gücü “kınadıklarını” söyledi. İfade, basın ve toplanma özgürlüklerine saygı duyulması gerektiğini vurgulayan Daul, “demokratik toplumlar diyalog ve saygı üzerine kuruludur” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE’YE İLİŞKİN KARAR TASARISI
AP’nin sayıca ikinci büyük grubu konumundaki Sosyalistler ve Demokratlar’ın (S&D) lideri Hannes Swoboda, Türkiye’nin siyasi bölünmüşlüğüne işaret ederek, “milliyetçilik ve İslamizm ötesinde yeni bir Türkiye kurulması gerektiği” görüşünü dile getirdi.
Liberal Grup başkanı Guy Verhofstadt ise Başbakan Erdoğan ile “gerçekleri konuşmak gerektiği” görüşünü ifade etti. Verhofstadt, “Çoğunluğa sahip olmak çoğunluğun diktası demek değildir. Bu gerçeğin Sayın Erdoğan’a hatırlatılması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Daniel Cohn-Bendit ise “Başbakan Erdoğan’ın protesto eylemleri karşısındaki tutumu bizim demokratik devlet anlayışımızla uyuşmuyor” ifadelerini kullandı.
AP tüm bunlara ek olarak 13 Haziran perşembe günü Türkiye’deki gelişmeler hakkında bir de karar tasarısı oylayacak.
Kaynak: DW Türkçe
Icerdeki isbirlikciler olmasa…
Konu, Avrupa Parlamentosu’nun (AP) bu hafta Strasbourg’daki genel kurul toplantılarında masaya yatırılacak. Swoboda, Türkiye’nin “çok bölünmüş bir ülke” olduğunu iddia etti.
Türkiye’deki protesto eylemleri hakkında AP Genel Kurulu’nda 12 Haziran Çarşamba günü özel bir oturum düzenlenecek, Oturumda AB adına Dışişleri ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton görüş belirtecek. AP, 13 Haziran Perşembe günü de Türkiye’deki olaylar hakkında bir karar tasarısı oylayacak.
AP Yeşiller Grubu da bugün öğleden sonra “İstanbul İsyanı” başlıklı halka açık bir konferans düzenliyor. Konferansa AP kanadından konuşmacı olarak AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Fransız parlamenter Helene Flautre, Yeşiller Grubu eşbaşkanları Daniel Cohn-Bendit ve Rebecca Harms katılacak. Yeşiller Grubu konferansa Türkiye’den konuşmacı olarak Korhan Gümüş (Taksim Platformu), Rojda Tekin (Antikapitalist Müslümanlar) ve Sevil Turan’ın (Yeşiller-Sol Gelecek) katılacağını duyurdu.
Türkiye’deki gelişmeler AP’deki siyasi grupların liderlerinin bu sabah düzenledikleri basın toplantılarının da gündemindeydi. Sosyalistler ve Demokratlar Grubu (S&D) lideri Hannes Swoboda, Türkiye’nin “çok bölünmüş bir ülke” olduğunu belirtip, “milliyetçilik ve İslamizmin ötesinde yeni bir Türkiye kurulması” gerektiği görüşünü savundu.
Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Daniel Cohn-Bendit, Başbakan Erdoğan’ın protesto eylemleri konusundaki tutumu için “Bizim demokratik devlet anlayışımızla uyuşmuyor” ifadelerini kullandı. Cohn-Bendit, “AB’nin Türkiye’yle yürüttüğü katılım müzakerelerinde daha fazla başlık açılmış olsaydı Avrupa’nın şimdi Türk hükümeti üzerinde daha fazla ağırlığı olurdu” görüşünü dile getirdi.
‘ÇOĞUNLUK DİKTASI’
AP Liberal Grup başkanı Guy Verhofstadt, “Çoğunluğa sahip olmak çoğunluk diktası demek değildir. Bu gerçeğin sayın Erdoğan’a hatırlatılması gerekiyor” şeklinde konuştu. Verhofstadt, “Siyasi liderlerin bu makamı suistimal edip ülkelerinde siyasi haklar ve azınlıkları ayaklar altına aldıklarına tanık oluyoruz” ifadelerini kullandı.
POLİS ŞİDDETİNE KINAMA
Türkiye’deki gelişmeleri “yakından takip ettiklerini” söyleyen AP Hıristiyan Demokrat Grup lideri Joseph Daul ise polisin eylemcilere karşı “aşırı güç” kullanmasını kınadıklarını vurguladı. İfade, toplanma ve basın özgürlüğüne saygı duyulmasını istediklerini belirten Daul, demokratik toplumların “diyalog ve saygı üzerine kurulu olduğu” görüşünü dile getirdi.
bu kadinin kökeni, iran’li ve ermeni. bu da ekstra bilgi size.