Yeni Akit gazetesi yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu’nun “İstanbul Barosu Diekmann için de bir açıklama yapsa ya!” başlıklı yazısı şöyle:
Dün, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu’nun, DHKP/C sempatizanlarına desteğini yazmıştım..
İstanbul Barosu’nun, ayna hafta içinde bir açıklaması daha varmış.
Hürriyet gazetesinin avukatı Erem Turgut Yücel ile Doğan Holding yöneticisi Yahya Üzdiyen’in gözaltına alınmaları ile ilgili yaptıkları açıklamada, “hukuka aykırılıklar” kendilerince bir bir açıklanmış.
Baro temsilcisi aramada olmalı mıydı-olmamalı mıydı tartışmasında, benim tavrım net: “Olsun, zararı yok!”
Ama benim itirazım, Baro Yönetim Kurulu’nun, suça ve şüpheliye destek verdiği görüntüsü..
Arama, hukuka aykırı imiş..
Aramada ne bulunmuş ki, hukuka aykırılığı gündeme getiriyorsunuz?
Şu an itibari ile, suç delili olabilecek bir veri bulunmadığı halde, “arama hukuka aykırı” denilirse..
Burda öncelik hukuka değil, suç işlediği iddia edilene veriliyor demektir..
Ki, hemen belirteyim..
O gözaltılarla ilgili olayı, yıllar öncesinden beri defalarca yazdım.
Dönen dolapları, yakınen biliyorum..
İstanbul Barosu’nun da.. Böylesi vahim bir olayda, Doğan Holding’in sözcülüğüne soyunmaması gerekirdi..
Soyunacaksa da, daha önce medyaya intikal etmiş o konudaki iddiaları bir incelemesi gerekirdi.
Neydi o iddialar?
Aydın Doğan ve grubunun birçok ceza ve vergi davasında mahkumiyetten kurtulmak için, FETÖ grubuna bağlı avukatlarla çalışarak ve himmet ödeyerek kurtulmayı tercih etmesi..
“30 yıllık avukatlarını bırakıp..
Hatta daha vahimi..
Onları bırakmayıp..
Onlara ilaveten, adeta vitrin malzemesi gibi birkaç FETÖ bağlantılı avukata vekalet verilmesi..
Böylece ceza davalarından kurtulmayı planlama” olarak özetleyeceğimiz olay, dört dörtlük delilleri ile ortadadır..
Ki, FETÖ’nün HSYK’daki etkinliği 2014’te kırıldığında..
Vekalet verilen FETÖ bağlantılı avukatlar azledilerek, suç itirafı da yapılmış durumdadır..
Böylesi bir tabloda, İstanbul Barosu, ne karşılığında, bu apaçık suç vakasının sorumlularına destek çıkmaktadır, anlamak mümkün değil..
¥
Hazır, açıklama üzerine açıklama yapıyor iken..
İstanbul Barosu’na bir çağrıda bulunayım..
Hürriyet gazetesinin sahibi olan anonim şirketin yönetim kurulu üyesi Kai Diekmann da, Almanya’da bir soruşturma geçiriyormuş..
Türkiye’deki Hürriyetçiler, FETÖ’ye yardım ve yataklıktan soruşturulurken..
Yönetim kurulu üyelerinden birisi de, Almanya’da cinsel taciz suçlaması ile soruşturmada..
Madem Hürriyet’i bu kadar seviyorsunuz..
Kai Diekmann’a da sahip çıkın..
Bir açıklama da, Kai Diekmann için açılan soruşturma için yapın..
“Bir kadının iddiaları ile, saygın bir gazeteci hakkında, taciz suçlaması soruşturması açılması, hukuka aykırıdır” deyin..
Utanmayın canım..
Bundan önceki cinsel taciz isnatlarında tam ters açıklamalar yapmış olsanız da..
Diekmann önemli bir isim..
Hürriyet’in tepe yöneticilerinden birisi..
Doğan Grubu’nun Almanya ortaklığı sayesinde, Hürriyet’in yönetim kuruluna giren bir isim..
Türkiye aleyhtarı, AK Parti aleyhtarı, Tayyip Erdoğan aleyhtarı Almanya medyasında çıkan hemen bütün haberlerin kaynağında bu isim var..
Üstelik Ertuğrul Özkök’ün de kankası olur, kendisi..
Bir kıyak geçin..
“Almanya’daki soruşturma, hukuk dışıdır. Kai Diekmann, uluslararası gazetecidir.. Hem Almanya’da, hem de Türkiye’de çok önemli gazetelerin yönetiminde bulunmaktadır. Gazetecilere yönelik bu tür soruşturmalar, basının özgür haber vermesini ihlal eden, despotik baskıların sonucudur” deyin..
Açıklamanın bir örneğini de, Merkel’e yollayın..
Olacak iş mi bu..
Kai Diekmann gibi çok önemli bir gazeteciye, “cinsel taciz suçlaması”nda nasıl bulunulur ki?
¥
Hürriyet’i açtım..
Aklım sıra, Doğan Grubu içindeki kriminal vakaların haberlerini okuyacağım..
Kendi pencerelerinden olaylar hakkında bilgi edinirim diye düşündüm.
Hele hele, birinci sayfada “otobüste tecavüz” başlığını görünce..
“Vay canına, adamlar tam gazeteci.. Babaları olsa, haber yapıyorlar” dedim.
Haberin içini okumaya başladığımda..
O da ne?
Tecavüz haberi, Kai Diekmann’a değil, Ankara’daki bir toplu ulaşım otobüsündeki şoföre yönelik imiş.
Şoförün tecavüz suçunu örtbas edin demiyorum.
Hatta “İsminin baş harflerini yazarak, niye gizliyorsunuz ki? Karaman’da öyle mi yaptınız? Başka dindar şüphelilerin olaylarında öyle mi yaptınız? Bu şoförü niye koruyorsunuz?” diyorum.
Ve devam ediyorum: “Kai Diekmann’ın cinsel taciz suçu, niye Hürriyet’te yok?”
Hani siz haberci idiniz?
Siz halkın haber alma hakkına aracılık eden, kamu görevlileri idiniz?
Ne oldu?
Kai’ye sıra gelince..
Haberciliğiniz tatile mi çıktı?
İsmail Saymaz’ın mesai arkadaşlarına yönelik cinsel içerikli mesajlarını saymadınız..
Kai Diekmann hakkındaki cinsel taciz suçlamasını da mı saymayacaksınız?.
¥
Bir not da Hürriyet’’in üst yönetimine..
Şirketiniz, borsada işlem görüyor..
Yönetim kurulunda, bir cinsel taciz sanığı olması, şirketin hisse değerlerine mutlaka etki ediyordur..
Atın şu Kai Diekmann’ı..
Türkiye’deki yatırımcıların zarar görmesini önleyin..