Topmodern darbe
3 Temmuz’dan beri şike, Fenerbahçe, Aziz Yıldırım, çete, ceza,düşme, puan silme, kupayı alma, şampiyonluğu tescil, tape, kayıt gibi kavramlarla AKRABA olduk.
Mahkemeyle yatıp, savunmayla kalktık!
Hatırlayanlar bilir. Daha önce de ABD-ŞİKEFENERBAHÇE hakkında 5 yazı bu köşede yer aldı.
Önceki gün Aziz Yıldırım tekrar başkan olup, Ali Koç ve birkaç önemli isim çekilince ortalık karıştı!
İddianın bini bir para!
İsterseniz FUTBOL SADECE FUTBOL değildir diyerek kaseti başa saralım…
Aslında her şey GALATASARAY cephesinde başladı. Başkan Adnan Polat’tı.
Türkiye’nin en güzel stadını kazandırmış, borçlarla cebelleşmiş, ama yine de yaranamamıştı! Oysa bütün büyük kulüplerde olduğu gibi başarı kapıya dayanmıştı.
Futbolla ilgilenen herkes bilirdi ki; yatırımlarını bitiren her takım yükselir! Ancak G.Saray’da böyle olmadı. Böyle olmadığı gibi çok ilginç gelişmeler yaşandı.
TELEKOM ARENA bitmişti.
Başbakan Erdoğan açılışa davet edildi. Fenerli Başbakan koşa koşa geldi. Çünkü ortada çok güzel bir eser vardı. Kimin ya da kimlerin planladığı belli olmayan bir PROTESTO DALGASI STADI KAPLADI. Başbakan şaşırmıştı.
Misafirdi. Kurdelayı kesmeye gelmişti ama binlerce kişi YUHALIYORDU. Başkan Polat yerin dibine girdi. Kapıda Erdoğan’ı yakalayıp özür diledi. Bu ÖZÜR onun sonu oldu!
Camianın ağır topu İNAN KIRAÇ, bir TV programına bağlanıp “Adnan Polat kendi rızasıyla gitmezse kötü olacak.
Ona söylenenlerin bir tanesi bana söylense bir dakika durmazdım” diye ültimatom veriyordu! Zaten kısa bir süre sonra bir ilk yaşandı. Bir kulübün başkanı DARBEYLE gitti. Polat’ın yerine ÜNAL AYSAL geldi. İnan Bey, onu işaret etmişti. AYSALhem İnan Bey’e hem de KOÇ AİLESİNE çok yakındı.
Fenerbahçe’de görev alan Ali Koç ile Ünal Aysal arasında bir fark yoktu aslında!
Futboldaki bu dalgalanma 3 Temmuz’da başlayan ŞİKE SORUŞTURMASIYLA tavan yaptı. Bütün taşlar yerinden oynadı. Futbolda hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Raporlar, dinlemeler, iddialar, gizli tanıklar, görüntüler havada uçuştu. Aziz Yıldırım’ın da içinde olduğu 93 kişi içeri atıldı. Ortada bir ÇETE suçlaması vardı. Olgun Peker bir, Aziz Yıldırım iki no’lu sanıktı…
Mahkeme başlamadan ETİK KURUL RAPORU hazırlandı.
İddialar yenilir yutulur gibi değildi!
Fenerbahçe
Gençlerbirliği
Eskişehirspor
Büyükşehir Belediye
Ankaragücü
Sivasspor doğrudan ŞİKE yapmakla, Bucaspor ile Karabük de ŞİKEYE teşebbüsle suçlanıyordu.
Rapora göre ismi geçen takımlar düşmeliydi! İtalya’da da böyleydi. Şike yapan giderdi!
Perde arkasında kalan birileri 8 TAKIMIN düşmesini istiyordu.
Hatta listede olmayan bazı takımlar için de hazırlık yapılıyordu.
Ne de olsa hükümete karşı ASLANTEPE‘deki OYUN tutmuş, binlerce kişi ayağa kalkmıştı! Bunu gören BARONLAR, Fener’in düşmesi halinde 25 milyon taraftarı kimsenin tutamayacağını hesap etti.
Haklıydılar.
Fener camiası çok diri ve birbirine bağlıydı.
Cumhuriyetin harcıydı. Kolay kolay yıkılmazdı.
Yakın tarihte MESUT YILMAZ’ı sandığa gömmüşlerdi. Erdoğan’a da aynı tarife uygulanabilirdi.
Ergenekon’la, Balyoz’la, Ayışığı ile gitmeyen hükümet FUTBOLLA gidecekti! Bütün hesaplar TOP MODERN DARBEüzerineydi…
Ankara’da birileri bu oyunu gördü. ABD‘deki DERİN BİR YAPIYLA ilişkisi olanların amaçları masaya yatırıldı.
Hükümet devreye girdi. Başbakan bizzat FENERBAHÇE‘nin düşmesini engelledi.
FEDERASYON BAŞKANI gitti.
DÜŞMEYİ düzenleyen 58. MADDE değiştirildi. Yeni başkan Demirören’le birlikte 2. ETİK KURULU RAPORU hazırlandı.
Buna göre ŞİKE YAPAN TAKIM YOKTU. Sadece İbrahim Akın ve Ümit Karan’a ceza geliyordu.
Aziz Yıldırım içeride olsa da kendini çok iyi savunuyordu! Her duruşmadan sonra birileri serbest kalıyordu. Atılan DÜĞÜMçözülmeye başlanmıştı.
Ancak Fener’de sular durulmamıştı. İhramlı fotoğraf veren Nihat Özdemir, kongreden birkaç gün önce “YOKUM” dedi.
Rest gecikmedi… Aziz Yıldırım; Cihan Kamer, Murat Özaydınlı, Vedat Olcay ve Serhat Çeçen’i istemedi. Gözler Ali Koç’a çevrilmişti… KOÇ da son dakika kararıyla vazgeçerek “Beni affedin” dedi… Gerekçe olarak AİLE BASKISINI gösterdi…
Acaba Ali Bey’i Yıldırım mı istememişti?
Koç, Yıldırım’ı yıkamayacaklarını mı görmüştü?
Ya da Koç hiçbir oyunun içinde olmak mı istemiyordu?
Çünkü resmen bir tasfiye yaşanıyordu. 5271 oyun 5269’unu alan Yıldırım, hem Fener’i YENİ TÜRKİYE’ye uyumlu hale getiriyor, hem de Başbakan’la askeri yaklaştırmaya çalıştığı için kendisini hedef alanlara meydan okuyordu! Sonunun, çok iyi anlaştığı ADNAN POLAT gibi olmasını istemiyordu…
GARDINI ALIYORDU!
Yaşar Büyükanıt, Vefa Küçük gibi önemli isimler “YILDIRIM” derken ARENA’da başlayan TSUNAMİNİN önü kesiliyordu!
Belki futbol birkaç yıl kaybedecekti.
Belki UEFA canımızı yakacaktı.
Ama sonuçta TÜRKİYE kazanacaktı. Sultan Abdülaziz’den beri bu ülkenin canına okuyanlar bu sefer kaybedecekti! Fenerbahçe, Fenerbahçe’yi ele geçirirken yine DEVLETLE kucaklaşıyordu!
YENİ TÜRKİYE’nin ateşi yine Fenerbahçe’den yükselirken, Erdoğan, Yıldırım’a TEBRİK mesajı gönderiyordu…
NOT: Gazeteci kılığında faaliyet gösterip BELGE HAZIRLAMAK için CIA’nın kucağında oturan arkadaş, sana sesleniyorum. Biliyorsun, istesem üzerim seni! Beni buna zorlama!
Sonra sokağa çıkamazsın! DELİ etme adamı!
ERGÜN DİLER/TAKVİM