Derin hesap
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, geçtiğimiz Mart ayında Clinton tarafından “2012 Uluslararası Cesur Kadınlar”ödülüne layık görülen CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey onuruna resepsiyon verdi.
Ankara’daki resepsiyon oldukça renkliydi. Dün o geceye ait fotoğrafları tekrar çıkarıp baktım.
Kemal Bey ve Hikmet Çetin’i Büyükelçi ile çok içten sohbet ederken gördüm. Seçkin bir kalabalık aralıksız gülümsüyordu.
Gece anlamlı olduğu için davetliler seçkin bir gruptu.
Pavey’in annesi Ayşe Önal, Gürsel Tekin, Hasip Kaplan, Sırrı
Sakık gibi isimlerin yanında Nedim Şener ile eşi, Rakel Dink ve İshak Bey’in kızı Leyla Alaton da oradaydı… Aradan aylar geçti.
PKK’nın saldırıları arttı.
Karakollar basıldı. Operasyonlar yapıldı… Suriye ülkenin gündemine iyice girdi. Kan gövdeyi götürürken, bombalar patlarken uçağımız düşürüldü. Tansiyon tavan yaptı. Herkes “Şimdi sırada ne var” diye birbirine sormaya başladı. Tesirsiz açıklamalar birbirini kovalarken uçağın enkazı bulundu. Şehit pilotlar denizin dibinden çıkarıldı. “Suriye böyle bir çılgınlığı neden yapmıştı?” sorusuna cevap aranırken Şam patlamayla sarsıldı. Ulusal Güvenlik Merkezi havaya uçtu. 22 üst düzey Suriyeli hayatını kaybetti.
Mahir Esar canını zor kurtardı!
Tam işler yoluna giriyormuş gibi görünürken Barzani sahneye çıktı. Üniformalı 2000 Peşmerge sınırı geçerek KAMIŞLI’ya gitti. “Suriye’nin kuzeyinde KÜRT DEVLETİNİN temelleri atılıyor” iddiası ortalığı karıştırdı. Türkiye tepkisini gösterdi. Davutoğlu atlayıp Kuzey Irak’a giderek Barzani’ye “Yanlış yapmayın” mesajını iletti. Ankara her zaman kazık yediği müttefiklerine pabuç bırakmayacaktı. Gelen sinyal kötüydü. Barzani’nin petrollerini Suriye üzerinden Akdeniz’e taşıması Ankara için felaketti. Hiç düşünmeden adım atıldı.
Başbakan, Obama’yı aradı. Beyaz Saray “Başkan’ın beyzbol sopalı” fotoğrafını servis etme ihtiyacı duydu. Ajanslar o kareyi servis ederken Türk Ordusu Suriye’nin içlerine giriyordu.
Kürtler’in hayalini kurduğu bölge resmen kuşatılıyordu. Yalnız bu sopalı ya da sopasız bir fotoğrafla duyurulmuyordu! Üstelik sızan bütün Peşmergeler tek tek evlerine geri gönderiliyordu.
Türkiye tavrını net olarak ortaya koymuştu. Bunu gören Clinton fırlayıp İstanbul’a geldi.
Önce Erdoğan, sonra Gül ardından da Dışişleriyle görüştü. Her şey açık açık konuşuldu.
Bayan Clinton’ın bunca iş arasında tek şikayeti vardı: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ…
Türkiye’de herkesin her şeyi konuşamadığını düşünüyordu. Bunu da kibarca söyledi.
Bu görüşmeler bitiyordu ki görüşlerini her fırsatta açıkça söyleyen CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, PKK tarafından kaçırıldı.
Aygün, CHP için lükstü!
Çıkışları partiye yabancıydı. İlk Zazaca gazeteyi çıkaran Aygün, aklına geleni söylüyordu:
* Dersim’in sorumlusu devlet ve CHP’dir. Atatürk de burada olanları biliyordu!
* Alevilik dindir. Rahatsız olsalar da bu böyledir.
* Kürtçe okullarda seçmeli ders olmalı. Arapça, Zazaca ve Lazca da okutulmalı
* Bunlardan sonra anadilde eğitim de gelmeli…
Aygün, çıkışlarıyla BDP’li vekilleri solluyor, CHP’yi ise sarsıyordu…
PKK ise kendisine yakın düşünen bir ismi nedeni bilinmez bir şekilde kaçırıyordu!
“Yargılayıp bırakacağız” açıklamaları peşpeşe geldi.
Dediklerini yaptılar da… Dün akşam saatlerinde Aygün, kaçırıldığı yerde serbest bırakıldı…
Demek ki yargılama bitmişti!
Peki ne olmuştu?
Kuzey Suriye’de Kürtler’e devlet provası yaptıran güç, “saldırın” emri vererek Şemdinli’de bayrak dikmeye kalktı. Onlara göreKürtler’e en az bir devlet lazımdı!
PKK saldırdıkça devletin cevap vereceğini biliyorlardı. Öyle de oldu. Şemdinli’de ağır fatura ödediler. Güvenlik devreye girdikçe AK Parti oylarının düşeceğini hesap ettiler.
Çatışma, hükümete kaybettirirdi!
Bunu bilerek gelmeye başladılar.
Ramazan’dı, oruçtu demeden saldırdılar…
Çatışmalar sürerken CHP bölgeye indi. Kürtlerle el sıkıştı.
Kemal Bey tüyoyu almıştı!
Sahillerden iktidar çıkmıyordu.
Anadolu’ya açılması şarttı. Öyle de yaptı. Partiye aykırı düşünceleri içeri taşıdı. Önünün açıldığını düşündü! ”2013 Uluslararası Cesur Erkekler” ödülünü alacağını düşünerek ilerledi. Fazla gitmiş olacak ki o güç devreye girip “Biz sana ‘AK Parti’yi zayıflat’ dedik. Sen işi abarttın. Bu işlere karışma. Bir dahaki sefere vekilinin yüzünü göremezsin” mesajı verdi.
Ankara’daki gizli gücün kafasında KÜRTLER’i kimseyle paylaşmak yoktu.
Beraber KADEH bile kaldırsalar…
Hoş geldin Kemal Bey…
ERGÜN DİLER/TAKVİM