Güneş gazetesinde Kayahan Uygur’un “Türkiye’yi kullanamama hezeyanı” başlıklı yazısı şöyle:
CHP Genel Bakan Yardımcısı Selin Sayek Böke’nin 2 Aralık konuşmasıyla 10 Aralık Cumartesi gecesi gerçekleşen terör eylemi arasında ne gibi bir bağ vardır?
Türkiye’ye diz çöktürmek isteyen küresel lobinin 15 Temmuz kalkışmasından sonra Kasım ayında bu kez ekonomik bir saldırıya geçtiği hepimizin malumu. Dolar manipülasyonlarının bir amacının da Türk ordusunun DEAŞ, PKK gibi terör odaklarını kaynağında kurutmak için başlattığı Fırat Kalkanı operasyonunu durdurtmak olduğu da aşikâr.
Sayek’in muhtırası
Durum bu kadar vahim ve ülkemiz sıkıntılı günler geçirirken Selin Sayek Böke olaydan 8 gün önce ekonomik durum üzerine yaptığı konuşmada hükümete adeta bir ültimatom vererek 4 acil karar alınmasını istedi. Bunlar sırasıyla Batı ile ilişkilerin düzeltilmesi, OHAL’e son verilmesi, KHK’ların kaldırılması ve Başkanlık Sistemi’nden vaz geçilmesidir. İşte taşeron olarak muhtemelen PKK’nın kullanıldığı bombalı araba eyleminin amaçları da bu taleplerle tıpa tıp aynıdır.
Selin Sayek Hanım bu cümleleri sarf ederken aslında ABD’nin Obama yönetiminin ve Angela Merkel’in dayatmalarını tekrarlamış oluyordu. Her ne kadar Hıristiyan bir azınlıktan gelse de vatandaşı olduğu bir devlete karşı yabancı devlet liderlerinin görüşlerini tekrarlaması aslında bir politikacı için utanç verici olmalıydı. Ayrıca Selin Sayek Hanım tarafından ekonomik sıkıntıların Batı’yla ilişkilendirilmiş olması sorunun yapısal sorunlardan gelmeyip kötü niyetli spekülasyonlarla bağlantılı olduğunun bir itirafıydı. Demek ki bu konuda kendisi de bizimle aynı saptamayı yapmaktaydı, sadece çözüm önerisi olarak boyun eğmeyi getirmekteydi.
Darbeye destek, tasfiyelere köstek
Batı’nın OHAL’in ve KHK’ların kaldırılması şeklindeki küstahlıkları aslında 15 Temmuz karşısındaki tavırlarıyla tutarlıdır. AB’nin sabahtan akşama vakitlerini insan hakları ve demokrasi palavrası atmakla geçiren ikiyüzlü liderleri tıpkı Mısır’daki Sisi darbesini destekledikleri gibi 15 Temmuz FETÖ darbesinin de sonuna kadar arkasında olmuşlardır.
Siz bakmayın o siyasilerin Türkiye’ye gelip Meclis’i gezdiklerinde takındıkları üzgün ifadeye, onların üzüldükleri tek nokta darbecilerin başarılı olup Türk milletinin önderliğini yok edememiş olmalarıdır. Darbenin bu kadar yanında ve içinde olan Merkel gibilerin FETÖ’cüleri himayelerine almaları çok olağandır. Merkel ve Amerikalı dostları, PKK’nın eli kanlı teröristleri gibi NATO’daki FETÖ’cü üniformalı hainlere de kol kanat geriyorlar, bu da onların gerçek niyetlerini yeterince ortaya seriyor. İşte CHP’nin tepesine çöreklenmiş olan kliğin OHAL ve KHK’dan rahatsız olması de tam anlamıyla bu sebeptendir.
Başkanlık korkusu
Ayrıca, ülkemizi tehdit eden dış sorunlarla, FETÖ ve PKK ile mücadelemizde odak noktası daha etkin bir yönetim biçimi sağlayacak olan başkanlık sistemidir. Dolmabahçe’deki alçakça saldırının bu konudaki önerinin meclise verildiği gün yapılmış olması anlamlıdır. Böylece Selin Sayek Hanım’ın son ve en önemli ültimatom maddesine ulaşmış oluyoruz. Sözde ekonomik konuları bahis konusu eden Sayek, başkanlık üzerinde dakikalarca durarak aslında Batılı ülkelerin ülkemiz üzerindeki niyetlerini açığa vurmuş oluyor.
Türkiye 1946 yılında ABD ile ittifaka başladığından bu yana sürekli Batı tarafından kullanılmak istenmiştir. Hükümetlerin en ufak bir bağımsızlık ya da özerk davranma girişimi ya askeri darbelerle ya da alçakça terör eylemleri ve kumpaslarla önlenmek istenmiştir. Bunun tek bir istisnası dahi yoktur, terörün ve şiddetin kaynağı daima Okyanus ötesi olmuştur, bu kaynak kimi zaman şu ve bu Avrupa ülkesini Türkiye’nin başına kâhya yapsa da perde arkasındaki patron hep aynıdır.
ABD saldırısı
Dünyamızın içinde yaşadığımız bölgesi 2013 yılından beri Ukrayna’dan başlayıp Türkiye üzerinden Suriye, Mısır, Libya, Sudan ve Somali’ye kadar uzanan bir Kuzey-Güney hattı üzerinde Obama ABD’sinin saldırısı altında kalmıştır. Bu süre içinde ABD’nin Türkiye’yi iki aks üzerinden kullanma girişimi olmuştur. Birincisi PKK ile anlaşmaya zorlayıp Suriye’nin parçalanması için kullanmak, ikincisi Kırım ve Kafkas cephelerinde Rusya’nın üzerine sürmek. Türkiye, bu iki konuda da direndiği için ardı ardına kumpas, terör ve darbelerle karşılaşmıştır. Amaç ülkemizi şiddet kullanarak zorlamak, dış politikamızı değiştirmek ve ABD’nin tam kontrolüne sokmaktır.
Şimdi Selin Sayek gibileri ABD’ye boyun eğersek her şeyin daha iyi olacağını söylüyorlar, teröristler ise aynı propagandayı silahla yerine getiriyorlar. Ama milli iradeyi temsil eden hükümet her şeyden önce kendi halkını düşündüğü için ülkesini kullandırtmıyor, ABD politikasına uymanın ülkeye çok büyük belalar açacağını görüyor, ülkesinin geleceğini, birlik ve bütünlüğünü gözetiyor. Emperyal güçlerin sömürgeleştirdikleri ülkeleri neden hep azınlıklar eliyle yönetmeye çalıştığını merak edenler Selin Sayek Hanım’ın tutumuna baksın. Washington öksürse, Sayek nezle oluyor ve içinde yaşadığı ülkenin insanlarını hiç mi hiç düşünmüyor.
Zamanları daralıyor
Terör dalgası değişen dünyada teröre iyice sarılarak amaçlarına ulaşmak isteyen küreselci liberal sistemin son çırpınışlarıdır. Türkiye’yi kullanma planları kuran küresel güçler ve onlara hizmet eden eli silahlı ya da silahsız işbirlikçileri için zaman daralıyor.
