Paralel medyanın ‘cemaatler fişlendi’ haberlerinin arkasından ‘paralel kumpas’ çıktı. Fişleme belgesi diye gösterilen yazının paralel polislerce hazırlandığı ve diğer cemaatlere karşı kullanıldığı anlaşılınca iptal edildiği ortaya çıktı. Paralel medyada çıkan ‘2004 MGK kararına dayanılarak tarikatlar fişlendi’ haberlerine dayanak gösterilen Emniyet İstihbarat belgesinin ‘paralel yapı’ soruşturmasında görevden alınan polisler tarafından hazırlandığı ortaya çıktı. 6 Kasım 2009 tarihli yazının İstihbarat Büro amiri Uğur Eski, İstihbarat Şube Müdürü Tamer Bülent Demirel ve İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Recep Güven tarafından hazırlatıldığı, bu isimlerin de 17-25 Aralık paralel darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturmalarda görevden alınanlar arasında bulunduğu ortaya çıktı.
Paralel yapı unsurlarının baskısıyla “Yabancı gizli servislerin cemaatlerin yurtdışındaki yapılarına sızması ve Türkiye’ye karşı kullanması tehdidine karşı istihbarat yapılması” bahanesiyle hazırlanan yazının, paralel yapı tarafından “yurtiçinde cemaatleri izleme” amacıyla kullanıldığı fark edilince iptal edildiği belirlendi. Bu talimatı kendileri dışındaki cemaatleri takip etmek ve fişlemek için kullanan paralel yapı, skandal farkedilince söz konusu yazı, kendilerine karşı hazırlanmış gibi yine kendi yayın organlarında haberleştirildi. İşte, ‘paralel kumpas’ amacıyla hazırlatılmış bir talimatın fark edilerek iptal edilmesine rağmen nasıl ‘hükümete karşı operasyon’ malzemesi olarak kullanıldığının hikayesi: Tarih, 6 Kasım 2009. Göreve 16 Ekim’de, yani 20 gün önce atanan Emniyet İstihbarat Başkanvekili Hüseyin Namal, kendisine sunulan ‘Tarikat ve Dini Akımlar’ başlıklı yazıyı imzalayarak 81 ilin İstihbarat Şube Müdürlüklerine gönderdi. Yazıda, yasal faaliyet gösteren dini grup ve akımların ‘dini istismar eden terör örgütleri’ ve ‘radikal dini gruplar’dan ayrı değerlendirildiği hatırlatılırken yasal grupların da “yurtdışından yönlendirilme ihtimali bulunduğu” belirtilerek bu kapsamda “istihbari çalışma” yapılması istendi. Yazıda, “Nakşi, Kadiri, Nurcu, Süleymancı” gibi dini akım ve grupların adlarının özellikle verilmesi dikkat çekti. Kısa süre sonra “cemaat ve dini grupların rahatsız edildiği” şikayetleri gelmeye başladı.
Yazı iki kez iptal edildi
Bunun üzerine 24 gün sonra 2 Aralık 2009’da Hüseyin Namal, ikinci bir yazı yazarak ilk yazıda belirtilen tehdidin “yanlış anlaşıldığını” vurguladı ve “yazının yürürlükten kaldırıldığını” belirtti. Ancak, şikayetlerin artarak devam ettiği görülünce, bu yazının cemaatleri izleme amacıyla kullanılmak üzere hazırlandığı ortaya çıktı. Namal, 28 gün sonra 8 Ocak 2010’da üçüncü bir yazı yazarak, “İlk yazının yürürlükten kaldırıldığını” bir kez daha vurguladı. Hüseyin Namal, bu son yazıdan 19 gün sonra, 19 Şubat’ta görevden alındı…
Çarpıtılarak kullanıldı
Tarih, 17 Ağustos 2014… 6 Kasım 2009’da yazılan, ancak amaç dışı kullanım üzere kaleme alındığı anlaşılınca iki kez iptal edilen Emniyet İstihbarat yazısı, Taraf gazetesi üzerinden “Tüm tarikatları fişlemişler” başlığıyla medyaya servis edildi. Haberde, Emniyet İstihbarat’ın ilk yazısı ‘belge’ olarak gösterilirken, yazıda olmayan “MİT de dinledi” eklemesi de yapıldı; 20 gün arayla yazılan ve ilk yazıyı ortadan kaldıran iki yazıya ise yer verilmedi. Aynı ‘belge’ art arda Zaman ve Bugün gazeteleri ile bağlı televizyonlarda haberleştirildi; muhalefet partilerinden alınan tepki görüşleriyle okurlarına sunuldu.
PARALEL FİŞLEME ÖNLENDİ
Emniyet kaynakları, ‘paralel yapı’nın, 2009’daki ilk yazıyla cemaat ve tarikatları fişlemeyi ‘resmiyete’ dökmeye çalıştığını, başaramayınca 2010’dan itibaren ‘yasadışı dinleme’ye başladığını belirtiyorlar. Aralarında, siyasetçi, mülki ve idari amirler ile işadamları ve tarikat/ cemaat liderlerinin de bulunduğu binlerce kişinin 2010-2013 yılları arasında yasa dışı olarak dinlendiğini ortaya koyan kayıtlar ortaya çıkmış, bunun üzerine başlatılan soruşturmalarda, ağırlıkla Emniyet İstihbarat personeli olmak üzere çok sayıda polis görevden alınmış, bir kısmı da tutuklanarak cezaevine konulmuştu.
Sorgulamadan yorum yaptılar
Amaçları hükümete karşı tepki oluşturabilmek, bakın bunları yapan AKP hükümeti dedirtmek için vatandaşa, diğer cemaat ve guruplarına karşı ağır baskılar yaparak hükümeti destekleyen sivil toplum kuruluşlarının desteği kesmeye yönelik bir girişimdir. Seçimlerden öncede diğer tarikat ve cemaatlere bugün bize yarın size diye propaganda çalışmaları yaptıklarını gözden kaçırmayalım. Kendileri dışındaki cemaatlerin vereceği oyları etkilemek için yaptıkları zemin hazırlıklarıdır. Ayrıca Fethullah Gülen ve yapılanmasının tarikat ve diğer cemaatlere karşı duydukları kin ve nefretten kaynaklanan operasyonları olarak değerlendirmek gerekir.