MEDYAGUNDEM.COM- Vatan gazetesinden ayrılıp Habertürk’e geçen Ruşen Çakır ilk yazısında bugün Gülen örgütünün Batı kamuoyunda nasıl büyüsünün bozulduğunu anlattı. Çakır’ın yazısı Gülen örgütü için büyük “darbe” anlamına geliyor.
Çakır belli ki Londra’da katıldığı konferanstaki havayla Gülen örgütüne karşı bugüne kadar en sert ve cesur yazılarından birine ima attı. Çünkü daha önce Gülen örgütüyle “paralel” noktada buluştuğu da oluyordu.
Türkiye Araştırmaları Merkezi’nin düzenlediği “Yeni Türkiye’nin Dinamikleri” başlıklı toplantıda Dr. Soner Çağaptay ile birlikte konuşmacı olan Çakır, “Anlattıklarımın fazla ilgi ve heyecan uyandırmadığını gördüm. Sanıyorum, Türkiyeli olsun olmasın, izleyicilerin çoğu bu savaşın çoktan bitmiş olduğunu düşünüyor.” diye yazdı.
“İçeride yaşanan bütün bu gelişmelere rağmen Cemaat’in yurtdışında itibarını koruduğunu düşünüyordum.” diyen Çakır, Gülen cemaati için Batı’da da artık yolun sonu olduğunu şu satırlarıyla ortaya koydu:
“Londra’da akademisyen bir dostum, ‘Artık büyü bozuldu’ diye beni uyardı ve şöyle konuştu: ‘Evet, Cemaat’in AKP iktidarı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik eleştiri ve suçlamalarının alıcısı hep var. Lakin Cemaat’in sadece ‘hizmet’ ile iştigal eden bir yapı olmadığı, siyasi hesaplarının da olduğu buralarda da kavranılıyor. Böylece yakınlaşmaların yerini mesafe koymalar alıyor.'”
Çakır bir de Gülen örgütüyle şöyle dalga geçti:
“17 Aralık 2013’ten dört gün sonra ‘Cemaat denizin ortasında gemileri yaktı’ başlıklı bir yazı yazmıştım. İşte oradan bir bölüm: ‘Tam da yerel seçimler öncesine denk gelen ve AKP’de şimdiden ölümcül yaralara yol açan 17 Aralık operasyonuyla birlikte Cemaat’in sadece AKP ile değil İslami kesimin ciddi bir bölümüyle de bağlarını koparttığını söyleyebiliriz. Gülen hareketinin Türkiye’de yalnızlaşması, onun küresel plandaki değerinin aşınmasına da neden olabilir.’
Bu yazım üzerine birbirinden habersiz çok sayıda Cemaat mensubu ve/veya sempatizanı bana Yunus Peygamber’i hatırlatmıştı. Onlara göre, nasıl Allah, denizin ortasında çaresiz kalan Yunus Peygamber’i, kendisine büyük bir balık yollayarak kurtardıysa, Cemaat de en çaresiz göründüğü bu günleri mutlaka atlatacaktı. Neredeyse bir yıl olacak. Cemaat hâlâ o büyük balıkları, yani mucizeyi bekliyor.”